Gazeteci; şeffaf, objektif haber ve yorumlarıyla toplumu
bilgilendiren, topluma yön veren, toplumların gelişmişlik düzeyini artırmaya da
katkı sunar.
Düşünsel, fikirsel ve toplumun benimsediği öneriler sunan o
gazeteci her zaman toplumun gözünde önemsenen bir kişi olmuştur.
Maalesef son yıllarda Türkiye genelinde olduğu gibi
Zonguldakta da gazetecilik mesleği, özellikle sosyal medyanın yaygınlaşması
ile çıkar ilişkilerine dayandırılmış, toplum menfaatleri yerini kişisel
menfaatlere bıraktığını üzülerek görmekteyiz.
Kentin çıkarlarını bir tarafa bırakarak, kendi çıkarlarını
öne çıkaran, toplumun kabullenemeyeceği yayımları okurlarına sunan gazeteciler
daha fazla tıklanma hırsı ve reytingle rant sağlamaya çalışmaları da hayretle
izleniyor.
Yasama, yargı ve yürütmeden sonra dördüncü kuvvet olma
özelliğini koruyan gazetecilik mesleği, son yıllarda farklı mecralara,
istemediğimiz olayların içine çekilmek istenmesini maalesef yine üzülerek takip
ediyoruz.
Zonguldak medyasının içinde bulunduğu bu durum gazeteciler
arasındaki çekişme, iletişimsizlik, çekememezlik, ayrımcılık, gazetecilerin
birbirleri hakkında yazıları hem kendilerine, hem kentine zarar verse de,
aslında bu geçiş sürecinde gazetecilerin de bir araya gelebileceği, kendi
sorunlarını değil de, kentin sorunlarını tartışabileceği bir ortamın
yaratılabileceğini görmek istiyorum.
[*][*][*]
Kendi sorunlarını bir kenara bırakıp kentin sorunlarını
yazan, kamuoyun bilgilendiren, güzel önerileriyle destek veren gazeteciler de
var Zonguldakta.
Fikirleriyle, düşünceleriyle, önerileriyle, bilgisi ile her
yazısını soluksuz okuduğum, samimiyetine inandığım gazeteci arkadaşım Atilla
Öksüz her yazısında Zonguldakın sorunlarını dile getiriyor, bu sorunların
çözümü için de somut öneriler sunuyor, kenti yönetenlere fikirleriyle katkı
veriyor.
Gazeteci arkadaşımız Atilla Öksüz, Cumartesi günkü Akrep ve
kefen başlıklı yazısında, üniversite öğrencilerinin sorunlarına değinirken, bu
öğrencilerin ailelerinin de sorunlarına parmak basmış.
[*][*][*]
Bir çocuğunu Afyonkarahisarda okutmuş, bir diğerini de
Aydında okutan iki üniversite öğrencisi babası olarak gerçekten bu yazıyı
okurken kendimi yaşadım.
Türkiyede milyonlarca anne ve babanın üniversitede okuyan
çocuğunu hangi şartlarda okuttuğunu anlamak benim için çok da zor olmadı.
Ailesinin geçimini sağlamaya çalışan düşük gelirli bir
babanın veya annenin çocuğunu il dışında okutmanın ne kadar güç bir durum
olduğunu en iyi ben anlarım.
Çocuğuna harçlık göndermek için dişinden, tırnağından
eksilten, bir ekmek az alıp çocuğunu parasız bırakmamak için çırpınan o babanın
halinden ben anlarım.
Atilla kardeşim, böyle bir konuyu gündeme getirdiği için
teşekkür ederim.
[*][*][*]
Üniversitede okuyan öğrencilere bazı kurumlar ve dernekler
burs veriyor. Tabi bu öğrenci bursları yeterli olmayabiliyor.
Bazı kurumlar çalışan personellerin çocuklarına veriyor.
Bazı dernek ve vakıflar da koşulları uyanlara veriyor yani 4 yıllık olma şartı
getiriliyor. 2 yıllık üniversite okuyan öğrencilere burs verilemiyor.
Bugün Türkiyede üniversitede okuyan öğrencilerin yüzde
50nin üzeri 2 yıllık okuduğu için bu burslardan yararlanamıyor. Devlet geri
ödemeli kredi de veriyor ama 400 TL. gurbette okuyan öğrenci için tabii ki
yeterli olmuyor.
[*][*][*]
Gazeteci arkadaşımız Atilla Öksüz güzel bir öneride
bulunuyor.
Sen De Bir Öğrenci Okut kampanyası, şeffaf bir yapılanma,
sürekliliği olan bir organizasyon yapılsa, inanıyoruz ki, pek çok vatandaş,
Benim de bir öğrencim olsun diyerek destek olur.
Öğrenciler ile katkı sağlayabilecekleri buluşturabilmek bu
kadar zor olmamalı.
Çünkü imkanı olanlar, bazen hatırlatmak gerekse de gerçek
ihtiyaç sahiplerine bir el atmak ister.
Zonguldak, bunu düşünmeli
Zonguldak, bunu tartışmalı
Birileri bunu üstlenmeli
Zonguldakta aylık düzenli 100-200 lira verebilecek binlerce
insan var.
Neden olmasın?
Çok mu zor?
[*][*][*]
Çok güzel bir öneri;
bu öneriye tüm Zonguldak kurumlarıyla, iş adamlarıyla, sivil toplum
örgütleriyle, yerel yönetimleriyle, Valilik ve ilgili kurumlarıyla bu öneriye
sıcak bakmalı, destek vermeli.
Zonguldak Valiliği; Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı
kananıyla bu tür yardımı yapıyor, birçok ilde bu tür uygulamaların yapıldığını
da biliyoruz.
Karabük Belediye Başkanı Rafet Vergili böyle bir uygulamayı
yıllarca yapıyor. Yüzlerce öğrenciye burs veriyor.
Zonguldak Belediyesi ciddi bir organizasyon yaparak,
Belediyede vatandaşların sorunlarını dinleyen beyaz masa gibi öğrenci
masası birimi kurarak, bu konuyu ciddi bir şekilde düşünmelidir.
Zonguldak Belediyesi sosyal sorumluluk projesi kapsamında bu
konuyu düşünmelidir.
Eğitimci, üniversitede okuyan bir öğrencinin sorununu en iyi
bilen bir kişi olan Belediye Başkanı Muharrem Akdemirin bu konuyu düşüneceğini
ve uygulamaya geçeceğini umuyorum"