Bir hafta önce resmi bir kurumda gerçekleşen görüşmede yaşanan diyaloglar ağızları açık bıraktı.
Okul heyeti ile mülki amir arasında geçen diyalog şöyle gerçekleşti:


Okul Yöneticisi: Okulumuzda Hafızlık eğitimi de veriliyor.
Mülki Amir: Hafızlık okulla birlikte olur mu? Ben buna çok karşıyım, din öğretiminin politikalarına. Saçma sapan işler yapıyorlar. Sonrasında ayıklaması bize düşüyor. Okulda hafızlık mı olurmuş kardeşim? Hafız gitsin camiye, camide yapsın hafızlığını. Her tarafı imam hatiple doldurdular, içleri bomboş.


Okul yöneticisi: Niye öyle düşünüyorsunuz? Örgün eğitimle birlikte hafızlık eğitimi için bakanlık senelerden beri mücadele ediyor.
Mülki Amir: Yok ya öyle şey olur mu? Klasik sistemle camide yapsınlar hafızlığı. Okulda hafızlık olur mu? Hafızlık yapacak olan okula gelmesin. Gitsin camide yapsın hafızlığını. İmam Hatip konusunda zaten Allah belalarını verdi. (Düzeltiyor) Allah belamızı verdi. İmam Hatip'e geliyorlar profesör olmaya kalkıyorlar. İmam Hatip'ten sadece imam çıkar. Bunlar kalkmış profesör olmaya çalışıyor. Başka bir şey olmak isteyen gitsin Fen Liselerine.


Okul Yöneticisi: Bakın, Cumhurbaşkanımız hangi makamda. Üstelik Cumhurbaşkanımız da İmam Hatip Lisesi mezunu. Siz de İmam Hatip Lisesi mezunusunuz.
Mülki Amir: Proje İmam Hatip nedir ya? Proje İmam Hatip diye bir okul mu olur? Okulda hafızlık mı olurmuş. Hafız gitsin camiye. Camide yapsın hafızlığını. Her tarafı imam hatip doldurdular, içleri bomboş. Benim size verecek desteğim yok. Gidin kendi imkanlarınızla yapabiliyorsanız yapın yapacağınızı. Yapamıyorsanız kapatın gidin dükkanı. Görüşme bitmiştir. Dışarıda bekleyen misafirlerim var. (Kapıyı açıp okul yöneticileri makamdan çıkartılıyor.)

Editör: Pusula Gazetesi