Halkın Sesi Gazetesi Yazarı Mevlüt Kırnapçı, "Döv gazeticiyi döv" başlıklı yazısında gazetecilere yönelik şiddet olaylarını değerlendirdi.

İŞTE O YAZI:

Yetmişli yıllarda Selda Bağcan'dan dinleyip söylediğimiz, Aşık Reyhani'nin "Yaz Gazeteci" adlı türküsünü unutalı yıllar oldu! Unuttuk çünkü öldürülen, dövülen, hapse atılan, işkencelerden geçirilen, hakarete uğrayan gazetecilerin çetelesini tutmaktan bu türküyü söylemeye zamanımız olmadı.

Abdi İpekçi, Onat Kutlar, Çetin Emeç, Uğur Mumcu, A. Taner Kışlalı, Ümit Kaftancıoğlu, Musa Anter, Metin Göktepe, Hrant Dink...

Liste o kadar uzun ki ben yalnızca adı çok bilinenleri yazdım.
Gelişmeyen demokrasi, işletilmeyen hukuk, bilimsel eğitimden geçirilmeyen ve sistem eliyle dinselleştirilen toplumsal yaşam yalnızca gazetecilerin değil, düşünen, düşündüğünü söyleyen, kendini ülkesi ve toplumuna karşı sorumlu gören duyarlı herkesin yaşam alanını daralttı!

Son yıllarda gazetecilere karşı bizatihi iktidarın kendisi ve sırtını ona dayayan tosuncuklar eliyle yapılan saldırılar arttı! Son bir ay içinde fiziki saldırıya uğrayıp dövülen gazetecilerin sayısı bile onlarca! Çok uzağa bakmaya da gerek yok. Yaşadığımız şehir Zonguldak'ta son birkaç yıl içinde ve hatta son birkaç ay içinde kaç gazetecinin fiziki saldırıya uğradığını görmek bile durumun boyutunu gösteriyor.

"Tosuncuklar" gazetecileri neden hedef alıyor?
Yanıt basit! Ağababaları sırtını dayadıkları iktidar aracılığıyla olmadık ihaleler, yapmadık haksız ve hukuksuzluklar bırakmıyor. Toplumun haber alma hakkını kullanma işlevini gören gazete ve gazeteciler bu yolsuzlukları yazınca hedef durumuna geliyor!

Bu saldırılara kim dur diyecek? Devlet? Millet? Kim?
Saldırganlar yakalanıp ifadeleri alınıyor sonra da salıveriliyor. Sırtı pışpışlanan bu tosuncuklar utanmaz, arlanmaz, sıkılmazca sokağa çıkabiliyorlar. Hatta laubali pozlarda fotoğraflar çektirip sosyal medyada paylaşabiliyorlar. Bu kişiler eliyle yasa, hukuk ve adalet yerle bir ediliyor!
HALK BİLİNÇLENMEDİKÇE...

Halk bilinçlenmedikçe, halk, haklarının farkına varmadıkça, halk sömürüye karşı örgütlü bir direnç göstermedikçe devletten medet ummak boşuna!

Bugün, hukuk, adalet ve toplumsal barış darmaduman olmuş durumda!

Bugün, insan emeği, toplumsal üretim ve paylaşım yok olmuş durumda!
Bu halk ayağa kalkmadan hiçbir sorun çözülmeyecektir! "Gayrik yeter!" demeyen halk, kendini sömüren ve ezenlerin arkasında durdukça sızlanıp duracak ama sorunun müsebbibinin tam da kendisi olduğunu göremeyecektir!

Yetmişli yıllarda Reyhani; "Yaz gazeteci yaz!" diyordu.
Günümüz toplumu verdiği oylarla; "Döv gazeteciyi döv! / Vur gazeteciyi vur!" dedirtiyor.

Tosuncuklar ve onları gazetecilerin üzerine salanlar bilsinler ki bu düzen böyle sürüp gitmeyecek! Günün bir yerinden ayağa kalkan halk sizin barbarlığınızı yenecek, evrensel ahlak ve adaleti yüzünüze yüzünüze vuracaktır!
Editör: Pusula Gazetesi