Bugün kentimizin üç önemli kaleminin yazılarını paylaşıyorum sizlerle.

Hani son günlerde kenti yöneten sorumluları eleştiriyoruz ya.

Bize de, &[#]8220;Sizden başka yazan yok, siz niye yazıyorsunuz?&[#]8221; diyorlar ya.

Gelinen noktadan herkesin şikayetçi olduğunu anlatmak istedik.

Önceki gün ve dün çıkan yazılara bakınca, haklı olduğumuz çıkıyor ortaya.

İşte o yazılardan bir demet&[#]8230;

[*][*][*][*]

Senin gözün kör olsun Kordonboyu&[#]8230;

&[#]8230;

Ama hafta sonu, yani geçtiğimiz hafta sonu İstanbul&[#]8217;dan amcazademiz ve onun BEÜ&[#]8217;de öğretim görevlisi olarak görev alacak kızı kente gelince, aldık onları işlerimizi hallettikten sonra gitmeye karar verdik sahil lokantasına balık yemeye&[#]8230;

Kordonboyuna!..

O içimi ve benim gibi onbinlerin içini sızlatan yere&[#]8230;

Kafamıza değen elbiseler, kaşkoller, vs. mamuller ve yaya yolunun ortalarına kadar çıkarılmış olan plastik mankenler ve koliler arasından geçebildikten(!) sonra daracık bir alana sıkıştırılmış çay içmeye ve denizi seyretmeye çalışan insanların arasına katıldık&[#]8230;

Oradan da balık lokantasına&[#]8230;

Enfes Çingene palamudunu yerken, bir yanımızdaki denizin bizi ferahlatan görüntüsüyle şenlendik, ama tam karşımızdaki o köylü pazarının insanlara eziyet eden ürpertici konumuyla da hüzünlendik.

&[#]8230;

Anlayamadığımız şey, hangi beyinin böyle bir oluşuma nasıl izin verdiğiydi?

İnsanların kent merkezindeki tek yürüme alanı nasıl gasp edilirdi?

Topu topu üç ay yaz gören bir kentin böylesine müstesna bir yeri, bu iş için nasıl böyle pervasızca mahvedilebilirdi? Ve buna izin verenler nasıl olup da bizi yönetenler olarak hala karşımıza çıkabilirlerdi?

Evet; ben zaten şaşkındım da, konuklarım hepten şaşırdılar;

Sahipsiz bir kentin yaşayanları olmamıza da üzüldüler&[#]8230;

Bizlerin üzüntüyü unutmuş olmamıza da hayret ettiler&[#]8230;

Bir Belediyenin, halka rağmen, böyle bir oluşumu kente emrivaki yapması dudaklarını uçurttu&[#]8230;

Yani sonuçta; rezil ettin beni Kordonboyu, rezil!..

Senin gözün kör olsun!

Ben bir daha bir konuğum gelirse, nasıl getiririm onları oralara?

Laf mı yiyeyim senin yüzünden?

&[#]8220;Bu kentin insanları salak mı?&[#]8221; diye sorarlarsa, ben ne derim onlara?

&[#]8220;Evet, salağız&[#]8221; desek suç&[#]8230;

&[#]8220;Bizim yöneticiler salak&[#]8221; desek o da suç!..

(3 Eylül 2012/Pazartesi/Halkın Sesi Gazetesi/Yazar: Sermet Aksu)

[*][*][*][*]

Vizyonsuzlar Kenti

&[#]8230;

Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü&[#]8217;nden gelen Sayın Valim, siz daha ne kadar sessiz kalacaksınız bu uygulamalara&[#]8230; Kent dışından gelen konuklarımızı gezdirirken, sordukları sorular karşısında bizim yüzümüz kızarıyor da, bu adamlar hiç oralı olmuyor. Merak ediyorum gerçekten, siz ne yanıt veriyorsunuz?

(3 Eylül 2012/Pazartesi/Halkın Sesi Gazetesi/Yazar: Ahmet Öztürk)

[*][*][*][*]

Onlar adına biz özür diliyoruz

&[#]8230;

&[#]8220;Öğrenci gelsin de, nasıl gelirse gelsin&[#]8221; mantığı ile Zonguldak&[#]8217;ı ne kadar üniversite kenti yapabiliriz? Belediye Başkanı&[#]8217;nın;

&[#]8220;Sevgili öğrencilerimiz; sizi daha modern, temiz ve yaşanabilir bir Zonguldak&[#]8217;ta karşılayamadığımız için özür diliyorum&[#]8221; şeklinde bir pankartla öğrencileri ve aileleri karşılaması gerekirdi.

Eylem ve söylemlerin lafta kaldığı Zonguldak&[#]8217;ta değişen bir şey yok.

Bu nedenle bu kentin yöneticilerinin yapmadığı şeyi biz yapıyor ve şöyle diyoruz;

Bülent Ecevit Üniversitesi&[#]8217;nde okumak için kente gelen sevgili öğrenciler ve aileleri;

Bugün Zonguldak&[#]8217;taki en güzel gününüz. Önümüzdeki günler daha zor geçecek.

Sizi hayal kırıklığına uğratan tüm yöneticiler adına hepinizden özür diliyoruz!

(4 Eylül 2012/Salı/Pusula Gazetesi/Yazar: Atilla Öksüz)