1.KÖMÜR

Kömür yapısı bakımından bir fosil yakıt olmakla birlikte, oluşum açısından petrol ve doğalgazdan farklılıklara sahiptir. Kömürün oluşumu yüzlerce yıl önce toprak altında kalmış olan çeşitli bitkilerin yüksek ısı ve basınç altında transformasyon geçirmesiyle gerçekleşmiştir. Kömürün tarihi oldukça eskilere dayanmaktadır. Bazı tarihçilere göre kömür ilk kez ticari olarak Çin'de kullanılmıştır. Milattan önce 1000 yıllarında Çin'in kuzeydoğusunda bulunan bir ocaktan üretilen kömürlerin bakır eritme ve döküm işlerinde kullanıldığına dair raporlar vardır. Kömüre yoğun talep 18 ve 19. yüzyıllarda gerçekleşen sanayi devrimi sırasında ve sonrasında olmuştur. Kömür kullanımındaki bu artışın sebebi 1769 yılında James Watt tarafından icat edilen buhar makinesindeki gelişmelerdir. Sanayi devrimi ile demir-çelik üretiminde, demiryolu taşımacılığında ve buharlı gemilerde kömür kullanımı artmıştır. Özellikle gelişen sanayi ve endüstri kömür kullanımını arttırmış, kömürü önemli bir maden haline getirmiştir.

1.1 KÖMÜR İLK NEREDE KULLANILMIŞTIR?

İlk olarak M.Ö. Çinliler tarafından kullanıldığı bilinmektedir. Kömürün yoğun olarak kullanımı ise 18. yüzyılın ikinci yarısına rastlar. Özellikle gelişen sanayi ve endüstri kömür kullanımını arttırmış kömürü önemli bir mineral haline getirmiştir. Kömür demir-çelik sanayisinin hammaddesi olarak kullanılmış ve buharlı motorlarda, buharın oluşumu için yakıt olarak kullanılmıştır. Bugün çıkarılan kömürün büyük bölümü ise elektrik üretimi ve çeşitli alanlarda kullanılmaktadır.

18.asır sonlarında sanayi dallarının duyduğu ihtiyacı karşılamak amacıyla yurt içinde bulunmayan taşkömürünün ithali yoluna gidilmiştir. Özellikle donanma, devrin teknolojik gelişmesine ayak uydurmaya çalışırken; Tophane, Darphane ve Tersanede taşkömürünün talebini arttırmış Hazinenin ödemelerde çektiği zorluklar yanında ithalin gerektirdiği mali külfetler hızla yükselmiş, nihayetinde karşılanamaz olmuştur. Bu durum karşısında "Tersane Ümaresi" tarafından ihtiyacın yurtiçinde yapılacak araştırmalar sonucu bulunacak kömür kaynakları ile giderilebileceği düşünülmüş ve faaliyete geçilmiştir. Devletin bütün kademelerine konu ile ilgili yazı ve taşkömürü örnekleri gönderilmek suretiyle bu gibi taşlardan buldukları takdirde İhsan-ı Şahaneye mahzar olacakları bildirilmiştir.

1.2-BUHARLI GEMİ

Dünya'da ilk buharlı gemi 1707 yılında Kassel'de yapılmıştır, ancak mavnacılar işlerinin bozulacağını düşünerek bu gemiyi parçalamışlardır. Bu hadise buharlı geminin kullanımını yüz yıl kadar geciktirmiştir. Fulton Fransa'da 1803 yılında bir kez daha buharlı gemi yapmıştır. Onun bu başarısından sonra 1807 yılında ilk yolcu gemisi de yapılmıştır. Stephenson 1781-1848 yılları arasında ilk defa buhar kuvvetini demiryolunda denemiştir. Stephenson yaptığı, yolcu taşıyan vagonları çeken lokomotif, ilk olarak 27 Eylül 1825 tarihinde Stockton- Dorlington demiryolu hattında çalışmaya başlamıştır. Seguin daha sonra buharla çalışan lokomotifleri daha da geliştirmiştir.

2.OSMANLILARDA MADEN KÖMÜRÜ

2.1 SARAYBOSNA KÖMÜR MADENİ

Ülkemizde Saraybosna'da kömür madenini ilk yazan 1954 tarihinde Osmanlı Tarihi VI.cildinde Enver Ziya Karal olmuştur. Enver Ziya Karal bu bilgiyi de herhangi bir arşiv belgesine değil, Albert Vandal adındaki bir Fransız yazarın 1887 yılında basılan "Une Ambassade Française en Orient sous Louis XV" adlı kitabına dayandırmıştır. Albert Vandal'da bu görüşünü 1729 yılında Venedik'in İstanbul elçisi olan Angelo Emo'nun mektubuna dayandırmıştır.

Enver Ziya Karal'ın kaynak olarak gösterdiği Albert Vandal'ın Une Ambassade Française en Orient sous Louis XV" adlı Fransızca kitabını PDF ortamında temin ettik. Enver Ziya Karal'ın bu kitabın 145.sayfasını kaynak olarak gösterdiğinden bu kitabın bu sayfasını Fransızca'dan Türkçe'ye çevirisi aşağıda sunulmuştur.(Fransızca'dan Türkçe'ye çevirisi Kdz.Ereğli'den araştırmacı yazar eczacı Sadun Duran Bey tarafından yapılmıştır.)

Albert Vandal'ın Bonneval Kontunun Gelişi başlığıyla verdiği bu bilgiler şu şekildedir.

"Villeneuve'ün ifadesi, 'bir piyade asteğmeninin' Bu sırada, dikkatlerini çekmeyi hiçbir şekilde ihmal etmedi; onlara Bosna kalelerinin restorasyonları ve bu vilayetin bir savunma hattı olarak düzenlenmesi için bir plan gönderdi. Daha sonra, meraklarını başka bir meseleye çekmeye çalıştı. Söylendiğine göre, Büyük Sultanın egemen olduğu bölgelerde bile Türklerin varlığını gözden kaçırdıkları bir hazine bulmuştu ve onlara bundan yararlanmalarını teklif etti. Onu yeni bir ülkeye savuran olaydan itibaren, doğasını ve ürünlerini dikkatle incelemeye başlamıştı, kaynaklarını keşfetmekte özel bir yeteneğe sahipti. Balkanlarda çağımızın tekrar değer kazandırdığı maden zenginliklerinin varlığından ilk kuşkulanan o oldu. Sürgün edildiği kentlerden birinin yakınlarında kazı yapma şansı buldu. Altın arıyordu, ama kömüre rastladı. Bu adi görünümlü maddede Türkler onlara sözünü ettiği gizli hazine ile ilgili hiçbir şey göremediler, çalışmayı bıraktılar ve Bonneval'e bozgunla sonuçlanan çabaları için suçlamada bulundular. Kontun Şark ile ilgili büyük projeleri sonuç olarak sefil bir başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Avrupa da artık onunla ilgilenmemekteydi: "Sonunun büyük bir sefalete uğramakla geleceğine dair bir his vardı içimde" diye yazar Chauvelin Villeneuve'e."

Albert Vandal'ın Bonneval Kontu olarak bahsettiği kişi Humbaracı Ocağı'nı ıslah etmekle görevlendirilen Fransız asıllı Osmanlı zabiti olan Humbaracı Ahmet Paşa'dır.Yukarıda da belirtildiği üzere aslında Humbaracı Ahmet Paşa altın çıkarma amacı taşıdığını,tesadüfen kömür'e rast geldikleri belirtilmektedir.Altın madeni ararken kömüre ulaşılması ve bu nedenle çalışan işçilerin çalışmayı bıraktıklarından bahsedilmektedir.

2.2.YEDİKUMLAR KÖMÜR MADENİ

2.2.1 YEDİKUMLAR

Yedikumlar,İstanbul'un Karadeniz kıyısında; Kilyos ve Karaburun arasında, Ağaçlı Deresi, Hayakadın Deresi ve Karadeniz ile sınırlanan, Yedikumlar diye anılan bir bölgedir. Osmanlılarda maden kömürü ile ilgili bilinen ilk çalışma Yedikumlar'da yapıldığı bilgisi de arşiv belgeleri ile desteklenmektedir.Buradaki kömür madeninin Fransalı beyzade Tut'un bulduğu, eski Humbaracıbaşı Resmi Mustafa Ağa'nın çıkarmasına müsaade istediği arşiv belgeleri ile desteklenmektedir.

Başbakanlık Osmanlı Arşiv kayıtlarında 17 Şubat 1795 tarihli "Bahr-ı Siyah Boğazı'nda Rumeli sahilinde Kilyos Kalesi ile Karaburun beyninde zuhur edip müceddeden bervech-i maktu Derya Kaptanı Vezir Hüseyin Paşa uhdesine kayd ve tevcih olunan kömür madeni hakkında berat" denilerek Yedikumlar kömür madeni Kaptan-ı Derya Küçük Hüseyin Paşa'nın uhdesine verilmesi ile ilgili belgeler de mevcuttur.

2.2.2 EVLİYA ÇELEBİ'YE GÖRE KARATAŞLAR

Evliya Çelebi Seyahatnamesinde "Ardından yine Terkoz Kalesi'ni Kostantin Kral imar edip 856 tarihinde İstanbul'dan önce Fatih Sultan Mehmed Han Gazi fethidir ve Eyub mevleviyeti nahiyelerinden olup Karadeniz kıyısında üçgen şekilli büyük bir kaledir. Kıblesi, batısı ve doğu tarafı tamamen büyük bir göldür. Ancak lodos tarafı bin adım karadır.Diğer tarafları Karadeniz ve göldür. Sanki bir adada şeddadi kargir taş yapıbir köhne hisardır.Fatih o kara tarafından toprak sürüp feth etmiştir.Hala sürülen toprakları yığılıdır.Ve kale döven topla yıkılan yerleri açıkta bellidir. Bu kara tarafında iki kat duvarları,iki kat kapıları ve büyük hendeği var, diğer yerleri deniz,yalın kat duvar ve göl kuşatmıştır. Fırdolayı büyüklüğü 10.600 adımdır. Karadeniz kenarında bir hoş ve büyük liman var ve gölünde de küçük gemiler girip demir atıp yatarlar.Bu gölden taşrası Karadeniz'in Yedikumlar ve Karataşlar dedikleri korkulu ve tehlikeli olan beyaz kumlu ve kara taşlı amansız kumsal yerlerdir ki sanki Karadeniz kenarında Akkirman Kalesi önündeki Kamerü'l-kum gibi bir bağlantısız ve güvensiz yerdir.Tüm Karadeniz gemileri bu Terkoz Kalesi'nin burnundaki Yedikumlar'da kış günlerinde helak olurlar. Allah saklasın."demektedir.

Evliya Çelebi, Terkos gölünü anlattıktan sonra "Karadeniz'in Yedikumlar ve Karataşlar dedikleri korkulu ve tehlikeli olan beyaz kumlu ve kara taşlı amansız kumsal yerlerdir" diyerek bir karataş'tan bahsetmektedir.O dönem itibariyle bilinmediği ve kullanılmadığı için Evliya Çelebi buradaki kömür madeninden "karataş" olarak bahsetmiş, renginden dolayı karataş olarak nitelendirmiştir.Oysa bu bildiğimiz uzun yıllar çıkarılan ve kullanılan Yedikumlar maden kömürüdür.

2.2.3 ENVER ZİYA KARAL'A GÖRE YEDİKUMLAR KÖMÜR MADENİ

Yedikumlar Kömür madenleri ile ilgili ilk bilgiyi Enver Ziya Karal'ın Osmanlı Tarihi adlı çalışmasında görmekteyiz. Enver Ziya Karal "Daha sonraları 1774 tarihine doğru Mustafa III. zamanında İstanbul civarında Yedikumlar denilen yerde,Baron De Tott tarafından kömür madeni keşfedildiğini gösteren arşiv vesikalarına rastlanmaktadır. Abdülhamit I. veya Selim III.e sunulmuş olması ihtimal dahilinde olan bir arz tezkeresinde aynen "Bundan akdem Yedikumlar demekle maruf mahalde françalu Tot nam beyzade kömür madeni imal eylemişken ihraç ve naklinde suubet olduğundan maada bazı mahzur mütalaasiyle itibar olunmayıp el'an muattal ve pesmande olup" denmekte ve eski Kumbaracı başılardan Resmi Mustafa Ağa namında birinin bu madeni işletmiye istekli olduğu ifade edilerek müsaade istenmektedir. Padişah bu arz tezkeresine "Kömür çıkarılsın güzel şeydir" hattı de istenilen müsaadeyi vermiştir. Bundan sonra yine padişaha sunulan bir tezkerede kömür üzerinde durulmuş ve "Ecnası eşcardan hurk olunan kömürün ateşi maden kömürü misüllü olmadığından timur kemaliyle izabe ve tasfiye olunamayup bu sebepten Der-i aliye'de izaa olunan yuvarlak ve danelerin İngilterekari gibi olmadığı ve İngiltere'de bu kömürün kesret üzere olduğu ilh.." ifade edilmiştir. Bu ifadeye rağmen kömürün bu tarihlerde tekrar işletilmiş olduğunu gösteren kayıtlara şimdiye kadar rastlanmamıştır. Bilindiği gibi Zonguldak havzasındaki kömür ancak 1828 tarihinde Uzun Mehmet tarafından keşfedilmiş fakat bu keşiften de gereği gibi faydalanılıp ağaç kömürü ile işleyen maden ocaklarında kullanılamamıştır.Bu sebepledir ki Tanzimat öncesi devirde olduğu gibi tanzimat devrinde, Abdülmecit zamanında da yakıt meselesinin çözülmemesi sebebiyle işlemekte olan maden ocaklarının randımanı haylıdan haylıya düşmüş ve buna mukabil işlenen madenlerin maliyeti de yükselmiştir.

Enver Ziya Karal'ın Osmanlı Tarihi adlı kitabından aldığım bu alıntı araştırmacıların Yedikumlar maden kömürü ile ilgili yaptıkları çalışmalarında,kaynak olarak alınan bir bölümdür.

3.CERİDE-İ HAVADİS'TE KÖMÜRÜN BULUNUŞ HABERİ

Osmanlı Devleti sınırları içinde çıkarılan ilk özel gazete Ceride-i Havadis'tir.Vekayi-i Mısriyye ve Takvim-i Vekayi'den sonra üçüncü Türkçe gazete olan Ceride-i Havadis, 1 Cemaziyelahir 1256 (31 Temmuz 1840) tarihinde yayın hayatına başlamıştır. Başlangıçta on günde bir, 139.sayısından itibaren de haftalık olarak toplam 1212 sayı olarak neşredilmiştir. İkişer sütunlu dört sayfa olarak yayıma başlayan gazetenin sütun sayısı 329. sayıdan itibaren üçe çıkmıştır. Gazetenin sahibi ise; 1815 yılında İzmir'e gelip yerleşen, daha sonra İstanbul'a giderek Amerika Birleşik Devletleri Sefareti'nde katiplik yapan (1831-1833) ve ticaretle uğraşan İngiliz William Churchill'dir. İlk sayısı 1 Cemaziyelahir 1256'da (31 Temmuz 1840), Bahçekapı'da Hamidiye Türbesi karşısında kiralanan bir yerde kurulan matbaada basılan Ceride-i Havadis özel elemanlar tarafından nezaretlere, sefarethanelere, kıraathanelere ve abonelere dağıtılmış, ayrıca ilgilenenlere tanıtım amacıyla ücretsiz verilmiştir. 1840 yılının sonuna kadar yirmi iki, 1841'de elli, 1842'de elli bir sayı çıkmış, satışının 150'yi aşmaması üzerine 13 Rebiülahir 1259 (13 Mayıs 1843) tarihli 138. sayısında kapanmıştır.

Dönemine göre oldukça önemli olan bu gazetenin bizim açımızdan bir diğer önemi de Zonguldak bölgesindeki maden kömürünün ilk defa yazılı basında konu edinilmesidir. Gazetede kömür ile ilgili haberin yayınlandığı tarih 21 Zilhicce 1256 (14 Şubat 1841)dir. Bu haberde "Karadeniz sahilinde Ereğli'ye yakın bir yerde bulunan kömür yataklarında mühendislerin yapmış olduğu incelemeler sonucunda bulunan kömürün İngiltere ve diğer yerlerden gelen yağlı ve dayanıklı taş kömürü ile aynı nitelikte olduğu" ifade edilmekteydi.

4.ÇARŞAMBA KAZASI(ÇAYCUMA)

Çaycuma, 16.yüzyılda 1515-1530 yıllları arasında Çarşamba/Hızıbeyli adıyla nahiye olup Bolu Livası'na bağlıydı. Kaynaklarda 1530 yılından itibaren ise kaza olarak görülmektedir.1800'lü yıllarda ise Viranşehir Sancağına,1866-1869 yılları arasında ise Maden Kömürü nedeniyle sancak merkezi yapılan Kdz.Ereğli'ye bağlı bir kaza merkezidir. 1870 yılında ise; bir nahiye merkezine dönüştürülmüş ve Bartın kazasına bağlanmıştır. Bu durum 1880 yılına kadar da devam etmiştir. 1880 yılında ise;Hamidiye(Devrek) kazasına bağlanmıştır. Hamidiye(Devrek) kazasına bağlı olduğu 1911 yılında Çarşamba olan adı Çaycuma olarak değiştirilmiştir. Çaycuma 1944 yılında tekrar kaza merkezi olmuş ve yıllar önce kendisine bağlı bir yer olan, önce bir nahiye merkezi sonra kaza merkezi olan, daha sonra da il merkezi olan Zonguldak'a bağlanmıştır.

1844-45 yıllarında bugünün Zonguldak kent merkezi ile kömür üretim alanları olan Üzülmez, Asma,Dilaver ve Çaydamar ile Çukurören (Çukurviran),Çalca, Kardeşler (Gaca), Himmetoğlu (Gerdek), Elvan Pazarcık (Elvan ve Pazarcık), Karaman, Alancık (Husunlar), Tasmacı, Korucak (Yalanda) gibi yerleşim yerlerini de içini alan bölge idari olarak Çarşamba Kazası'dır. Yani havzada kömür madeni çıkarılan Üzülmez, Asma, Dilaver ve Çaydamar gibi bölgeler Çarşamba kazasına bağlıydı. İlk kömür belgesi Çarşamba kazası ile ilgili olmasına rağmen bugün kömür üretim merkezleri olan Üzülmez, Asma,Dilaver ve Çaydamar ile ilgilidir.

5.ZONGULDAK KÖMÜR MADENİ

Bu dijital görüntünün bütün haklar? T.C. Ba?bakanl?k Devlet Ar?ivleri Genel Müdürlü?ü'ne aittir.

5.1 İLK KÖMÜR BELGESİ ÇARŞAMBA (ÇAYCUMA)KAZASI İLE İLGİLİDİR

Bu belge tarih olarak Hicri 29.12.1256,Miladi 28.02.1841 tarihli olup, ilk belgedir.

Tespit edilen ilk maden kömürü ile ilgili belge dönemin Ticaret Nazırı Ahmet Fethi Paşa'nın bir yazışmasıdır.Bu yazışmada Karadeniz'in Anadolu tarafında Çarşamba kazasında tespit edilen kömür madeninin Ticarethane-i Amire marifetiyle istekli ahalinin istihdamıyla çıkarılması talep edilmektedir.

"Manzurum olmuşdur.

Ticaret Nazırı Fethi Paşa'nın iş bu takririnde inha ve seruhda beyan ve istizan olduğu vecihle maden-i mezburun ihracı fi'l-hakika menafi'im üstevcib olacağından ol-vecihle icrayı iktizasına mübaderet olunsun.

Ticaret Nazırı Fethi Paşa bendelerinin takriridir. İnhası vecihle maden-i mezburun ihracı menafi'imücib olacağından muvafık-ı idare-i seniyye-i hazreti şahaneleri buyrulur ise icrayı iktizasına ibtidar olunacağı muhat-ı ilim alem şümul mülükaneleri buyruldukda emr u ferman hazreti menlehu'l-emir ve ihsan efendimizindir.

Karadenizin Anadolu tarafında bazı mahallerde kömür madeni olduğu ru'yet kılındığına binaen lede't-taharri devletlu Kapudan Paşa Hazretlerinin kömür madeni ihraç etdirmekde olduğu mahallin tahminen on saat bu'dunda Çiharşanba kazasında matlub-ı vecihle kuvvetli olarak kömür madeni buldurularak bu defa bir mikdar numunesi dahi celb olunmuş ve numune-i mezkureye nazaran maden-i mezkur işe yarar suretde görünmüş olmağla ahali ve fukaraya bir gune yar olmamak ve lüzumu olana amele razı olacakları vecihle ücret-i lazimeleribi'l-ita istekli olan ahaliden istihdam olunmak üzere maden-i mezkurun ticarethane-i amire marifetiyle istekli olanların imal ve ihracı hususu muvafık-ı irade-i aliyyeleri buyrulduğu halde icrayı icabına mübaderet olunmak üzere çakerlerine hitaben beyaz üzerine buyruldu-ı aliyyelerinin tastir-i hususunda emr u ferman hazreti menlehu'l-emrindir."

Mühür Ahmed Fethi.

Belgede de görüleceği üzere kömürün Çarşamba'da bulunduğu açıkça ifade edilmektedir. Çarşamba'nın da bugünkü Çaycuma ilçesi olduğunu da bilmemiz gerekiyor. Bu belge; 1841 yılında Ticaret Nazırı Ahmet Fethi Paşa'nın dönemin padişahına hitaben yazdığı bir yazıdır.

".........devletlu Kapudan PaşaHazretlerinin kömür madeni ihraç etdirmekde olduğu mahallin tahminen on saat bu'dunda Çiharşanba kazasında matlub-ı vecihle kuvvetli olarak kömür madeni buldurularak bu defa bir mikdar numunesi dahi celb olunmuş ve numune-i mezkureye nazaran maden-i mezkur işe yarar suretde görünmüş olmağla.........."diye devam etmektedir.

(Kapudan Paşa 1792 yılında Kaptan-ı Derya olan Küçük Hüseyin Paşa'dır. Küçük Hüseyin Paşa (11.03.1792- 07.12.1803) tarihleri arasında vefatına kadar bu görevi sürdürmüştür. Küçük Hüseyin Paşa aynı zamanda İstanbul'da Yedikumlar kömür madeninin de işletmeciliğini yapmıştır.)

5.2 İKİNCİ KÖMÜR BELGESİ KOZLU İLE İLGİLİDİR

08 Mart 1841 tarihli olan bu belge Bolu Ferikine yazılan bir yazıdır.

Ereğli ve Kozlu kömür madenlerine dair olup tetkik edilen evrak münderecatına ve ifadelerine müracaat edilen eşhasın beyanatına nazaran mezkur madenlerin işletilmesini istemedikleri ve amele beyninde tahrikatta bulundukları anlaşılan muhassıl vekili ile naibin muhakeme edilmek üzere İstanbul'a celpleri Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliye kararı iktizasından olmakla mumaileyhimanın izamlarına dair Bolu ferikine tahrirat.

"Bolu Ferikine

Ticaret Nazırı devletlü Paşa hazretleri taraflarından kömür ma'deni hususu için(...) Kaza-i mezkur ve Kozlu iskelelerine ma'den ustasıyla beraber gönderilmiş olan Cerir(d) Ömeroğlu Halil nam kimesneye bila-muceb darp eden Yakub nam kimesne şahidlerinden başka muahharen Kaza-i mezbur ahalisinden gönderilmiş olan oniki neferden hasta bulunanlardan ma'adi altı neferi Meclis-i Valay-ı Ahkam-ı Adliye'ye celb ile lede'l-iistintak ............cünhaları ne olduğunu bilmedikleri merkumların takrir ve beyan etmiş ve suret-i hale nazaran salifüz'z zikr kömür madeninin ol tarafta açıldığı istenilmeyerek bir vesile ile ibtal demek olduğu ve bu suret dahi Muhassıl Vekili ve Naibinin başı altından olarak bunların bu tarafda bil-muhakeme ona göre icabına bakılmak lazım geldiği ve mezkur on iki neferden hasta bulunanlar ile yedi neferin vilayetlerine i'adesiylebeş neferi bu tarafda tevkif kılınmış idiğü beyanıyla Meclis-i Vala-yı mezkurda tensib ve Meclis-i Umumi'de tasvib ve neferat-ı merkume i'ade ve tesrib kılınmış olmağla ol veçhile Muhassıl Vekili ile Naib-i mümaileyhimanın Dersaate'e irsal ve ihzarları huşuna himmet buyurmaları hakkında şukka."

Bu dönemde Ticaret Nazırı Fethi Paşa'dır.

  1. TAŞ KÖMÜRÜ MADENLERİNİN İHALESİ VE İŞLETİLMESİ

09 Haziran 1841 tarihli olan bu belge üçüncü bir belge olup; Taşkömürü madenlerinin ihalesi ile ilgilidir.

"Seniyyü'l-himema kerimü'ş-şiyema devletlü inayetlü atfetlü übbehetlü efendim hazretleri

Ma'lum-ı Samileri buyurulduğu üzere Ba'zı Mahallerde Zuhur Eden Taş Kömürü Ma'denlerinin münasib müddet ve vergi tahsis ve şerait-i icabiyesi ta'yiniyle kumpanya vechile ihalesine ve şerait-i merkume keyfiyetine dair Meclis-i Umur-ı Nafi'a tarafından terkim olunan mazbata iktiza-yı halin müzakeresi zımnında Meclis-i Vala'yı Ahkam-ı Adliye'ye havale ve i'ta olunmuş olduğundan ol babda Meclis-i Vala'yı mezkurdan kaleme alınan bir kıt'a mazbata iş bu şehr-i Rebi'ulahir'in on ikinci Çarşamba günü Meclis-i Umumi'de lede'l-kıra'e husus-ı mezkure dair Meclis-i Nafi'a mazbatasında gösterilen suver-i mukavele ve imtiyaz yolunda olduğundan ol vechile iktizasının icrasıyla Ma'adin-i Mezkurede husule gelecek kömürün hangi iskeleden imrarı icab eder ise ol iskeleye mülhak olduğu Kaza Muhassılı tarafından me'mur-ı mahsus ta'yiniyle tahsis olunacak yüzde onbeş resmi kömürün iskeleye nüzulünde me'mur-ı merkum marifetiyle tamamen ahz olunmak üzere şerayit-i merkumenin kalemine kaydıyla ilmuhaberinin i'tası hususu Meclis-i Vala mazbatasında irad ve tensib olunmuş ise de bu suret meteassir yani çıkarılacak kömürün tenzil olunacak iskelelere memurlar tayini külfeti ve bu dahi masrafı mültelzim olarak kumpanya ashabı tarafından sene başında ruyet-i muhasebe olunarak temettuat tebeyyün edeceğinden ol vakit husule gelen temettuattan ber-minval-i muharrer yüzde on beş resminin maliye hazine-i celilesine i'tası daha mazbutiyeti muceb olacağı meclisce tezekkür ve tensib olunarak mazbata-i merkume ile evrak-ı saire manzur-ı ali-i şahane buyurulmak için irsal-i suy-ı valaları kılınmış olmağla husus-ı mezburun tezekkür ve tensib olunduğu vechile icra-yı iktizası muvafık-ı irade-i seniyye-i cenab-ı mülukane buyurulur ise keyfiyet canib-i nezaret-i celile-i maliyeye havale olunacağı beyanıyla tekire-i senaveri terkimine ibtidar kılındı efendim."

6.1 EREĞLİ KÖMÜR MADENİ KUMPANYASI

Ahmet Öğreten, Ereğli Kömür Havzası'nda üretimin 05.11.1842-30.11.1845 tarihleri arasında yerli girişimci ve yerli sermayeyle oluşturulan kumpanya eliyle yapıldığı kesindir demektedir. Hamdi Genç ise Zonguldak kömür madenlerinin 1841 yılında işletilmeye açıldığını, Ereğli ve çevresinde "zuhur eden taş kömürü" madenlerini kumpanya şeklinde işletmek amacıyla 1841'de hazırlanan işletme şartları Meclis-i Umur-ı Nafıa tarafından hazırlandığını,görüşülmesi için Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliye'ye gönderildiğinden bahsetmektedir. Hamdi Genç, aynı çalışmasında "Ereğli kömür madenlerini işletmek amacıyla Mart 1841 (Muharrem 1257) tarihinde Ereğli Kömür Madeni Kumpanyası adıyla altı hisseden oluşan bir kumpanya kurulmuştur. Kumpanya hissedarları birer hisse itibariyle Ahmet Fethi Paşa, Rıza Paşa, Meclis-i Vükala azasından İzzet Paşa, Safveti Paşa, Mustafa Efendi ve Tahir Paşa idi." demektedir.

Hamdi Genç her ne kadar Ereğli Kömür Madeni Kumpanyasını altı hisseden oluştuğunu belirtmesine rağmen 1849 tarihli bir arşiv belgesinde bölüşümün böyle olmadığı görülmektedir. Hisselerin yarısının Padişah(Abdülmecid)'a ait, diğer yarısı ise diğer adı geçen diğer kişilere aittir. "Karadeniz sahilinde Ereğli, Amasra ve bağlı mahallerde zuhur eden kömür madenleri kumpanyasının Darbhane-i Amire'ye bağlanmasından önceki üç sene iki aylık dönemde yarı hissesi padişah hazretlerinin diğer yarısı da Ahmed Fethi, Ziya, Safveti ve İzzet paşalarla Mustafa ve Efendi Darbhane nazırının olmak üzere sonraki üç yıllık döneme ait muhasebelerinin teferruatı.

6.2 HAMDİ GENÇ'E GÖRE EREĞLİ KÖMÜR MADENİ KUMPANYASI

Hamdi Genç'in 2007 yılındaki Ereğli Kömür Madenleri(1840-1920) adlı Doktora Tezi'ne göre:

Sultan Mahmut zamanında Ereğli ve çevresinde "zuhur eden taş kömürü" madenlerini kumpanya şeklinde işletmek amacıyla 1841'de hazırlanan işletme şartları Meclis-i Umur-ı Nafıa tarafından hazırlanarak, görüşülmesi için Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliye'ye gönderildi. Bu evrakların Meclis-i Vala'da görüşülmesi sırasında kaleme alınan mazbatada madende çıkarılacak kömür hangi iskeleden nakledilecekse öncelikli olarak iskelenin bağlı olduğu kaza kaymakamı tarafından bir memur tayin edilerek, tahsis olunacak % 15 gümrük resminin, kömür iskeleye indirildiğinde, bu memur vasıtasıyla alınması teklif edildi. Ancak kömürün nakledileceği iskelelere memur tayini masrafa neden olacağından, kumpanyanın yılık gelirinin %15'ini rüsum olarak Maliye hazinesine vermesinin daha uygun olacağı Meclis-i Vala tarafından kabul edildi Karalaştırılan bu şartlarla Ereğli kömür madenlerini işletmek amacıyla Mart 1841 (Muharrem 1257) tarihinde Ereğli Kömür Madeni Kumpanyası adıyla altı hisseden oluşan bir kumpanya kuruldu. Kumpanya hissedarları birer hisse itibariyle Ahmet Fethi Paşa, Rıza Paşa, Meclis-i Vükala azasından İzzet Paşa, Safveti Paşa, Mustafa Efendi ve Tahir Paşa idi. Ayrıca maden kumpanyasının kömür naklinde kullandığı vapurları da vardı. Safveti Paşa'nın biraderi olan Mustafa Efendi'nin "Savn-ı Bari" isimli vapurda hissesi yoktu.

Kumpanya 23 Şubat 1841(1 Muharrem 1257)'den, 12 Şubat 1842 ( 30 Zilhicce 1257) tarihine kadar bir yıllık sürede maden çıkarılan yerlerin sahiplerinin iskanı için 12.555 kuruş ayrılmıştır. Ereğli Kömür Madeni Kumpanyası'nın Kasım 1842'den, Kasım 1845 sonuna kadar verdiği kömür miktarı ve verilen yer şu şekildeydi.

Ereğli Kömür Madeni Kumpanyası'nın 1 Kasım 1842-30 Kasım 1845 Tarihleri Arasında Kömür Verdiği Yerler ve Verilen Kömür Miktarı

Kömür Verilen Yer

Verilen Kömür Miktarı (Kantar)

Tersane-i Amire

567.514,0

Baruthane, İzmit ve Hereke Fabrikaları

101.899,0

Üsküdar Vapuru

181.151,0

Tophane-i Amire

8.427,5

Beykoz Debbağhanesi

27.814,5

Tüfenkhane-i Amire

8.552,0

Darphane-i Amire

7.048,5

Feshane-i Amire

1.948,0

Dakik Vapuru

117.045,0

10. Defa Üsküdar Vapuru

421,0

Mısır vapuru için... Bezirgana

4.061,0

Toplam

1.025.882,0

  1. DEĞERLENDİRME

Zonguldak maden havzasında kömürün bulunuşu ile ilgili 26 Aralık 1903 tarihli Sabah Gazetesi "Ceddi Ecdat Hazret Padişahı Cennetmekan Sultan Mahmut Han Hazretlerinin zamanı saltanatları yani 1245 senesinden beri işlenmekte olan Kömür madenlerine (Ereğli Kömür Madenleri) namı tesmiye edilmiştir." denilmektedir.Gazetenin bu haberinde kömürün Uzun Mehmet tarafından Limancık mevkiinde bulunduğu belirtmektedir.

Yine Zonguldak Kaymakamı Ahmet Cevdet Bey 23 Aralık 1916 tarihli raporu bulunmaktadır.Bu raporda Ahmet Cevdet Bey iki farklı rivayetten bahsetmektedir. "1238(1822) yılı Ereğli'nin Kestaneci köyünden gemici Hacı İsmail'in köy civarından topladığı siyah taşları İstanbul'a götürerek Padişah 2.Mahmud'a sunuyor,bu taşlar uzmanlar tarafından tedkik edilince maden kömürü olduğu anlaşılıyor,Padişah tarafından Hacı İsmail'e 5 kese altın ihsan ediliyor". Diğer bir rivayete göre 1245(1829) yılı Zağranbolu (Safranbolu Kaymakamı Hacı İsmail Ağa'nın çubukçusu Uzun Mehmet (Ereğli'nin Niren köyünden)Çatalağzı'nda bulduğu numuneleri İstanbul'a götürüp Padişah 2.Mahmud'a sunduğu ve mükafatlandırıldığı söylenmektedir" demektedir.

Ahmet Naim,"Zonguldak Havzası Uzun Mehmet'ten Bugüne Kadar" adlı 1934 yılında yayınlanan kitabında dört farklı rivayetten bahsetmektedir. 1-Dağlarda sürüsünü otlatan bir çoban tarafından bulunduğunu, 2-1238 tarihinde İsmail isminde Ereğlili bir gemicinin, köyü civarında bulduğunu, 3-Ereğli'nin Kestaneci köyünden Uzun Mehmet isminde bir bahriye neferi tarafından bulunduğunu, 4-Uzun Mehmet'i öldürten mütesellim Hacı İsmail oğlu tarafından buldurulduğuna dair zayıf bir rivayet daha vardır. demektedir.

Kömürün bulunuşu ile ilgili bir başka anlatım Necdet Sakaoğlu'ndur. Necdet Sakaoğlu "Elvan köyünden Kara Hüseyin 1840 yılında torbasına doldurduğu kömürleri tahta iskelede görevli kişilere gösterdiği ve bu örneklerin İstanbul'a götürülmesinden hemen sonra Ereğli-Amasra arasında yabancı fen heyetlerinin araştırmalar yaptığından söz edilir." şeklinde bahsetmektedir. Bu bilginin kaynağı ise bulunmamaktadır.

1903'ün Sabah Gazetesi, Zonguldak Kaymakamı Ahmet Cemal'in 1916 yılına ait raporu, 1934 yılında basılan Ahmet Naim'in "Zonguldak Havzası Uzun Mehmet'ten Bugüne Kadar" adlı kitabında, 1999 yılında basılan Necdet Sakaoğlu'nun "Ceşm-i Cihan Amasra" adlı kitabında kömürün bulunuşu ile ilgili bir belge bulunmamaktadır.

Yukarıda bilgilerini sunduğum bilgiler, Hikayeci Tarih Yazıcılığı anlayışıdır. Hikayeci Tarih Anlayışının bilinen en eski kişisi de M.Ö. 5. yüzyılda yaşamış olan Heredot'tur.Heredot'un yazdığı Tarih (Historia) Hikayeci Tarih Yazıcılığı'nın ilk örneğidir. Bu tür tarih yazıcılığında hikaye ve efsanelerle dolu bilgiler nakledilir. Genellikle yer ve zamandan bahsedilmekle birlikte sebep ve sonuç ilişkileri üzerinde çok durulmaz. Ancak Heredot, olayları peş peşe sıralanmakla kalmayıp onları bir düzen içerisine aktarmıştır. Efsane ve destanları bu türe örnek olarak gösterebiliriz. Günümüzde uygulanan ve her tarihçinin mutlak şekilde uymak zorunda olduğu ilkeler bütününün hakim olduğu bu yeni tarih anlayışına göre tarih yazıcılığında en önemli kaynak belgedir. Eğer bir bilgi, belge ile desteklenmiyorsa doğruluğu da tartışmalı olur. Kimi tarih yazıcıları belgelerin "konuştuğunu" söylerler. Yazdıklarından çok tarihî belgeler konuşur, kendileri konuşmaz. Belgeler tarafsızdır.Gerçek tarih otoriteleri de çalışmalarında belge ile desteklenmiyen bu tür bilgileri topluma sunmazlar.

Bu çalışmamızda yayınladığımız 28.02.1841 tarihli belge Başbakanlık Osmanlı Arşivlerine ait bir belge olup, ilk defa yayınlanmıştır. Belgede "Karadeniz'in Anadolu tarafında Çarşamba kazasında tesbit edilen kömür madeninin Ticarethane-i Amire marifetiyle istekli ahalinin istihdamıyla imal ve çıkarılması" denilmektedir.Belgede bahsedilen Çarşamba kazası bugünün Çaycuma kazasıdır. Günümüzde Çaycuma kazasının herhangi bir bölgesinde maden kömürü üretimi bulunmamaktadır. Zonguldak merkez kazasına bağlı Üzülmez, Asma, Dilaver ve Çaydamar'da kömür çıkarılmaktadır. Bahsetmiş olduğumuz kömür üretim bölgeleri Üzülmez, Asma, Dilaver o yıllarda Elvan köyü (günümüze Elvan köyü ile Pazarcık köyü birlikte Elvanpazarcık adıyla bir beldedir) sınırları içinde; Çaydamar ise o dönem adı Gaca(Kaca) olan Kardeşler köyüne bağlıdır. Kaza olarak da adı Çarşamba olan günümüzün Çaycuma kazasına bağlı bölgelerdir.

8.SONUÇ

Bu çalışmamız Zonguldak Maden Havzası'nda kömürün bulunuş tarihinin 1829 değil, 1841 olduğunu, taşkömürünün ilk defa Ereğli- Köseağzı'nda değil, Zonguldak bulunduğunu ortaya koymaktadır. Burada yayınladığımız 28.02.1841 tarihli belge arşiv belgesi olup, ilk defa yayınlanmaktadır. Belgede "Karadeniz'in Anadolu tarafında Çarşamba kazasında tesbit edilen kömür madeninin Ticarethane-i Amire marifetiyle istekli ahalinin istihdamıyla imal ve çıkarılması" denilmektedir.Bu arşiv belgesi ışığında son söz olarak da şunu söyleyebilirim. "TAŞ KÖMÜRÜ ZONGULDAK'TA BULUNMUŞTUR"

KAYNAKÇA

ARAŞTIRMA ESERLERİ

1-Ahmet Cemal, "Vilayetlerimiz, Kastamonu ve Zonguldak", s.69, 70, 71, Kanaat Kütüphanesi, İstanbul,1932.

2-Ahmet Ali Özeken , " Ereğli Kömür Havzası Tarihi", İstanbul 1944.

3-Ahmet Naim, "Zonguldak Havzası Uzun Mehmet'ten Bugüne Kadar" Hüsnütabiat Matbaası,İstanbul,1934

4-Ali İhsan Gencer, "Bahriye'de Yapılan Islahat Hareketleri ve Bahriye Nezareti'nin Kuruluşu (1789-1867)", İstanbul 1985.

5-Ali Tanoğlu, "Enerji Kaynakları", İ. Ü. Coğ. Enst. Yayını, İstanbul, 1971.

6-Bahri Savaşkan, "Zonguldak Maden Kömürü Havzası Tarihçesi", Zonguldak,1993.

7-"Cumhuriyetin On Yılında Zonguldak ve Maden Kömürü Havzası(1933)," Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası,Sanayiinefise Matbaası, İstanbul,1933.

8-Donald QUATAERT, "Osmanlı Devleti'nde Avrupa İktisadi Yayılımı ve Direniş (1881-1809)", Çeviren Sabri Tekay, Ankara 1987.

9-Ekrem Murat Zaman "Zonguldak Kömür Havzasının İki Yüzyılı",TMMOB Maden Mühendisleri Odası,2004, Ankara

10-Enver Ziya Karal, "Osmanlı Tarihi" c. VI, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1995.

11-Erol Çatma, "Zonguldak Taşkömürü Havzası Tarihi(Birinci Kitap)",Sistem Ofset Yayıncılık,Ankara,2006.

12-Fahrettin Tızlak, "Osmanlı Döneminde Keban -Ergani Yöresinde Madencilik (1775-1850)", Türk Tarih Kurumu, Ankara 1997

13-Hüseyin Fehmi İmer, "Ereğli Maden Kömürü Havzası Tarihçesi", Zonguldak 1944.

14-Güray Önal,"Osmanlı Devri Kastamonu Vilayeti Salnamelerinde Bolu Sancağı",Bolu Belediyesi Bolu Araştırmalar Merkezi Yayınları-8,Pulat Basımevi,Ankara

15-İhsan Atukeren, "Cumhuriyetin XVI.yılında Bartın Çevresi ve Ortaokulu" Ülkü Bas. İstanbul, 1939.

16-Kemalettin Apak - Cevdet Aydınelli-Mehmet Akın, "Türkiye'de Devlet Sanayi ve Maadin İşletmeleri", İzmit Seliloz Basımevi 1952.

17-Necdet Sakaoğlu,"Ceşm-i Cihan Amasra",Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı,1999.

18-Orhan Kural -Ramazan Asmatülü, "Türkiye'de Kömür Madenciliğinin Tarihçesi", Kömür, İstanbul 1998.

19-Sadrettin Enver, "Zonguldak Kömür Havzamız", Eti Bank Yayınından, 1941.

20-Seyit Ali Kahraman,Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi,6.Kitap,1.Cilt

21-Tahir Karauğuz,"Uzun Mehmed'den Günümüze Kadar Türkiye'de Kömür-I", Karaelmas Basımevi,Zonguldak,1959.

22-Ziyad Ebuzziya,"Ceride-i Havadis", Diyanet Vakfı Đslam Ansiklopedisi, c. 7, Đstanbul. 1993, s. 406-407.

MAKALELER

1-Ahmet Öğreten, "Ereğli Kömür Madeni Havzasında İlk Üretim", A. Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi Sayı 31 Erzurum 2006,s.141

2-Emrah Çetin, Çetin, "Kurucaşile Kömür Madeni Ocağı ve İşletme İmtiyazı, Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl 10, Sayı 1, Haziran 2017, ss. 235-248

3-Hamdi Genç,Marmara Üniversitesi,Sosyal Bilimler Enstitüsü,İktisat Anabilim Dalı,Ereğli Kömür Madenleri(1840-1920),Doktora Tezi,2007

4-Hilmi Keçeli, "İlk Lokomotifi Yapan George Stephenson", Demiryolları Dergisi,TCDD Basın Yayın,Sayı Sayı,21, Ankara, 1945,s.248-250;

5-Muhittin Birgen "İktisad Havzalarımızı Tedkik: Ereğli Kömür Havzası, Kömür Havzası Hakkında Umumi Malumat", Meslek, 17 Şubat 1925 (S.10)

6-İsa Tak, "Osmanlı Döneminde Ereğli Kömür Madenleri, Basılmamış doktora tezi, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı, Erzurum 2001

7-Şerife Yorulmaz, "Türkiye'de Taşkömürün Keşfi ve Kömür İşletme İmtiyazları (1829-1937)", Türkiye 11. Kömür Kongresi Bildiriler Kitabı, 10-12 Haziran 1998 Bartın-Amasra, s. 283-298.

8-Tarık Özçelik ,"Ceride-i Havadis'de Ziraat, Ticaret ve Sanayi Tartışmaları", İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi Sosyal Siyaset Konferansları, 56.Kitap, İstanbul 2009, s. 469-518

9-Yüksel Kaştan, "Osmanlı İmparatorluğu'nda Kömür Ocaklarının İşletilmesi(1839-1918, Osmanlı Medeniyeti Araştırmaları Dergisi - Journal of Ottoman Civilization Studies Cilt 2, Sayı 2, Ocak 2016 / Volume 2, Issue 2, January 2016;

ARŞİV BELGELERİ

1-Başbakanlık Osmanlı Arşivi,Dosya No :1634 Gömlek No :23 Fon Kodu :HAT

2-BOA, Fon Kodu :C..İKTS Dosya No:3, Gömlek No :102

3-BOA,Dosya No :23 Gömlek No : 360 Fon Kodu :İ..MVL

4-BOA,Dosya No:30,Gömlek no:1453-0,Fon Kodu: C..DRB.

5-BOA, Gömlek No :3874 Fon Kodu :İ..DH..

6-BOA,Gömlek no:24,Fon Kodu:DRB...

7-BOA, Gömlek no:757,B Fon Kodu:NFS.d..,

8-BOA, Gömlek No:3324,

9-BOA, Gömlek No:3317, Fon Kodu: ML.VRD.TMT.d