Prof. Dr. Vedat Köseoğlu, Zonguldak Valisi Erdoğan Bektaş'a bir mektup yazdı;

" Sayın Valim, Öncelikle üzerime farz olan selamlarımı iletir, ailenize ve size sağlıklı günler diler, hürmetlerimi arz ederim.

Şimdi bu mektup nereden çıktı diyebilirsiniz, siz beni, ben de sizi önceden tanımayız, ama her ikimizi de tanıyan binlerce kişi olduğu muhakkaktır. Sizi ve beni sevenler olduğu da bir gerçek olup, yaratandan ötürü yaratılanı sevmek bir gereklilik olduğu için sizi de sevdiğim muhakkaktır. Ancak dün arz-ı endam eylediğiniz sözleriniz üzerine size sevgim ve muhabbetim daha bir artmış bulunuyor. Nedenini kabul buyurursanız birazdan arz eyleyeceğim efendim.

Tercüme-i hal varakanızı tetkik eylediğimde vakıf oldum ki, her ikimiz de aynı yıl (1976) Üniversite sınavına iştirak eylemiş bulunuyoruz. Ben fakiriniz 341.000 aday içerisinde 1900. olarak Tıp mektebine girerken, siz de Hukuk Mektebine intisab etmişsiniz. Çok iyi hatırlayacağınız üzere o yıllarda hekimlik en gözde meslek olup bu sınava katılanların tamamı ilk tercihlerine tıp mektebini yerleştirmekte ve ancak ne yazık ki bunların çok küçük bir miktarı bu mektebe duhül edebilme imkanı bulabilmekteydiler. Mamafih ilk yüzde yer alan adayların da 95'i tıp mektebine yerleşmekteydiler. Siz de, daha önce belirttiğiniz üzere tercihlerinize 5 Tıp mektebi yazmışsınız, ancak genel yetenek ağırlıklı, zeka düzeyi, hızlı anlama, karar verme, çözümleme yeteneklerini ölçmeye dayanan bu sınav sonucu herkesin yolu farklı bir mecraya gitmiş ve yollarımız ayrılmıştır. Kader diyelim. Ben tıbbiyeyi bitirdikten sonra Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları alanında bir uzmanlık eğitimi, sonra da Çocuk Onkolojisi alanında bir uzmanlık eğitimi daha almış, ve bunlar için hayatından 6 yılı harcamış birisi iken, ülkemin çocuklarına daha fazla faydam olabilsin diye Amerika Birleşik Devletlerinde MD Anderson Kanser Merkezinde kemik iliği nakli eğitimini de alarak, kaba bir tabirle de olsa bir baltaya sap olmayı düşünürken, bunlar yetmemiş bir de akademisyen olabilmek için gecemi gündüzüme katmış bulunuyorum. Bütün bunların sonucunda da artık sizin deyiminizle doymayan gözlerimi doyurmak için para basma noktasına ulaşmış durumdaydım. Yalnız bu arada küçük bir noktayı da bahsetmeden geçmek istemiyorum. Bu para basma işine başladığımda da yaşım bayağı kemale ermiş, 44'üme ulaşmış, arada geçen süre içinde de bazen ekmek almak için çocukların kumbaralarını kırmış bulunuyordum. İşin bu kısmının sizi çok ilgilendirmediğini biliyorum ama yine de belki konuya vakıf olmak isterseniz diye yazdım. Ha, siz de bu arada hukuk mektebini takiben bir yıl avukatlık stajı vazifenizi yerine getirmiş serbest avukatlığa başlamışsınız. Yani siz o sevmediğiniz parayı kazanırken biz çocukların kumbarasına göz dikiyor durumdaydık.

Şimdi dönelim asıl size hayranlık duyduğum konuya. Dünkü sözlerinizle hekimlerin ve sağlık çalışanlarının kendilerini birbirlerinden bulaşma konusunda koruyamadıklarını ve siz, efendimize, ülkemize yük olduklarını ifade etmişsiniz. Doğrusu bu konuda eğitim almış, yıllarını harcamış ve yepyeni bilinmeyen bir virüse karşı çarpışan gerek ülkemizde gerekse yurtdışında binlerce hekim bu konudaki geçişi aydınlatamamışken sizin bunu nasıl bilebildiğiniz merakımı celbetmiş ve şahsınıza karşı aşırı bir hayranlık oluşmuştur. Acaba bilmediğimiz bir virüs takip sistemi mi geliştirdiniz? Hekimler ve diğer sağlık çalışanlarındaki virüslerin sadece birbirlerinden bulaştığını kolayca anlayabildiniz. Bu demektir ki, hekim ve diğer sağlık çalışanlarının uğradığı ağır viral yük sayesinde daha çok hastalandığı iddiası tamamen bir safsatadan ibarettir. Lütfen bunu, bulduğunuz bu geçiş sistemini impakt faktörü yüksek bir dergide hemen yayınlayınız ki bütün dünya bu müstesna bilgiden mahrum kalmasın. Bunu ivedilikle yaparsanız, sizden önce birisi yayınlamamış olur ki bu da sizin makalenize çok atıf yapılmasını sağlar. Bunun sonucunda da daha üst makamlara atanmak için dosyanıza koyacağınız önemli bir puan elde etmiş olursunuz.

Bugün cerideleri tahkik ettiğimde gördüm ki, dünkü bazı ifadelerinizin yanlış olduğunu beyanla sağlıkçılardan (Bu ne demekse! Hekimler ve diğer sağlık çalışanları demek istediniz sanırım) özür dilemiş ve buna ilave olarak da, "sağlık çalışanlarımızın özellikle son dönemde kendilerini koruyamamaları nedeniyle, tabloda istenen iyileşmenin sağlanamaması ile yaşanan hayal kırıklığı maalesef sözlerimize yansımıştır" ifadesini buyurmuşsunuz. Dışardan çok belli olmasa da her biri üzerinde yeterince okunmuş pirinç taşıyan bu çalışanların neden başarısız olduğu ve sizi neden böylesine hayal kırıklığına uğrattıkları benim de merak-ı mı mucib olmuştur. Vilayetin en büyük mülki amiri olarak sizin yeterince çalışmadığınız, iyi bir yönetici olmadığınız, halkı iyi bilgilendiremediğiniz yönündeki aksi fikirlere zinhar katılamıyorum.

Bu mektubumu bir hal-tercümesi, bir kendi kendine konuşma olarak kabul eylemenizi arz ediyor, yaklaşan mübarek ramazan bayramınızı şimdiden kutluyor, size ve ailenize saadetler diliyorum.

Baki kalınız efendim. Sizi fazlarıyla üzen sağlık çalışanlarını(!) da ayrıca bir mektub ile kendilerini korumaları ve size yük olmamaları konusunda uyaracağım. Bir daha siz değerli şahsiyetimizi üzmemelerini ve aklınıza istifa etmek gibi bir fikrin girmesine yol açmamalarını özellikle tembih eyleyeceğim. "

Prof.Dr. Vedat Köseoğlu

Zonguldak Valisi'ne hitaben yazılmıştır...

Vedat Köseoğlu Kimdir ?
26 Eylül 1960'ta Yusufeli-Artvin'de doğdu.

İlk ve orta öğrenimini Erzurum ve Bursa'da (Yıldırım Bayazıt Lisesi -Bursa) bitirdikten sonra Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesinde 1976 yılında başladığı tıp eğitimini 1983 yılında Gülhane Askeri Tıp Akademisi Tıp Fakültesinde tamamladı.

Gülhane Askeri Tıp Akademisindeki stajyerlik döneminden sonra 1984 yılında Bursa Işıklar Askeri Lisesi Revir Baştabipliğine atandı. Gülhane Askeri Tıp Akademisi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalında 1986-1990 yılları arasında uzmanlık eğitimi aldı ve bu eğitimi takiben 1990 yılında Malatya Askeri Hastanesine Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı olarak atandı.

Bu görevi sırasında KKK Lisan Okulu İleri Düzey İngilizce kursunu tamamladı. 1993 yılında yardımcı doçent unvanı ile Gülhane Askeri Tıp Akademisi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalında görev aldı. 1995 yılında yan dal uzmanlık sınavı sonrasında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Onkoloji Bilim Dalında Çocuk Onkolojisi yan dal uzmanlık eğitimi aldı.
Aralık 1997 tarihinde Gülhane Askeri Tıp Akademisi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalındaki yardımcı doçentlik görevine döndü. Ağustos 1998 tarihinde Çocuk Onkolojisi Bilim Dalı yardımcı doçentlik görevine atandı. Kasım 1998 tarihinde Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Doçenti ünvanını aldı.
30 Kasım 1998- 30 Kasım 1999 tarihleri arasında The University of Texas MD Anderson Cancer Center , Houston, Tx, USA'da Çocuklarda Kemik iliği Transplantasyonu, Lösemilerde yeni tedavi modaliteleri ve "Cord Blood Transplantation" konularında çalıştı.
Eylül 1999 tarihinde Gülhane Askeri Tıp Akademisi Çocuk Onkolojisi Bilim Dalı Doçentlik kadrosuna atandı. 25 Ocak 2000 tarihinde Bilim Dalı Başkanı olarak görevlendirildi.
30 Eylül 2004 tarihinde Profesör kadrosuna atandı.
Mayıs 2004 tarihinde Ürgüp'te düzenlenen TPOG (Türk Pediatrik Onkoloji Grubu Derneği) Ulusal Kanser Kongresinde Kongre başkanlığı yaptı. TPOG yönetim kurulu üyesi seçildi. Daha sonra TPOG yeterlilik kurulu başkanı olarak görev yaptı. Tam gün yasası diye bilinen yasanın çıkarılması sonrasında 2009 yılında kamudaki görevinden ayrılarak serbest hekimlik yapmaya başladı. 2013 yılında ikinci kez TPOG yönetim kurulu üyeliğine seçildi)