Zonguldak Nostaji Editörü Yüksel Yıldırım, sosyal medya hesabından 67'liler Platformu'yla ilgili bir değerlendirme yaptı.

İŞTE O PAYLAŞIM:

67'LİLERE...
Corona yasaklarında isminin büyük şehirlerle birlikte Türkiye gündeminde yer almasıyla tetiklenen süreç kısa sürede eyleme dönüşmüş ve vaat edilen program dahilinde ziyaretler gerçekleştirilmişti. Sosyal medya ve sanal alemde kopartılan kızılca kıyamet, klavye şövalyeliği olayını aşmış, sahaya inerek, düzenli, programlı ve ön hazırlıklı olarak sokakta devam ettirilmişti. Hazırlanan ziyaret programları, fikir alış verişleri tıkır-tıkır işlemiş, olay ses getirecek kıvama ulaşmış ve sonuç bildirgesiyle resmiyet kazanmıştı.
İşte bu hareket ben dahil bir çok kitleyi umutlandırmış "Hak Verilmez Alınır, Zafer Sokakta Kazanılır" tezinin yerine getirilmesiyle umutlu başlangıç olmuştu. Bu harekete endişelerim olsa bile, endişelerimi bir tarafa bırakıp pozitif enerji oluşturmak adına destek verdim. Sosyal medyadan, yerel medyadan oluşum hakkında bilgi ve güncel gelişmeleri paylaştım. Oluşumun bireyler düzeyine kadar detaylarını ve tarih sürecini elimden geldiği kadar yayımladım.
Zonguldak bürokrasisi ve medyası da süreci takip etti, oluşturulan hava, içi dolu ve baş döndürücü bir atmosfer yakalamayı başardı. Örgütlü çalışmanın, inanmanın iyi bir örneği, başlangıcı oldu...
Doğal tepkimeyle oluşan ve hızla gelişen bu sinerji hissine nedense hep tereddütle baktım ancak kötüsünü hiç düşünmek istemedim.
Toplumla ve birliktelikle yapılan hareketler her zaman sonuç verir. Çoğulcu düşünce her zaman kazanır. İş kişiselliğe dönüşürse aksamalar olur. Oysa birliktelik iyi kullanılırsa her yere hayat verir.
Bahse konu gurup 67'liler Platformu... Kısa sürede bir umut gibi parladılar. Böyle olunca da kurucuları toplumsal düşünceden uzaklaşıp, bireysel düşüncelerini ön plana çıkardılar. Tamamıyla insan psikolojisi... "Biz" diye başlayan kelimelerin yerini "ben" ile başlayan cümleler aldı... "Gurubun lideri yok, sözcüsü var" diye başlayan hassasiyetin yerini kişisel egolar bastırır oldu...
Böyle olması da çok doğal, lidersiz örgütlenmeler başarısız olmaya mahkumdur.
Benim bir önerim ve tavsiyem var...
Daha önce "Kim bu 67'liler" başlıklı yazımda platformun kurucularını yazmıştım, tekrar o isimleri karışık olarak hatırlatıyorum...
Ali Kansu, Tunç Çelebi, Muammer Güner, Erhan Akman, Fulya Oğuztürk Kalafat, Cenk Kaplancan, Berran Aydan, Recep Perk, Zafer Kalafat, Serap Okur Demirtaş, Zehra Oskan, Zafer Yaman, Nafiye İlkova, Muhterem Akata, Ufuk Çeyrek Ural.
Zonguldak ziyaretlerini gerçekleştiren isimleri de hatırlatıyorum...
Tunç Çelebi (Op. Dr Balat Hastanesi başhekimi)
Muammer Güner (İş adamı seyahat acentesi sahibi)
Erhan Akman (Müzisyen, sanatçı)
Fulya Oğuztürk Kalafat (İşletme uzmanı şirket direktörü)
Cenk Kaplancan (İstatistikçi yazar ve proje koordinatörü)
Berran Aydan (İşletmeci ve Tema Zonguldak temsilcisi)
Önerim şudur;
"Her şey Zonguldak için" sloganı ile hareket ediyorsunuz. Samimiyetinize ve özverilerinize inanıyoruz. Bunu kısa süredeki çalışmalarınızla ispatladınız. Ancak dışarıdan ve kamuoyunun nabzını yoklayarak analiz yapması gereken biri olarak düşüncelerimi tarafsız olarak belirtmem gerekirse...
İsimler bazında değil, düşünce bazında doğru yol haritası ve gündemde olan aksaklığın çözüme ulaşması sürecinde:
-Platformun WhatsApp gurubundan çıkartılan kişiler için özür metni yayınlanması, tekrar kazanım için çalışılması.
-Sağlık ve diğer sebepleri bahane edilerek, Tunç Çelebi ve kendisinin açıklamasıyla diğer üç arkadaşının çalışmalara fiilen tekrar dönmesi.
-Kendisini platformun sözcüsüyüm diye tanımlayan Tunç Çelebi'nin gurup lideri olarak kabul görmesi.
-Yukarıda ismi geçen bütün kurucu isimlerin yönetimde yer alması
-Egoların rafa kaldırılıp toplumsal düşünceyle ortak aklın öne çıkarılması.
-Kısır çatışmaları bırakıp Zonguldak'ın kaybedilmiş zamanının ve değerlerinin vakit kaybedilmeden tekrar kazandırılması çalışmalarına devam edilmesi.

Saygılarımla...
Yüksel Yıldırım