Zonguldak Valisi Mustafa Tutulmaz, Zonguldak'ta kaçak yapıya 899 bin TL ceza kesildiğini ve 5 katlı binanın yıkılacağını açıklamıştı.
"Sami Aydın'ın binası neden yıkılmıyor?" şeklindeki yorumlarımızın ardından
Vali Mustafa Tutulmaz, "Biz garibana ceza kesmedik. Gariban bir kişi, gidip 5 katlı bina yapamaz. İyi niyetle yapılmış bir yer değil. Tamamen ticaret amaçlı yapılmış bir bina. Onun için yorumlarınızı yaparken, bilerek yapmakta fayda var. Bu iş, gariban işi değil" dedi.
Haber böyle...
Çok güzel bir açıklama...
Peki, Sami Aydın'ın yaptığı yanına kar mı kalacak?
"Seçim zamanında politikacılara yemek veriyor" diye onun yaptığı kaçak binalar yıkılmayacak mı?
Bizim söylemek istediğimiz bu!
Yani bu toprağın insanına gelince "aslan" kesilen devletim, "Ben Sürmeneliyim. Huyum kurusun, yapmadan duramıyorum" diyen Sami Aydın'a da aslan kesilsin.
Yaptığı kaçak bina "çirkin görünüyor" diye yeşil örtü ile örtülmesin. Yıkılsın kardeşim. "Belediye Başkanı gidip orada oynuyor, yemek yiyor" diye göz yumulmasın.
Adalet, sözle olmaz...
Eylemle olur.
"Gariban" ifadesini "parasız" anlamında değil "arkasız" anlamında kullandık.
Biz, "Niye o binaya 899 bin lira ceza kestiniz? Niye yıkıyorsunuz?" demiyoruz.
"O binaya ceza kesip yıkıyorsanız, Sami Aydın'ın binasına da ceza kesip yıkın" diyoruz.
Zonguldak insanına mükellefiyet döneminden bu yana "zulüm" yapılıyor.
Bitsin artık bu zulüm...
Üstelik bizim burada vermek istediğimiz mesaj, Zonguldak Valisi Mustafa Tutulmaz'a değil...
Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan'a...
Vali; gereğini yapmış, kaçak inşaata ceza yazmış, yıkım kararı almış.
Belediye Başkanı ise; kaçak olduğunu bildiği, yapı kayıt belgesi iptal edilmiş mekana gidiyor, yemek yiyor, oyun oynuyor, eğleniyor.
Ancak Vali Bey, kendini "kentin sakini" değil, "sahibi" gibi gördüğü için eleştirilere haklı olarak alınıyor.
TTK Memurlar Derneği Lokali'ndeki kaçak inşaatlar, Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan'ın sicilidir.
Nokta...

Doktor-hemşire işbirliği...
İlçe hastanemizdeki kadın doğum doktorunun hastalarla irtibatını servis hemşireleri kuruyormuş!
Hasta, servise yatırılıyor...
Hemşire, hastaya "doktorla görüşüp görüşmediğini" soruyor.
Eğer hasta, "durumunun müsait olmadığını" söylerse, hemşire formülü söylüyor.
"Altın da kabul ediyor" diyor.
Bir kadının üzerinde mutlaka altın oluyor!
Nasıl sistem ama!
Bu kadın doğum uzmanı, ZBEÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi'ndeki kadın doğum uzmanları ile de koordineli çalışıyor!
İlçe hastanesinde çözemediği işleri orada çözüyor!
Ama tahsilat ilçede oluyor!
Artık nasıl kırışıyorlarsa!
Peki, doktor, hemşireleri nasıl ayarlıyor?
Kimini aşkla, kimini parayla!
Bazen arıza çıkaran da oluyor!
Terk edilen, intihara teşebbüs ediyor!
Sonra doktor, onu da idare ediyor!

Günün Fıkrası: Hiç değişmemişsin...
Temel ile Cemal, oturmuş, muhabbet ediyorlar. Bir ara Temel, "Biliyor musun Cemal, ne düşünüyorum?" diye sormuş.
"Ne düşünüyorsun?"
"Sen bir gün gelecek ve öleceksin, gömecekler seni ve toprak olacaksın. Rüzgar seni oradan oraya savuracak ve üzerine yağmur yağacak, sen de filiz olarak topraktan yeşerecek ve büyüyeceksin. Bir inek gelecek ve seni yiyecek, sindirim sistemine karışacaksın ve daha sonra seni pok olarak dışarı atacak. Ve o zaman ben geleceğim, senin karşına geçeceğim ve ne diyeceğim biliyor musun?"
"Ne diyeceksin?"
"Ulan Cemal, neydin, ne oldun diyeceğim"
Bu kez Cemal başlamış:
"Biliyor musun Temel, ben ne düşünüyorum?"
"Hayır, bilmiyorum, ne düşünüyorsun?"
"Sen de bir gün gelecek ve öleceksin, seni gömecekler ve toprak olacaksın. Rüzgar seni savuracak ve üzerine yağmur yağacak. Bir filiz olarak topraktan yeşerecek ve büyüyeceksin. Bir inek gelip seni yiyecek ve sindirim sistemine karıştıracak ve daha sonra seni pok olarak dışarı atacak. Ve o zaman ben geleceğim, karşına geçeceğim ve ne diyeceğim biliyor musun?"
"Ne diyeceksin?"
"Ulan Temel, hiç değişmemişsin, poktun yine aynı poksun. "