İşçi kentinde olduğumuz için,
İşçilerin sorunlarını yakından takip ediyoruz.
Geçtiğimiz günlerde de,
Dile getirmiştim.
Maden işçisi,
Gazinolarda,
Kumarda,
Tefeci ellerinde,
Batağa saplanmış durumda.
Bu sorunu göz ardı etmek,
İşçi sınıfına büyük ihanet.
Eğitim seviyesinin düşük olması bir yana,
İşçi sınıfının kendi kültürünü yaratabilmesi çok önemli.
İşçi sınıfı kültürü,
Zonguldak’ta kaybolmuş durumda.
İki kuşak önce,
TTK’dan emekli olan ağabeyleri hatırlayalım.
Bir çoğunun entelektüel birikimi vardı.
Kente,
Kültür ve sanat alanlarında,
 Yön verebiliyorlardı.
Kurum kültürü ile birlikte,
İşçi sınıfı da kendi kültürüne sahipti.
Ama son dönemde,
İşçi sınıfının kültürünün,
Kaybolduğuna şahit oluyoruz.
Ankara Üniversitesi DTCF, Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Mustafa Kemal Coşkun,
Evrensel ’deki yazısında şöyle diyor, “İşçi sınıfının sanata, edebiyata, felsefeye ya da genel olarak entelektüel faaliyetlere ilgisi anlamında “kültürlü bir sınıf” olabilme olasılığı, sınıfın kendisine ait bir kültürel faaliyetler alanı yaratması anlamında önemli bir noktadır.”…
Benim,
GMİS’e yönelik eleştirilerimin altında,
Kültürel faaliyet alanı yaratamaması vardı.
Ama,
Hakan Yeşil,
Benim kendi şahsını eleştirdiğimi sandı.
Bu noktada bazı çevreler sık sık konuşuyorum.
Tespit ve çıkarımlarda bulunuyoruz.
İşçi Enstitüsü kurulabilir mi?
Bu enstitülerde,
Maden ekipmanı kullanmak kadar,
Madenci ve işçi kültürüne sahip olmak da öğretilebilir.
Bir sosyal faaliyet alanı oluşturulabilir.
Bunlar tabi,
Fikir teatisi.
*    *    *    *    *    *    *    *    *    *
Zonguldak Valisi Osman Hacıbektaşoğlu,
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günün’de,
Yerel medya ile bir araya geldi.
Son günlerde,
En çok tartışılan konu olan,
Alkol ruhsatlarını değerlendirdi.
Aslında,
Bende iki gündür,
Bu konuyu yazıyordum.
Vali Bey şu ifadeleri kullanmış, “Mevzuatımız açık. Okullar, camiler, hükumet binaları, devlet nerelerde olabileceği tarif eder. Bir de bunun toplumsal boyutu var. Turizm konuşuyoruz. Toplumun ihtiyaçlarını konuşuyoruz. Alkollü mekanlar olacak. Ama bunu yerli yerinde mevzuata uygun olarak yapmak lazım. Belediyemize talepler var. Biz de tüm uygulamalarda olduğu gibi bu konuda bir hassasiyetimiz var. Hukuki süreç devam ediyor. Yürütmenin durdurulması iptal davamızı açtık. Dava süreci devam ediyor" dedi.
Diğer alkol ruhsatı isteyen yerler bir yana,
Panoroma Cafe’nin istemesi bir yana.
Bu Cafede hali hazırda,
Şuan alkol hala satılıyor.
Kendini muhafazakar olarak nitelendiren,
Gelecek Partisi’nin il başkanı,
Burada alkol satmak istiyor.
Hem de,
Ulu Cami’ye 20 metre mesafede.
Belki o kadar bile yok.
Vali beyin de dediği gibi bir mevzuat var.
Camiye, okula yakınlık gibi.
Hükümet binalarına yakınlığı ben bilmiyordum.
O zaman,
Balıkçı Turan başta olmak üzere,
Sahil şeridine alınmak istenen ruhsatlara da geçmiş olsun.
Vali Beyin açıklamalarının satır arasında, “Belediyemize bu konuda baskı var” ifadeleri de yer aldı.
O baskıyı da,
Kimlerin yaptığını biliyoruz.
Ve son olarak,
Vali Hacıbektaşoğlu, “Alkollü mekanlar olacak. Ama bunu yerli yerinde mevzuata uygun yapmak lazım” diyor.
Galericiler Çarşısı,
Balıkçılar Çarşısı,
Sebze Meyve hali…
Aynı esnaf gruplarının olduğu,
Çarşılar bunlar.
Daha önce de yazmıştık.
Zonguldak’ta,
Çarşı içinde bulunan tüm alkollü mekanlar,
Bir yerde toplanmalı.
Dağınık olmamalı.
Yani Eskişehir’de olduğu gibi,
Barlar Sokağı tarzı bir alan oluşturulmalı.
Kadın Doğum Hastanesi’ni,
Adeta Everest Zirvesine yapan akıl,
Barlar Sokağı için de,
Bir şey düşünecektir.
He onu da 69 Ambarlarına yapalım diyen bir zihniyet olabilir.
O da işin trajikomik bir yorumu.
Günün sonunda,
Ruhsatlar dükkan dükkan değil,
Bölgeye göre verilmeli.
OSB ilan etmek gibi.
OAB (Organize Alkol Bölgesi).
Yer yok diyorsanız.
Ümit Uzun,
Elvanpazarcık’ı kalkındırmak istiyor.
Belki güzel bir yer ayarlar.