Her türlü konu ve kavram hakkında, kayıtlı yazarların yorumlarını içeren katılımcı sözlük tarzında ağ sayfası olan Ekşi Sözlük adlı web sitesinde Zonguldak hakkında yapılan ilginç değerlendirmeleri derleyip sizlere sunuyoruz.


Ekşi Sözlük'te Zonguldak:

"vakti zamaninda,

"kotu bir $ehir
hic bir cekiciligi de yok."

diyerek hakkinda kendimce bir yorumda bulundugum bir $ehir. bo$ konu$mu$um. bana ho$ gelmeyebilir, iyi de gelmeyebilir (ki geliyor ikisi de, yava$ yava$ da olsa) ama boyle yazmaya gerek yok."

"herhalde zamanında çok zonguldadığından ismi zonguldak kalmış.

hatta bir rivayete göre eskiden mekanda hep yanardağlar warmış, bu yanardağlar habire patlak verdiğinden şehrin adı zonguldak olmuş, sonra halk yanardağlara öyle alışmış ki, yanardağ patlayınca hiç umursamaz olmuşlar, yalancı çoban'ın hikayesine dönmüş, o zamanlardan sonra da yanardağlar patlamayı bırakmışlar ve sonsuza dek mutlu yaşamışlar."

"amerikada "altına hücum" devri benzeri, bu "adi petrol ve adi doğal gaz" yaygınlaşmadan önce türkiye'ye "kömüre hücum" anlamında altın devrini yaşatan kömür kenti. (karaelmas) zonguldak-ankara demiryolu sırf bu yüzden yapılmış. (super bir coğrafya, bir defa yolculuk yapmaya değer -ankara zonguldak 10 saat sürse de-) bu yolu şimdi parayla yapmak cesaret ister. işte bu yüzden türkiyede bir zamanlar zonguldakla bağı, akrabalığı olmayan yoktu. ekonomideki rolü giderek azalan şehir, şimdi ise suyu çekilmiş değirmene benzedi. gerçi zonguldaklı bizler hala kendimizi ve kömürü çok önemsemekte olsakta 250 $ mal olduğundan 40 dolarlık ithal kömür karşısında direnmeye mecalimiz kalmadı. biraz daha oyalanırsak devletten gelen maaşlar da işe yaramayacak galiba.."

"sirin bir karadeniz ilidir. okul cikislarinda site semtinden sehir merkezine yürüsler, fener semti pit stop vermeden geleneksel tur atislari ve liman arkasi sightseeing ile de ozetlenebilen bir guzel ilimizdir."

"istanbul pastanesi...kapuztaki ev... dedemin kaptanlığı .. uzunoğlu yazıhanesi.. ailemin çocukluğu.. halamın muayehanesi..
zonguldak'li olmama rağmen az şey bilmem zonguldak'ın ayıbı..
herkes için kendi memleketi en şahanesidir..:)"

"neredeyse tamamının kütük ve destekler üzerinde bulunduğuna inandığım dibi kazınmış şehir."

"site,fener,liman arkası,ted,zaal,genç cafe,ak dore,adliye çay bahçesi,gazipaşa caddesi,kadırga yokuşu,şehir sineması,soğuksu,fark dersanesi,murat dersanesi,saray kebapçısı,takım elbiseli taksici,çelikel,kapuz,acılık,fame center,467 evler,yayla ilkokulu,deniz kulubü,klise,fenerdeki kayalıklar,arkadaşlar,dostlar,aşklar.."

"yürüyen merdivenin en çok makbule geçeceği memlekettir."

"insanlari karamsarliga iten birkac sehirden biri;
dogdugum sehir, atamam, satamam."

"istanbul' dan otobüsle 4 saatte varılır zannederken (bkz: gaflet) yola çıktıktan sonra 7 saatte ulaşılacağını öğrenince fena olduğum il. değişik bir yer olduğu kesin, insan zaman tüneline girdim de sscb' ye gittim sanıyor (sscb' yi görmedim, öyle konuşuyom işte). sıra sıra tersane, işçi heykeli, amele birliği, o sendika, bu sendika... şehir yekpare bir yamacın üzerine kurulmuş gibi, bundan mütevellit evlerin deniz görmesi sıradan bir durum. istanbul' un anadolu yakası sahil tarafını hatırlatmıştı bana, yeşil, yamaç filan. fener tarafı, ttk' nın lojman bölgesi pek güzel. şehir sakinleri evlerinden yürüyerek gidip denize girecek yer buluyorlar, kıymetini bilsinler."

"yağmuru, sisi, karanlığı ve yalnızlığıyla ingilterenin ıssız kıyılarına hapsolmuş küçük ve içine kapalı bir norveç kasabası gibidir."

"herkesin gitmek için çabaladığı nedense sonradan da gizli gizli özlediği benim de son bir sene dışında yaşamımı geçirdiğim her daim sisli nemli gri şehir."

"zonguldakta dogmadim, on dort yilimi bu sehirde gecirdim ama burda buyudum de diyemem. buyuk sehir, baska ulke gormeden buyuyemezdim desem boyumdan buyuk laf etmis olur muyum, bilmiyorum. ilkokul, ortaokul, lise yillarinda bi dolu arkadas edindim. ailemin de nerdeyse tamami orda, zonguldakliyim diyebilirim yani bu durumda. peki nedir bu entrynin sebebi, nedir zonguldak?

bi kere her taraf yesildir ve nerdeyse butun evler denizi gorur bi sekilde, ve onlarca merdiven cikarak ulasirsiniz bu evlere. boylu boyunca denizi gorur gormesine de bu sehir, vizyonu dardir, oyle herseyi kabul etmez, ayiplar, dedikodu yapar. zonguldaklinin kafasi hizli calisir, agzi da laf yapar, hazircevaptir. esprisindeki kelimelerin dizilisinden, sevimli huysuzlugundan bile belli eder kendini.

kimse "cay icer misin?" sorusuna hayir demez zonguldak'ta. cay sevmeyen de tiryaki doner burdan - manzara bilincinden olsa gerek. rastgele sececeginiz 10 kisiden 9'u tavla oynama isteginizi buyuk heyecanla karsilar, kimse ben istemem / isim var / bilmem demez, herkes iddialidir. degme tavla oyuncularina da tas cikarirlar bu arada, yanlis anlasilma olmasin. zonguldakli bos oturmasini da bilir ama: keyfine bakmasini, yalniz kalmasini, saatlerce tek bi gazete sayfasinda (simit sarilmistir o sayfaya buyuk ihtimalle) okunacak , uzerine konusulacak biseyler bulmasini da bilir.

kucuktur evet bu sehir, sizin de buyumenize pek izin vermez gorunur. ama bi kere ciktiniz mi disari, o zaman anlarsiniz nasil yolunu acmis buyumenizin. o zaman ozlersiniz aileyle balkonda denize karsi kahvaltiyi, kardesinizle kus ucusu 0 metre uzaktaki (merdivenler var tabi bi de) bakkala kim gidecek kavgasi yapmayi, bahcede kitap okumayi, sahilde cayi, kahvede tavlayi, enisteyle muhabbeti, arkadastan yeni bi kaset almayi, gunesin denize batisini izlemeyi, kucucuk plajinda yuzmeyi, tepelerin arkasindan evinizi gormeyi, sagda inecek var demeyi."

"ilkçağda sandarake adıyla bilinen bir köyün bulunduğu yerde kurulmuş kent. zonguldak adının türkçe'de mantıklı bir açıklaması yok. sözlükler bu sözcüğün muhtemelen ermenice zankhul (gizli, saklı) ve dag (altta) sözcüklerinden türetilmiş olabileceğini söylüyor. kentin altında gizli olana işaret eden bu isim, kömürü işaret ediyor."

"sinir bozucu bir sekilde merdivenlerle kapli bir sehir...
dolasmak isterseniz iyice antremanli olmaniz lazim, yoksa zor... ama gusel sahili var, kabul etmek lazim..."

"üniversite yıllarımı geçirdiğim şehir. öyleki insan ilk gittiğinde afallıyor garip bir havası var. her yer rutubet kokuyor sanki. yüzünüze gözünüze kömür tozları yapışıyor yolda yürürken ama sonra alışıyorsunuz herşeyine. okulun köhneliğine, yokuşlarına, merdivenlerine... sahil kafede denize karşı şöyle bir çay içseydim diyorum şimdi. bu şehir garip bir şekilde özletiyor."

"taşkömürünün memleketidir. her tarafı yeşildir deniz kenarına gidip kumsalda güneşlenelim diyecek çok az yer bulunur, o kadar yeşildirki ,yeşilin bittiği yerde sonsuz bi mavi başlar.kışları ürkütücüdür havası isli birazda sislidir griye bürünür tüm şehir,yazınsa maviyle yeşil yeniden canlanır, küçücük çarşısında sahili cıvıl cıvıldır,bi sahil cafe vardır ağır abiler orda takılır bi de henüz istanbulun martısı gibi iğrençleşmemiş küçücük sevimli martılar vardır. küçücüktür ufacık tefeciktir zonguldak bayır aşağı yollar hep sahile çarşıya çıkar, gitcek başka bi yer yoktur zaten, öle gezilip eğlenicek mekanlar yoktur çok, bol bol merdiven vardır çıkarken insanı zıvanadan çıkarıp en ağzı düzgünlere bile küfür ettiren. zonguldakta doğulur, okula gidilir sonrada üniversiteyi kazanıp bi güzel kaçılır ama yine de bazen özlenir de.."

"salçalı kebap kavramını türkiye'yle tanıştıran,tünellerinde viraj bulunan,isim-şehir oynarken 'g harfinden hayvan' sorusuna 'goyun' diye cevap veren insanların bulundugu orjinallikler şehri canım memleketim.gridir aynı zamanda."

"küçük de olsa sevilebilen ve bir kere sevince de ayrılmak istenilmeyen liman kenti."

"karadenizin parisi"

"2. vitesten 3. ye geçerken bitebilen bir çarşısı olan şehir."

"odasinda yatarken kayalara vuran dalga seslerini dinleyebileceginiz harika bir otele sahip olan sehir."

"bir can dündar belgeselidir. henüz çekilmemiş hüzünlü bir cumhuriyet hikayesidir. devrimdir. emektir. aşktır. yağmurdur. yeşildir. gridir. deli dalgalardır. kahverengi gözlü kızdır. akıldır. duygudur. çiğercilerin ciğer vermediği sokak kedisidir. ölümüne ağlanan kentlerdendir."

"agaclarin patron oldugu bir doga.. eski tunellerin susledigi yol.. birbirinin ustunde binalar.. patlamis misir kivaminda tonlarca bulut.. gri.. yosun tutmus [*] dar ve [*] dik merdivenler.. sonu gorunmeyen alabildigine lacivert karadeniz.. bakimsiz binalar.. canli renklere sahip olsalar da.. renksiz binalar.. yogun gri.. belki biraz gotik.. soguk romantik.. boyle bir garip seyler uyandirdi bende.. unutmam umarim.."

"ben orta okula giderken zoguldak'taydım.
nüfusunun tamamının çoluk çocuk sokağa dökülüp sonra da aynı onbinlerce kişinin tabana kuvvet taa ankaraya yürüdüğü grevin şehri diye kalmış aklımda.



"ben onbinlerce işçinin öyle ayaklandığını görmedim, duymadım, okumadım hala."

"hayatı yaratan onurlu elleri yıllardır yerin altına hapsedilen, hakkı verilmeyen, taşeronlaştırılan, üç otuz paraya yerin dibine sokulan, orada kaderine terkedilen, yerin üstünde yaşayanına da acı çektirilen, sadece patlamadan patlamaya anılan, patlama olmayan zamanlarında üzerine oynanan oyunların gizlendiği, farkedilmediği, dışından gelen konuklarınca, bilhassa okumaya gelen öğrencilerince, dokusu, karakteri, geçmişi anlaşılmaya çalışılmadan yargılanan ve hep aşağılanan, göt kadar yer denilen, gece hayatı yok lan burada denilen, ömür boyu sosyal hayat manyağı gibi yaşamışcasına sosyal hayatı yok denilen, sanki bu onurlu şehrin onlara çok ihtiyacı varmış gibi bir edayla üzerinde tepinip ego tatmini yapılan, ya da ne bileyim, ne biçim iklim lan bu denilen, denize giriyoduk yağmur yağdı lan hahahaha, denilen, büyük madenci grevinin tehditvari etkisiyle iktidarlar tarafından ince planlarla yavaş yavaş eritilen, işçi sayısının lümpen sayısıyla yer değiştir(til)diği, ama yine de avuç içi kadar seveninin binlerce sevmeyenine meydan okuyabileceği, çünkü o denli güzelliği ezelden insanlarına sunmuş, karakterli, yalnız ve hüzünlü memleketimdir. sol frame e taşıdığınız o entry de yeraltında ezilenler yeryüzüne seslenirler diyor ya[*]. ne kadar yeryüzündeyiz acaba, ne kadar duyurabiliyorlar seslerini merak ediyorum. ama elbet günü gelir."

"karadenizin en güzel şehridir.
herkes çocukluğundan bir parça bulabilir bu şehirde.
1970-2010 arası bütün hüzünler,karamsarlıklar,siyasi konuşmalar,grevler taptaze durmaktadır bu şehirde .
silent hill filminin bir kısmı burada çekilebilirdi .
kızarmış bir tavuk alıp denize karşı yüksekce bir yerde bu tavuğu denize bakarak yemek, iki kişi için unutulmaz anılar denizine bir tavuk maharetiyle girmeyi garanti eder.
demekki ankara da deniz olsa böyle olacak ve demekki ankara yı bu kadar seveceğim.
en güzel 10 şehirden birisidir bu şehir. belki de sehre sinen komur kokulu emektir bu sehri gozumde bir numara yapan...."

"ilk aşkımdır kendisi."

"30 aralık 2010'a kadar ankara'ya 10 tl'ye ya da istanbul'a 15 tl'ye gitme şansınız olan şehir. reklamolmasın diye firma adı filan söylemeyeyim de isteyen öğrenir filan yani."

"zonguldaklı bir arkadaşımdan referansla, bütün evlerinin çok bayırlı ve yüksek tepelere kurulu olduğu ve hepsinin pencerelerinin denize dönük olduğu, yeşil ve mavinin içinde bir şehir.

dipnot: türkiye'nin en merdivenli şehri. öyle ki; hala evlere katırlarla kömür taşınır."

"güzel olmayan fakat mutluluk ve huzur kavramını sadece güzelliklerle elde edemeyeceğimizi ispatlayan şehirdir. beyaz gömlek giydiğinizde akşamına kol ve yakalarının karardığını görür üzülürsünüz."

"birbirine yapışık dik dolambaçlı merdivenlere sahip eski binaları, kömürün rengini aksettirdiği karanlık toprağı ve havası ile tam bir dostoyevski şehridir."

"emekçinin bu kadar yoğun olarak yaşadığı bir yer olduğu halde, emekçiye değer veren siyasi partilerin pek bir varlık gösteremediği ilimiz.."

"pek çok handikapı olmasına rağmen yine de hala biraz da olsa aydın,emekçi kesimin yaşadığı ve sokaklarında rahatça gezebileceğiniz gri kenttir.

"cok fazla taksi kullanilan bir sehir. cunku mesafeler kisa, yokuslar dik."

"en iyi para kazananların balatacılar olduğunu düşündüğüm şehir. bu şehrin yokuşlarından dolayı sanırım arabalar üç ayda bir balatalarını değiştirmek zorunda kalıyordur. emekli olunca bodrum'a yerleşip bar açmazsam burada balatacı dükkanı açabilirim."

"devasa bir stadyumu andıran şehirdir. çünkü; düzlük alanlar boştur ve bütün evler tepelerdedir. bu tepelere de - doğal olarak - merdivenlerle çıkılmaktadır."

"evden beyaz bir yüzle çıkıp puantiyeli suratla dönebileceğiniz şehir. (bkz: gökten kurum yağması) (bkz: evden sarışın çıkıp esmer dönmek)"

"kıyafetlerde beyazı barindirmayan emekçi sehri. en açık renk bejdir, krem rengidir. sehirde ki tek beyazlık ise; yüzü kararmiş insanların, koca yüreklerinde saklıdır."

"türkiyemin en güzel memleketlerin biri severek 5 kere gittiğim bir il"

"zılbıt'la tanıştığım il. her tarafı yokuşlar ve merdivenlerle dolu. yine de güzel hislerle ayrıldığım şehirdir."

"bastonu ve mesut özil'i meşhur olan ildir."

"gün geçtikçe başka bir güzide karadeniz şehri olan samsun'a benzemektedir."

"öğrencillik yıllarımı yaşadığım, bol merdivenli, neredeyse merkezdeki her evin deniz manzaralı olduğu güzel şehir...
orayı ne zaman hatırlasam bu şarkılar kulağıma gelir(bkz: gümüş)ve bu(bkz: mavi duvar) sesler birbirine karışır tıpkı tren çuf çuf u ve minibüsçülerin nidaları gibi(terminal ünüverssrteee,inciveezz)aynı anda hemen bi yağmur başlar, beyaz montumda kömür lekecikleri belirir...
fener'e her gittiğimde, burda bi evim olsa, yılda bi kaç hafta gelip kalsam derdim, burnumun direği sızladı şimdi yine... ah zonguldak ahh..."

"kirli bir havaya ve suya sahip, merdivenköy olarak da bilinen bir karadeniz yerleşkesi."

"doğduğum şehir.
memleketim demek, kendisiyle olan münasebitimiz çerçevesinde dürüstçe olmaz.
gittiğim her şehirle aldattım ulan seni havası kara, kömürü kara, kaderi kara, yapayalnızlığı normalleştiren, havasının sürekli yalnızlığı telkin ettiği gotik köy."

"garip bir biçimde zonguldaklı olduğunu öğrendiğim herkesin birbirini tanıdığı garip bir yer. üç beş kişi falan var diye düşünmüyor değilim. herkes nasıl tanır abi birbirini ya?"

"bu yaz yağan yağmurlar yüzünden adı amazonguldak olarak değiştirilmiştir."

"bizim müdür yardımcısının deyimiyle çok kozmetik bir şehir. her yerden gelen var."

"yılın bu zamanında tamamen gotham city'i andıran kent."

"araç yakıt tüketimi konusunda şehir içi, şehir dışından sonra 3. alandır. yani mesela bir aracın yakıtını sordunuz, replik şu şekilde gelişir :

-yakıtı nasıl hocam?
-şehir dışı 25-30kr, şehir içi 30-35 kr, zonguldak 40-45kr"

"batı karadeniz'in en yaşanılası kentidir.

an itibariyle de üniversite tarafında usul usul kar yağmakta."

"hava almak için pencereye kapattığın şehirdir.

'ohh is gibi hava çek içine çek çek "

"gidip de görmediğim ama merak ettiğim şehirlerden biridir. birde zonguldak deyince aklıma güzel kızlar geliyor nedense tanıdığım zonguldak'lı kızlar hep güzeldi ya da bana öyle denk geldi.."

"kömür kokulu yeşil memleketim"

"yeşilin ve mavinin belkide en güzel buluştuğu batı karadeniz şehridir."

Editör: Pusula Gazetesi