Yaşanabilir Zonguldak Platformu Sözcüsü Ahmet Öztürk bir açıklama yaparak ÇATES'in ilave adıyla kurmaya çalıştığı yeni termik santrale karşı çıktı. Öztürk: "Türkiye'nin Haziran 2018 itibariyle 87.138,7 MW kurulu gücü var. Tüketimse anlık puantta en yüksek 47.860 MW düzeyinde. Ortalamadaysa 40 binlerde seyrediyor. Özet olarak çok büyük bir atıl kapasite var. Bu kapasiteyi daha verimli kullanma yerine doğayı amansız şekilde tahrip etme pahasına yeni santraller kurmak akılla izaha muhtaçtır. Herkesi bu akıldışılığı durdurmaya davet ediyorum" Yaşanabilir Zonguldak Platformu Sözcüsü Ahmet Öztürk, 9 Ağustos'ta, Ankara'da, İnceleme Değerlendirme Kurulu toplantısı yapılacak ÇATES'in yeni santraline tepki gösterdi. Öztürk açıklamasında, "Zonguldak'ta her gün yeni bir şokla karşı karşıya kalıyoruz. Kentsel yaşam kalitesini aşağılara düşürüp doğup büyüdüğümüz toprakları yaşanmaz kılacak kabus gibi bir haber duymadan bir günümüz bile geçmiyor. Bu kentin bir avuç duyarlı yüreği olarak neye tepki verip, hangisine nasıl karşı çıkacağımızı şaşırdık. Çatalağzı-Muslu bölgesinde gören herkesi şaşırtan termik rezalet yetmezmiş gibi, şimdi de, yeni bir santral daha gündeme geldi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca daha önce ÇED süreci durdurulan, ÇATES AŞ'nin, Çatalağzı'na kurmayı planladığı 660 MW'lık ilave termik santral projesinin İnceleme Değerlendirme Kurulu toplantısının, 9 Ağustos'ta Ankara'da yapılacağı açıklandı. 660 MW'lık santralin 300 MW'lık santralin ilave ünitesi gösterilmesi gibi matematik bilimine de rahmet okutan köylü kurnazlığına isyan ediyoruz" dedi. YERLİ KÖMÜR YALAN, İTHAL KÖMÜRLE ÇALIŞACAK Kurulması düşünülen ilave santral hakkında bilgiler de veren Öztürk, "ÇED Raporu'nda, yeni kurulacak santralin, yüzde 80 yerli, yüzde 20 ithal kömüre göre planlandığı, saatte 239, yılda ise 2 milyon ton civarında kömür yakılacağı yazıyor. Bu da, santralde, yılda 1 milyon 600 bin ton yerli, 400 bin ton da ithal kömür yakılacağı anlamına geliyor. Projede santrale entegre olarak bir de liman yapımı bulunuyor. Bu kıyı yapısının yurtdışından gelecek kömür için kullanılacağı belirtiliyor. Yıllık 400 bin ton gibi oldukça düşük bir yük için yatırım ve işletme maliyeti son derece yüksek olan bir tesisin kurulmasını ekonomik akılla açıklamak mümkün görünmüyor. Bu durum, santralin 'yerli kömür yetersizliği' bahane edilere ithal kömürle çalıştırılacağını gösteriyor. ÇATES'in, yerli kömürle çalışan mevcut iki üniteli santralinin bir ünitesinin zaman zaman kömür bulunamadığı gerekçesiyle devre dışı bırakılması, böyle bir bahane aranmasını da gereksiz kılıyor. Havzanın üretim kapasitesi ile üretimi artırmaya yönelik yatırımlar ortadayken, tüm havzada yapılan üretim kadar kömür tüketecek bir santralin yerli kömürle çalıştırılacağını söylemek, herkesin aklıyla dalga geçilmesi anlamına geliyor" dedi. ÇATALAĞZI VE MUSLU ÇÖKÜNTÜ BÖLGESİ GÖRÜNÜMÜNDE Açıklamasında termik santrallerin yarattığı ekolojik yıkıma da değinen Öztürk, "Bugün Çatalağzı-Muslu bölgesinde, iki holdinge ait, 3.090 MW gücünde bir termik santral parkı bulunuyor. Mevcut santraller yılda 10 milyon tona yakın kömür yakıyor. Bunun sonucunda, yörede yeryüzü ısısı en az dört derece artmış bulunuyor. Bilim insanları yörede yaptığı araştırma sonucunda karayosunları üzerinde ağır metal biriktiğini tespit etti ve bunu bilimsel bir makalede yayımladı. Bölgede kestane ağaçlarının kuruduğu, birçok ağacın meyve veriminin düştüğü, bahçelerde sebze üretilemez hale geldiği, bizzat, oralarda yaşayan insanlarca dile getiriliyor. Soğutma sularının denize deşarjı nedeniyle deniz suyu sıcaklıkları da sürekli artıyor. Santrallerin faaliyetleri sırasında çıkardığı yoğun gürültü, civarda yaşayanların ruh sağlığını bozacak düzeylere erişiyor. Etrafa özensizce atılan atıklar, faaliyet alanında her türlü standarttan uzak çalışma, stok sahalarında bulunan binlerce ton kömürün tozumasını engellemeye yönelik hiçbir çabanın olmaması, kül barajlarının yarattığı fiziki kirlilik Çatalağzı ve Muslu'ya bir çöküntü bölgesi görünümü veriyor. Yörede yapılan ölçümlerde havadaki partiküler madde oranı sürekli sınır değerlerin üzerinde seyrediyor. Tüm bunlar ortadayken buraya bir de yeni santraller kurulması, doğanın yıkımını hepten hızlandırılacak ve zaten yaşam kalitesi düşük olan Zonguldak ili tümden yaşanmaz hale gelecektir" diyerek açıklamasını sürdürdü. ŞU ANİ YAĞIŞLARDAN, ORMAN YANGINLARINDAN DA MI DERS ALMAYACAĞIZ Öztürk açıklamasında, "Bizzat yaşayarak görüyoruz ki, termik santraller havamızı solunamaz hale getiriyor, karasal alanda yaşamı öldürüyor. Su sıcaklığını artırarak denizin flora ve faunasında geri dönülmez tahribatlar yapıyor. Santraller ormanlarımızı kurutuyor, sularımızı kirletiyor. Tüm bilim insanları, on yıllardır, karbon salınımının bu hızla artmaya devam ettiği takdirde küresel iklim değişikliklerinin felaket boyutuna erişeceğini söylüyor. Son birkaç yıldır yaşadığımız uzun kuraklıkların ardından gelen ani yağışlar, bunların oluşturduğu su baskınları ve seller, çıkan orman yangınları, buzulların erimesi ya da ozon tabakanın delinmesi gibi uzaklarda sandığımız küresel felaketin bizzat kendi coğrafyamızda da yaşandığını anlatıyor. Tüm bunlardan ders almadan hala milyonlarca ton kömür yakacak tesisler kurmak yalnızca kente, ülkeye değil, insanlığa ihanettir. Bu santrallere karşı çıkmak tam da bu nedenle bir insanlık görevidir" şeklinde ifadelere de yer verdi. YENİ SANTRALLERE DEĞİL KAPASİTEYİ DOĞRU KULLANACAK BİR AKLA İHTİYACIMIZ VAR Öztürk açıklamasını, "Yetkililere sesleniyoruz, bu yanlıştan artık dönün. 'Ülkenin enerjiye ihtiyacı var' yutturmacasıyla doğayı amasız bir şekilde tahrip edip ekolojik yıkımla sonuçlanacak yatırımlar peşinde koşan paragözlerin değil, yaşam hakkı savunucuların sesine kulak verin. Bugün Türkiye'nin Haziran 2018 itibariyle 87.138,7 MW kurulu gücü var. Tüketimse anlık puantta en yüksek 47.860 MW düzeyinde. Ortalamadaysa 40 binler düzeyinde seyrediyor. Özet olarak çok büyük bir atıl kapasite var. Bu kapasiteyi daha verimli kullanma yerine doğayı amansız şekilde tahrip etme pahasına yeni santraller kurmak akılla izaha muhtaçtır. Herkesi bu akıldışılığı durdurmaya davet ediyorum. Doğa gönüllüleri olarak 9 Ağustos'ta Ankara'da olacak itirazlarımızı en yüksek düzeyde dile getireceğiz. Herkesi bu akıl ve vicdan dışı girişime karşı çıkmaya, başta yöre siyasetçileri olmak üzere tüm kamuoyunu da duyarlılığa davet ediyorum" diyerek tamamladı.