Zonguldak&[#]8217;ı gerçekten ilgilendiren meseleler çok reyting yapmıyor.

Dün, kumarda 20 bin lira kaybeden belediye başkanıyla ilgili yorum ve sitede yayınlanan haber büyük ilgi gördü.

Bir süredir aklımızın kenarında tuttuğumuz başka bir bomba daha vardı.

Onu da paylaşayım istedim sizinle.

Bir muhtar anlattı:

&[#]8220;Ankara&[#]8217;ya gittik. Milletvekilimizi, Türkiye Büyük Millet Meclisi&[#]8217;nde ziyaret ettik. Oradan-buradan konuşurken, çaylarımızı içtik. Sonra milletvekilimiz, &[#]8216;Hadi yemeğe geçelim&[#]8217; dedi. Milletvekilimizin çayını içmiş, mutlu olmuştuk. Yemeğini yiyip daha da mutlu olacaktık. Garson geldi, siparişleri aldı. Yemeği yedik. Milletvekili, &[#]8216;Hesap ödeyeceğiz&[#]8217; dedi. Sevindik. O da ne? Bizden yediğimiz yemeklerin parasını istedi. Hepimiz para verdik, milletvekilinin söylediği yemeklerin hesabını biz ödedik.&[#]8221;

22 yıldır gazetecilik yapıyorum.

Ocak ayında 23 yıl olacak.

Ben böyle bir rezillik görmedim.

Olay yavaş yavaş aydınlanıyor&[#]8230;

Kumarda 20 bin lira kaybeden belediye başkanı ile ilgili yeni gelişmeler var.

Kumarın oynandığı lokal belli oldu.

Başkanın dışında masadaki üç kişiden biri de meclis üyesiymiş.

Başkanla arası çok iyi olan bu zeki meclis üyesi, şimdiye kadar başkanı hiç satmamış.

Başkan da gidip başka lokalde kumar oynamamış.

Al gülüm, ver gülüm.

Özellikle internet okurlarımız, neden isimsiz haber yaptığımızı soruyor ve eleştiriyor.

Haklılık payları var. Ama bizim de haklı olduğumuz bir konu var.

Şimdi biz başkanın adını buraya yazsak, o başkan çıkıp, &[#]8220;Kusura bakmayın, kumarı ben oynadım, 20 bin lira kaybettim. Bu benim özel hayatım&[#]8221; diyebilir mi?

Diyemez. Başkanın kumar oynaması bizi çok ilgilendirmiyor da.

Bu 20 bin lirayı nasıl ödedi, onu merak ediyoruz. Maaşı belli, yaptığı iş belli&[#]8230; Çok da dürüst&[#]8230; Merak ediyoruz işte.

Kıssadan Hisse: Göz çukuru&[#]8230;

Halinden yoksul olduğu anlaşılan bir adam, deniz kenarında oltayla balık tutuyordu. Tesadüfen oradan geçmekte olan ülkenin padişahı, bu gariban adamla ilgilendi ve ona, &[#]8220;Oltana ben burada iken ilk takılan şey ne olursa, sana onun ağırlığınca altın vereceğim&[#]8221; dedi. Biraz sonra oltaya takıla takıla, ortası delik bir kemik takıldı. Hükümdar balıkçıya, &[#]8220;Ne yapalım, şansın bu kadar, oltana ağır bir şey takılmadı&[#]8221; diyerek alıp sarayına götürdü. Saraya varınca, adamlarına, balıkçıya elindeki kemiğin ağırlığınca altın vermelerini emretti. Kemiği terazinin kefesine koydular, öbür kefesine de altın koymaya başladılar. &[#]8220;Beş, on, yirmi, elli&[#]8221; diyerek altınları koydular. Ama kemik yerinden oynamıyordu. Görünüşte dört-beş altını zor tartar göründüğü halde, tahminlerin on misli üzerinde altın koydular, kemik bana mısın demedi. Altını doldurmaya devam ettiler, terazinin kefesi doldu-taştı, ama kemik tarafı yerinden kımıldamıyordu. Bunda bir sır olduğunu anladılar. Bir bilgeyi çağırıp bu sırrın ne olduğunu sordular. Bilge, kemiği eline alıp şöyle bir baktıktan sonra şu açıklamada bulundu: &[#]8220;Bu kemik, açgözlü bir insanın göz çukurudur Siz bunu tartmak için bütün hazineyi koysanız, yine yerinden oynamaz Çünkü doymaz. Ama bir avuç toprak bunu doyurur.&[#]8221;

Nitekim bir avuç toprak alıp terazinin kefesine koydu ve kemik yukarı kalkıverdi. (Alıntıdır)

Günün Fıkrası: İyi ki kalkmışım!

Deli yataktan düşmüş.

Kalkmış yerine yatmış.

On dakika sonra tekrar düşmüş.

Ve demiş ki:

&[#]8220;İyi ki az önce kalkmışım, yoksa üstüme düşecektim!&[#]8221;

Günün Sözü:

Ölmek için doğmuştur ya insan; o yüzden her yağmur sonrası toprak kokusunu sever.

Tolstoy