Türküsüz kent...

Yarım aylı gecesine bir Urfa türküsü
Elerken yoğun bir üzüncü
Türküsüz kent olmanın acısını duyarak
Gecelerde kahrolur Zonguldak

Bir yaradır kanar yüz yıldan eskil
Uzunmehmet çarmıhta İsa gibidir
Bir ikilemdir sevgiden anıt, kinden tuzak
Gururla utancı birlikte yaşar Zonguldak

Soluyan iri kömürler gibi çıkarak dışarı
Bir başka dünyadan gelmişçesine
Yüzleri gecelerce kara içleri apak
Has oğullar veren bir kovandır Zonguldak

Nice koç yiğidini salarak
Eksili karanlıklara günde üç kez
Hades'ten mi ferman olunmuştur bilinmez
Koç değil hala oğul kurban eder Zonguldak

Defneler sarı çiçek açanda
Erguvanlar dağ dağ kızaranda
Gün batımına Rüzgarlı'dan bak
Bir kanlı sevdayı yaşar Zonguldak

Uskurlarında köpüklü bir kaynaşma
Sirenlerinde çığlıkları egzotik kuşların
Gemiler gider karanlık sularda kayarak
Her akşam yeni bir üzüncü yaşar Zonguldak

Bir kozlu çatanası vardı, battı
Kaptanı Hopa'lı Mustafa kaptan'dı
Orta kapuz anıları artık ne kadar uzak
Sularında o eski tat kalmamış Zonguldak

Durgun sularında limanın bir karabatak
Çeker sizi düşsü dünyasına
Ufkunuzda yeni bir perde açılarak
Sisler içinde canlanır eski Zonguldak

Bir sihirli tastaki sudur artık liman
Baktıkça görürsünüz sevgili ölüleri
Bulunmaz hazdır onlarla yaşamak
Anılar kentidir artık Zonguldak

Rüştü, Muzaffer, Necatigil, şair dostlar
Uzak baharların solgun gülleri
Kolay değil yaşamak baklaya saatlerini anarak
Seni zehirli bir çiçek gibi kokluyorum Zonguldak...

İbrahim Behçet KALAYCI

Editör: Pusula Gazetesi