Dramayı; yaşayarak, deneyerek ve eyleyerek öğrenme süreci şeklinde tanımlayan Yrd. Doç. Dr. Fatma Keçeli, "Bir grupla birlikte grubun birikimlerinden yararlanılarak; rol oynama ve doğaçlama teknikleri aracılığıyla bir olayın, bir durumun canlandırılması, bir tür hayatın provasıdır. Drama gerçek yaşamda karşılaşılabilecek olası durumları, sorunları, çatışmaları kurgusal ortamda yeniden üreterek, katılımcının o konuya ilişkin iç görü kazanmasına yardımcı olan etkili bir yöntemdir. Rol oynama tekniği; katılımcıyı aktif olarak sürece dahil ederek, problemi kendi yöntemi ile çözmesi konusunda onu teşvik eder" şeklinde konuştu.Düzce Bilim ve Sanat Merkezi'nde velilerle ve öğrencilerle ayrı ayrı drama çalışmaları gerçekleştiren Yrd. Doç. Dr. Keçeli, "Velilerle oyun, kendini gerçekleştirme başlığı altında bir drama atölyesi yaparken, çocuklarla da 'empati ve iletişim becerileri' üzerine odaklandım. Velilerle yaptığım çalışma; oldukça erken yaşta oyundan kopan, kopmak zorunda bırakılan çocukların sıkışmışlık duygusunu anlayabilmeleri ve aslında oyunun, her yaş insanın hayatındaki önemini ve verdiği muhteşem keyfi hatırlamalarını sağlamaya yönelikti. Çocuklarla yaptığım atölyedeki temel amaç ise, akademik başarı beklentisinin altında ezilen ve kendilerine ait boş zamanlarda dahi -ki bu süre çok kısıtlıdır- arkadaşlarıyla etkileşimli oyunlar oynamak yerine, seçeneksizlikten genellikle bilgisayar ya da oyuncak gibi nesnelerle oynayan bu çocukların, empati ve iletişim becerilerini geliştirmeye çalışmaktı" ifadelerini kullandı.İki ayrı grubun da süreçten çok keyif aldığını belirten Yrd. Doç. Dr. Fatma Keçeli, bu çalışmalarla; dramanın ve oyunsu süreçlerin, özellikle grup dinamiği oluşturmada, uyum ve iletişim sorunlarını çözmede, geliştirmede ve herhangi bir konuyu çok yönlü olarak analiz etmede, ne kadar etkili birer yöntem olduğunu katılımcıların, yaşayarak öğrenme ve aslında hatırlama imkanı elde ettiğini dile getirdi.