Amasya Valisi Abdil Celil Öz, Cumhuriyet Balosu’nu bir pastanede verdi.


Zonguldak Valisi Erol Ayyıldız ise, beş yıldızlı Dedeman Otel’in terastaki salonunda yaptı. Davetli olmadığımız için Cumhuriyet Balosu’na katılmadık. Baloyu takiple görevlendirdiğimiz arkadaşlarımıza sorduk.


Alkol yok, müzik yok, pasta yok, dans yok, 10’uncu Yıl Marşı yok.


Merak ettim.


O zaman niye Dedeman Otel’de yapıldı Cumhuriyet Balosu?


Amasya Valisi gibi biz de bir pastanede, kentimizin en büyük pastanesi, İstanbul Pastanesi’nde yapsaydık Cumhuriyet Balosu’nu.


Gelecek yıl şöyle yapalım programı:


Ulu Cami’de kılacağımız 8 rekatlık ikindi namazının ardından vatan savunmasında, cumhuriyetimizin kuruluşunda şehit düşen atalarımız için Kur’an-ı Kerim okur, dua ederiz. 5 rekatlık akşam namazını Ulu Cami’de eda ettikten sonra yatsı ezanına kadar İstanbul Pastanesi’nde baloya geçeriz. İstanbul Pastanesi’nin enfes limonatasından içeriz. Balodan sonra yeniden Ulu Cami’ye geçer, 10 rekatlık yatsı namazımızı (3 rekat da vitir namazı) eda eder, evlere gideriz.


Hem günaha girmemiş, hem de sevap kazanmış oluruz.


Şimdi tutar da, “Dedeman’a para vermedik” derseniz, bende size “İstanbul Pastanesi’ne sorsaydınız, onlar da almazdı” deyiverim…


Hem “cumhuriyet pastası”nı da bedavaya getiririz.


Olmaz mı?



Cumhuriyete sahip çıkan halk, CHP’ye neden sahip çıkmıyor?



Cumhuriyet Bayramı’nın sokaktaki kutlamalarında büyük coşku vardı.


Sabah yapılan törenler, akşam yaşanacak coşkunun habercisiydi sanki.


Toplumun hemen her kesiminden insanlar, ellerinde Türk bayraklarıyla sokaklardaydılar.


Coşku görülmeye değerdi. Rakamların 15 bin ya da 5 bin olması önemli değildi.


Önemli olan coşkuydu.


CHP’liler kutlamalardan çok mutlu ayrıldılar. Ve bu coşkunun sandığa yansıyacağından umutluydular.


Ama ben size söyleyeyim. Öyle olmaz.


CHP’li seçmen, seçim dönemi gelince, adayı ve parti içi çekişmeleri görünce, “Armudun sapı, üzümün çöpü” diye partisine kızar, oy vermez. AK Parti iktidar olunca da kızar, küser.


Size bir örnek vereyim. AK Parti, Secaattin Gonca’yı aday göstermişti.


Halk, CHP adayı İsmail Eşref’e kızgındı. Bahçelievler Mahallesi’ndeki CHP’li seçmen sandığa gitmedi. Gonca, başkan seçildi.


Bir sonraki seçim... CHP’li seçmen sandığa gitti. İsmail Eşref seçildi.


CHP’li seçmen, AK Parti’ye kızacağına dönüp aynaya bakmalı.


Ve en az AK Parti kadar çalışmalı.


Facebook’da çalışmak, partiye oy getirmiyor! Arkadaşlarınızı tıklamak yerine insanların kapılarını tıklayın. Fotoğrafları, klişe sloganları beğenmek yerine, gerçek halkın dertleriyle dertlenin. Cenazelerinde, düğünlerinde bulunun. Onlara dokunun…



Kıssadan Hisse: Bir çocuğun duyarlılığı…



Bir pastanın üç otuz paraya satıldığı günlerde 10 yaşında bir çocuk pastaneye girdi. Garson kız hemen koştu. Çocuk sordu:


“Çikolatalı pasta kaç para?”


“50 cent!..”


Çocuk cebinden çıkardığı bozukları saydı. Bir daha sordu:


“Peki, dondurma ne kadar?”


“35 cent” dedi garson kız sabırsızlıkla.


Dükkânda yığınla müşteri vardı ve kız hepsine tek başına koşuşturuyordu.


Bu çocukla daha ne kadar vakit geçirebilirdi ki... Çocuk parasını bir daha saydı ve “Bir dondurma alabilir miyim lütfen?” dedi.


Kız dondurmayı getirdi. Fişi tabağın kenarına koydu ve öteki masaya koştu. Çocuk dondurmasını bitirdi. Fişi kasaya ödedi. Garson kız masayı temizlemek üzere geldiğinde, gözleri doldu birden. Masayı sanki akan yaşları ile temizleyecekti.


Boş dondurma tabağının yanında çocuğun bahşiş olarak bıraktığı 15 cent duruyordu.



Günün Sözü:



Gemin tek kaptanı olur, gerisi mürettebattır. Kalbinde tek sahibi olur, gerisi teferruattır.



Necip Fazıl Kısakürek