Eğitim Sen Çaycuma Temsilciliğinin çağrısıyla Çaycuma Cumhuriyet Meydanında yapılan basın açıklamasına CHP Çaycuma İlçe Başkanı Fahri Diler, ADD Çaycuma Şube Başkanı Fahri Diler de katıldı.

Basın açıklamasında konuşan Eğtim Sen Çaycuma Temsilciliği Kadın Sekreteri Hatice Dilek, kadınların Özak’ta, Agrobay’da ve irili ufaklı işçi direnişlerinde işyerlerinde mücadele etmeyi sürdürdüğünü söyleyerek, "Her geçen gün yoksullaşıyoruz. Türkiye’de ve dünyanın hemen her yerinde kadınlar büyük ölçüde herhangi bir sosyal güvence olmadan, kayıt dışı çalıştırılıyor, ucuz emek gücü olarak görülüyor ve eşit değerde işe eşit ücretten yoksun bırakılıyor. Kadınları yaşadığımız her yerde mücadele etmeye, eşitlik, özgürlük, emek, hak, adalet, barış ve laiklik için yıllardır verdiğimiz mücadeleye omuz vermeye çağırıyoruz." dedi. 

Hatice Dilek şunları söyledi: "8 Mart emeğimizin sömürülmesine,  görünmez kılınmasına, ayrımcılığa; her türden baskıya ve şiddete karşı direnişi simgeleyen önemli bir mücadele günüdür. 8 Mart aynı zamanda kadınların 1857’de, öncesinde ve o zamandan bu yana kapitalizme, eşitsizliğe, yoksulluğa, kadın emeğinin ve bedeninin değersizleştirilmesine karşı ancak örgütlü direnişle kazanım elde edebileceğinin açık bir göstergesidir. Kadınlar olarak en az 166 yıl öncesinden bugüne emek, hak ve eşitlik mücadelesi uğruna hayatını kaybeden işçi kadınların mücadelelerini selamlıyoruz.

6 Şubat depreminin üzerinden bir yıldan fazla zaman geçti ne acımız, yasımız dindi, ne öfkemiz bitti. Depremin yaşandığı kentlerde yaşam hala çadırlarda, konteynırlarda oldukça zor koşullarda sürüyor. Kışla, yağmurla, selle daha da zorlaşan koşullarda kadınların omzuna yüklenen sorumluluklar, bakım emeğinin kadınların görevi sayılması nedeniyle arttıkça artıyor. 

Erzincan İliç’te çevre örgütlerinin ve ilgili meslek odalarının raporları görmezden gelinerek kapasitesi arttırılan altın madeninde toprak kayması nedeniyle büyük bir göçük meydana geldi. Dokuz işçi hala devasa bir siyanürlü toprak yığının altında. İliç’te yaşanan doğa katliamının etkisini yıllarca yaşayacağımız açıkken iktidar yeni yeni altın madeni rezerv alanlarına izin vermeye devam ediyor.

Türkiye’de de uzunca bir zamandır etkisi açıkça hissedilen neoliberal politikalardan en fazla kadınlar etkileniyor. Esnek, kısmi ve evden çalışma yaygınlaştırılıyor. Her beş kadından yalnızca biri kayıtlı, tam zamanlı istihdama erişebiliyor. Kadın işsizliği ise her zaman olduğu gibi tüm işsizlik türlerinde en yüksek olan işsizlik türü. Güncel verilere göre, genç işsizliği yüzde 32,3 iken genç kadın işsizliği yüzde 41,1. Kadınların eğitime katılım oranı artıyor ancak işsizlik oranında ciddi bir değişim olmuyor.

Sözleşmeli, ücretli, geçici, TPY gibi güvencesiz istihdam modelleri, performansa dayalı ücretlendirme nedeniyle ücret eşitsizlikleri de artıyor ve iş barışı bozuluyor. Kamusal hizmetler taşeron şirketler üzerinden taşeron işçiler aracılığıyla yürütülüyor. Bu yolla örgütlenme ve hak arama olanaklarımızı kısıtlanıyor. İşyerlerimizde mobbing, şiddet ve taciz yaygınlaşıyor ama örgütlenme ve hak arama olanaklarımız kısıtlanıyor.

İstihdamdaki engelli emekçilerin çok büyük bölümü diğer hizmetler sınıflarına göre pek çok haktan mahrum bırakılan yardımcı hizmetler sınıfında istihdam ediliyor.  Engelli kadın kamu emekçileri işyerlerinde sağlamcı ve cinsiyetçi söylemler ile katmerli bir ayrımcılık ve emeklerinin görünmemesi durumuyla karşı karşıya kalıyor.

Her geçen gün yoksullaşıyoruz, Türkiye’de ve dünyanın hemen her yerinde kadınlar büyük ölçüde herhangi bir sosyal güvence olmadan, kayıt dışı çalıştırılıyor, ucuz emek gücü olarak görülüyor ve eşit değerde işe eşit ücretten yoksun bırakılıyor.

Kamusal hizmet kapsamında devletlerin sorumluluğunda olması gereken çocuk, hasta, yaşlı, engelli bakımı sosyal destek politikalarının geliştirilmemesi, metalaştırılan hizmetlerin fiyatlarının çok yüksek olmasıyla kadına yükleniyor. Kadınlar bu nedenle istihdamdan kopuyor ya da istihdam alanına giremiyor. Kadınlar kamusal alandan, sosyal yaşamdan, üretimden uzaklaşmak zorunda bırakılıyor.

AKP/MHP iktidarı ve yanına aldığı ittifaklar Kadına Karşı Şiddetin ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuzca çıktı. Medeni Yasada yer alan kadınların lehine maddeleri hedef alan iktidar, yanına tarikat ve cemaatleri de alarak mücadele ederek elde ettiğimiz haklarımızı gasp ediyor. Her gün en az 3 kadın katlediliyor. Faillerse cezasızlık, korumasızlık ve hukuksuzluk nedeniyle etrafta gezmeyi sürdürüyor. 

İktidar, dinin siyasallaştırılması ve siyasetin de dinselleştirilmesiyle toplumsal cinsiyet eşitsizliğini doğallaştırılmaya, bizleri evlerimize kapatmaya çalışıyor. Kesintili eğitim sistemi ve MEB yönetmeliklerinde yapılan değişiklikler özellikle kız çocuklarını evlilik adı altında istismara maruz bırakarak eğitimden koparıyor; ÇEDES gibi projelerle bilimsel eğitim yok ediliyor; çocuklara çok küçük yaştan itibaren katı cinsiyetçi iş bölümünü yeniden üretecek pratikler öğretiliyor. Fetvalarla, Diyanet’le bu sistem destekleniyor. Erkek egemen sistemin yeniden üretilmesi ile cinsiyetçi politikalar müfredata giriyor.

İsrail’in Filistin’i işgali en başta bölgedeki bütün etnik, dinsel/mezhepsel çelişkilerin daha da şiddetlenmesinin ve başka soykırımların da gündeme gelmesinin yolunu açtı. Uzun süredir Ortadoğu’da; Suriye’de, Irak’ta, Yemen, Sudan’da ve Ukrayna’da devam eden çatışma ve savaş hali ekonomik krizleri derinleştirirken, emekçiler, halklar ve kadınların içinde bulunduğu şartlar daha da ağırlaşıyor. Savaş ve antidemokratik uygulamalar nedeniyle göç etmek zorunda kalan halklar gittikleri yerlerde göçmen düşmanlığı ve ırkçılıkla karşı karşıya kalıyor, ucuz işgücü olarak göçmen emeği sömürülüyor.

Ülke bu koşullar altında 14/28 Mayıs seçimi sonrası bir yerel seçime hazırlanıyor. Merkezi seçimlerde olduğu gibi bu seçim de kadın temsiliyetinin sınırlı kaldığı erkeklerden oluşan adayların büyük oranda yönetimlere geleceği bir seçim olacak. Kadınların taleplerini pembe otobüsler ile karşılayacağını düşünen iktidarın toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayacak mekanizmalar hayata geçirilene kadar mücadele etmeyi sürdüreceğimizi bilmesini istiyoruz. Bugüne kadar elde ettiğimiz kazanımları seçimle değil, mücadeleyle, direnişle elde ettik. Bundan sonra da mücadele etmeye, direnmeye devam edeceğiz.

Türkiye’de kadınlar kazanılmış haklarına dönük saldırılar karşısında “Susmuyoruz, Korkmuyoruz, İtaat etmiyoruz!” diyerek alanlardaydı. Özak’ta Agrobay’da ve irili ufaklı işçi direnişlerinde işyerlerinde mücadele etmeyi sürdürüyor; emek sömürüsüne, yoksulluğa, şiddete tacize karşı seslerini örgütlü bir şekilde yükseltiyor.

Her fırsatta dile getirdiğimiz taleplerimizi bir kez daha sizlerle paylaşıyoruz:

• İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Yasa’nın etkin bir şekilde uygulanması için ALANLARDAYIZ!

• Çalışma hayatında kadına yönelik her türlü ayrımcılığın terk edilmesi, esnek çalışma biçimlerine, cinsiyetçi iş bölümüne, ücret eşitsizliğine son verilmesi, ILO’nun İşyerinde Taciz ve Şiddeti Önlemeye yönelik 190 sayılı Sözleşmesinin onaylaması için ALANLARDAYIZ!

• Güvenceli iş, güvenli gelecek demek için, insanca yaşamaya yetecek ücret için ALANLARDAYIZ!

• Yetki ve karar mekanizmalarında eşit temsiliyet sağlanması için ALANLARDAYIZ!

• Kadın istihdamın önündeki engellerden olan çocuk, hasta, yaşlı, engelli bakımının kamusal hizmet olarak sunulması, ev işlerini kadının üstünden alacak sosyal politikaların yapılması ve hayata geçirilmesi için ALANLARDAYIZ!

• Kapatılan kamu kreşlerinin yanı sıra tam zamanlı, ücretsiz, nitelikli ve anadilinde hizmet veren kamu ve mahalle kreşlerinin açılması için ALANLARDAYIZ!

• 8 Mart’ın kadınlar için ücretli izin günü sayılması için ALANLARDAYIZ!

• Kadınlar ve LGBTİ+’lara yönelik her türlü ayrımcılığı ve şiddeti önleyen yasal düzenlemeler yapılması için, Kadın Bakanlığı kurulması, toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarının yapılması ve hayata geçirilmesi için ALANLARDAYIZ!

• Eşit ve özgür olduğumuz, sömürünün baskının ortadan kaldırıldığı bir gelecek için ALANLARDAYIZ!

• Hayatlarımıza sahip çıkmak için ALANLARDAYIZ!

• Savaş ve işgal politikalarına geçit vermemek için; barış içinde bir arada yaşamak için ALANLARDAYIZ!

• Demokratik ve laik bir yönetim için ALANLARDAYIZ!

Çaycuma Köylere Hizmet Götürme Birliği üyeleri seçildi Çaycuma Köylere Hizmet Götürme Birliği üyeleri seçildi

• Emeğimiz, bedenimiz ve kimliğimiz bizimdir demek için ALANLARDAYIZ!

• Doğamıza ve yaşam alanlarımıza sahip çıkmak için ALANLARDAYIZ!

Kadınları  işyerlerimizde, alanlarda yaşadığımız her yerde mücadele etmeye, eşitlik, özgürlük, emek, hak, adalet, barış ve laiklik için yıllardır verdiğimiz mücadeleye omuz vermeye çağırıyoruz.

 Evde, işte, tarlada emeği ve hakları için mücadele eden tüm kadınların 8 Mart Kadınları Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma gününü kutluyoruz.

YAŞASIN KADINLARIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELESİ; YAŞASIN KESK!"

Kaynak: Yeliz Alagöz