Nefroloji Uzmanı Dr. Murathan Uyar, nakil seçeneğine giden hastaların yaşam şansının diyaliz seçeneğine giden hastalardan daha fazla olduğunu söyledi.
İstanbul Gaziosmanpaşa Hastanesi ve Zonguldak Can Diyaliz Merkezi organizesiyle, "Böbrek yetmezliği ve böbrek nakli" konulu bir seminer verildi. Semineri veren Nefroloji Uzmanı Dr. Murathan Uyar, "Böbrek nakli erkekler ve kadınlarda cinsel gücü artırıyor" dedi.
Can Diyaliz Merkezi´nin organizasyonuyla Özel Gaziosmanpaşa Hastanesi Nefroloji (böbrek hastalıkları ve hipertansiyon) Uzmanı Dr. Murathan Uyar tarafından Zonguldak Belediye Kültür Merkezi (BKM) Toplantı Salonunda ve Bakacakkadı 100. Yıl Atatürk Hizmet Köyü Toplantı Salonunda seminer verildi. "Böbrek yetmezliği ve böbrek nakli" konulu semineri, Can Diyaliz Merkezi´nin ortağı ve yöneticisi Dr. Bünyamin Altundal´ın yanı sıra ilçelerde bulunan diyaliz merkezleri yönetici ve çalışanlarının yanı sıra Çaycuma,
Devrek, Gökçebey ilçelerindeki böbrek yetmezliği bulunan hastalar ve diyaliz hastaları da dinledi.
Nefroloji Uzmanı Dr. Murathan Uyar, böbrek yetmezliği ve diyaliz hastalarında üre nedeniyle cinsel gücün önemli derecede düştüğünü belirtirken, böbrek nakliyle hastaların eski cinsel gücüne de ulaşabildiğini ifade etti. Böbrek nakli ile erkeklerde cinsel isteğin arttığını kadınların ise doğurabildiğini anlatan Dr. Uyar, şöyle konuştu: "Böbrek yetmezliği hastalığı geliştikten sonra diyaliz hastalarında ciddi cinsel problem ortaya çıkar. Refleks kaybı, reaksiyon kaybı, cinsel ilişkiye girememe ve
isteksizlik ortaya çıkıyor. Üre nedeniyle ortaya çıkan sebepler. Böbrek nakli olduktan sonra her şey yoluna giriyor. Erkeklerde, reaksiyon sorunları ortadan kalkıyor. Cinsel istek artıyor. Kadınlarda da cinsel istek artıyor. Gebe kalamama ve kısırlık oranı azalıyor. Çocuk doğurmaya başlıyor.Cinsel aktiviteler düzene giriyor. Cinsellik önemli bir konu olduğu için seminerlerde üzerine basa basa söylüyorum."


50 BİN HASTADAN 10 BİNİ BÖBREK BEKLİYOR
Uyar, Türkiye´de 50 bin böbrek yetmezliği hastası bulunduğunu, listelerde de 10 bin kişinin böbrek beklediğini hatırlattı. 2012 yılında diyaliz hastasının 100 bin kişiye ulaşacağını anlatan Uyar, ülkedeki kadavradan nakil sayısının 400 olduğunu ifade etti.
Son yıllarda kadavradan nakil sayısında artış olmasına rağmen artışın yeterli olmadığını vurgulayan Uyar, "Kadavra rakamları artıyor artmak da zorunda. Ama maalesef yeterli değil" dedi.
Ülkemizde organ bağışının tüm kampanya ve eğitim çalışmalarına rağmen yeterli olmadığını anlatan Uyar, şunları söyledi: "Bizim isteğimiz tüm dünyadaki yaklaşım kadavradan böbrek nakillerinin sayısının artması. Her zaman kadavradan böbreği tercih ediyoruz. Hem organ boşa gitmiyor hem de vericiye ihtiyaç duymuyorsunuz. Verici olmayanlar da dahil olmak üzere herkes bu işten kolaylıkla yararlanabiliyor. Türkiye´de henüz istediğimiz rakamlara ulaşamadık. 50 bin böbrek yetmezliği hastası var. Nakil
listelerinde 10 bin kişi bekliyor. Yıllık 300-400 böbrek çıkıyor. Bu böbrek sayısının 3 binleri bulması lazım ki dünya ortalamasına çıkalım. Ne yazık ki Türkiye´de organ bağışı yok denilecek kadar az."


ÇAPRAZ NAKİL
Tüm bu rakamlara rağmen diyaliz hastalarının vakit kaybetmeden organ nakli için başvuru yapmalarını isteyen Uyar, hastalara son dönemlerde çapraz nakil sayısında da önemli artış olduğunu ifade etti. Hastaların çapraz nakil için kadavradan nakil için beklenen zamandan çok daha kısa sürede böbreğine kavuşabildiğini anlatan Uyar, çapraz nakil yöntemini şöyle anlattı:
"Çapraz nakil, hasta bir vericiniz var. Çeşitli nedenlerden dolayı en çok da kan uyuşmazlığından dolayı sağlık verici olduğu halde organını veremiyor. Bu durumda böyle olan hastalardan oluşan listemiz var. Listeden uygun olan hastayı çağırıyoruz. Bir hastanın verici diğerine, öbür hastanın verici diğerine olmak şeklinde çapraz nakil yapıyoruz. Böyle yaptığımız çok hasta var. Hala bekleyen hastalarımız da var."
Sağlık Bakanlığı´nın buna izin verdiğini belirten Uyar, sözlerine şöyle devam etti: "İzinli yapılan bir uygulamadır. Canlıdan alınan böbreklerin hastadan çıkarılıp yeni hastaya kısa sürede takılması nedeniyle oksijensiz kalma süresi azalıyor. Takıldığından hemen sonra çalışmaya başlıyor. Daha uzun ömürlü oluyor. Verici ve alıcı açısından duygusal yakınlık ortaya çıkıyor. Alıcı aldığı böbrek sayesinde yaşamanın sevincini sürüyor. Verici ise bir hastayı iyileştirmenin gönül rahatlığına ulaşıyor. Bunu çok
yaşıyoruz çok da hoşumuza gidiyor."

NAKİL DİYALİZDEN KOLAY
Uyar, böbrek nakli ile ilgili hastaların merak ettiği ve korktuğu konular hakkında sorularını da cevapladı. Nakil işlemleri öncesinde, nakil sırasında ve sonrasında hastaların korkmasına gerek olmadığını belirten Uyar, sözlerine şöyle devam etti: "Hastanemizde nakil öncesindeki işlem, tetkik ve tahliller 5-6 gün gibi kısa sürede tamamlanıyor. Böbrek nakli de ciddi bir ameliyattır. Önemli değişiklikler olacak, ameliyata bağlı sorunlar yaşanabilir. Bunlar bilinen beklenen şeyler. Normal ameliyatlardan
farklı şeyler değil. Vücut bu böbreği atmak için sürekli uğraşacaktır. Bunu engellemek için verdiğimiz ilaçlar var. Bu böbrek çalıştığı sürece bu ilaçları kullanmak zorundasınız. Enfeksiyonlar yaşayabilirsiniz. Bağırsak sorunları yaşayabilirsiniz. Bütün bunlar ile diyalize girdiğinizde yaşanan sorunları kıyaslarsanız, organ naklinin getirdiği sorunlara göre çok daha küçük sorunlardır."

YAŞAM ŞANSINI ARTIYOR
Uyar, böbrek yetmezliği olan hastalarının önünde iki seçeneğin olduğunu hatırlatarak hastalara hiçbir müdahale yapılmazsa bir süre sonra öleceğini de hatırlattı. Böbrek yetmezliği bulunan hastanın da önünde iki seçenek olduğunu anlatan Dr. Uyar, nakil seçeneğine giden hastaların yaşam şansının diyaliz seçeneğine giden hastalardan daha fazla olduğuna da işaret etti. Dr. Uyar, diyalize giden ve nakil yaptıran hastaların ilk 5 yılki yaşam şansları ile ilgili şu bilgileri verdi: "Böbrek yetmezliği olan
hastaya bir şey yapmazsanız hasta bir süre sonra ölür. Burada yapılabilecek iki seçenek var. Ya diyalize girecek ya da yeni böbrek nakil olacak. Diyalizde bir takım sıkıntılar yaşanıyor. Hayat kalitesi düşüyor. Hafta da üç kez diyalize giriyor. Bazı sorunlar yaşanıyor."
Organ nakli ile bu sorunların büyük çoğunun aşıldığını anlatan Uyar, şöyle konuştu: "Hayat standartlarında değişiklik oluyor. Yapılan nakillerin sonrası 5 yıllık süre içerisinde Türkiye´nin ortalaması yüzde 85, bizim merkezimizin ortalaması yüzde 90. Kadavra nakil olanların ise yüzde 78´i yaşıyor. Bizim merkezimizin yüzde 85 gibi ortalaması var. Takılan böbreğin dünya ortalaması, yüzde 75. Yani, takılan böbreklerin her yüz tanesinden 75´i, 5 yılı kazasız belasız sorunsuz atlatabiliyor. Bizim merkezimizde
ise yüzde 76´dır. Dünya ortalaması ile aynı durumda. Kadavra ortalamasına bakarsak, dünya ortalaması yüzde 63 iken bizim merkezimizde yüzde 73´tür. Nispeten dünya ortalamasının üzerinde bir ortalamaya sahip. Diyalize giren hastalardan 10 yıl sonunda, yüz hastadan sadece 11´i hayatta kalabiliyor. Ama organ nakli yapılmış hastalardan her yüz kişiden 72´si yaşıyor."
Diyaliz makinesinin bir böbreğin yerini tutmayacağını anlatan Uyar, şunları söyledi: "Diyaliz makinesi, bir böbreğin yaptığı işin ancak yüzde 10´nu yapabilir. Böbreğin sadece üreyi temizlemek, suyu süzmek gibi görevi yok. Kanı da düzenler, bazı hormonları üretir, bazı hormonları yıkar, parçalar ve temizler. Diyaliz makinesinde bunu yapamazsınız."
Böbrek hastalarının en iyi tedavisinin nakil olduğunu anlatan Uyar, sözlerini şöyle sürdürdü: "Nakil ile hayat kalitenizde artış olur. Haftada 3 gün diyalize girmek zorunda değilsiniz. Normal yaşamınızı sürdürebiliyorsunuz. Şu an yüzde 90 özürlü sayılırken nakil yapıldıktan sonra özür durumunuz yüzde 40 oranına düşüyor. Hastalık bulaşma riski yok. En önemlisi daha uzun daha kaliteli bir hayat yaşıyorsunuz. Aradaki farkı görüyorsunuz."

BÖBREK KARIN BOŞLUĞUNA MONTE EDİLİYOR
Nakil esnasında çalışmayan ve eskiyen böbreklere dokunulmadığını belirten Dr. Uyar, yeni böbreğin karın boşluğuna monte edildiğini söyledi. Böbreğin karın boşluğundan ayaklara düşüp düşmeyeceği gibi soruların kendisine sorulduğunu anlatan Uyar, böyle bir durumun mümkün olmayacağını söyledi. Alınan böbreklerin karın boşluğuna takıldığını anlatan Uyar, sözlerine şöyle devam etti: "Hasta böbrekleri, bir sorun çıkarmadığı sürece yerinde bırakıyoruz. Onların ne zararı ne de yararı oluyor. Karın boşluğuna
damarlardan bağlantı kurularak yan taraftan mesaneye bir bağlantı yaparak böbreği monte ediyoruz. Bu böbrek orada kalır. Çeksek çıkmaz, hiçbir sorun yaşatmaz. Çoğu hastamız, ´aşağı düşer mi, bacağımıza iner mi ?´ diye soruyor. Böbrek monte edilen yerde tutulur kalır. Çeksek de gelmez. Tekrar çıkarmak için ameliyatla bile bayağı bir uğraşmamız gerekir."

KAN UYUŞMAAZLIĞI
Uyar, böbrek nakli için kan gruplarındaki negatif ya da pozitif uyuşmasının önemli olmadığını ifade etti. Sıfır kan grubunda bulunan bir vericinin tüm gruplara verilebildiğini anlatan Uyar, şunları söyledi: "Sıfır grubu bir verici, sıfır, A, B ve AB gruplarına kan verir. A grubunda olan bir kişi, A ve O grubundan böbrek alabilir. B grubunda olan B´den ve 0 grubundan alabiliyor. AB grubunda olan tüm kan gruplarından vericisi olabilir. Hastanın kan grubu A, vericinin B ise olmuyor. Aslında bu da oluyor. Bir
yıl süren henüz Sağlık Bakanlığı´nın ülkede onay vermediği, dünyada olan ön tedavi ve yöntemlerle olabiliyor. Sonuçları da kötü olmuyor. Yani hem A, B´ye, hem B, A´ya verebiliyor. Henüz Türkiye´de bunun alt yapısı oluşmadığı için yapılmıyor. Bu hastaları çapraza veriyorlar."
Uyar, böbrek vermek isteyen kişinin çok ayrıntılı muayene ve tetkiklerden geçirildiğini, en ufak bir şüphede o hastadan böbrek alınmadığını da söyledi. Uyar, böbrek verenlerin böbrek hastası olma olasılığının normal insan ile aynı olduğunu belirtti. Uyar, böbrek takılacak hastanın şeker hastalığı, sarılık, böbrek nakli olmaya engel olmadığını, sadece bazı ek tedavilerin gerektiğini, sonuçlarının aynı, yaşam sürelerinin de aynı olduğunu anlattı.
Uyar, ülkede birçok nakil merkezinde 60 yaşın üzerindeki vericicilerin kabul edilmediğini kendi hastanelerinde ise ABD ve Japonya gibi dünya ülkelerindeki gibi 86 yaşındaki vericilere kadar ulaşıldığını söyledi.
Yeşil kart dışındaki sosyal güvenceleri olan tüm hastaların nakil için sadece 20 TL başvuru ücreti ödediğini başka bir fark ücreti alınmadığını belirten Uyar, şeker hastası olanların, böbrek taşı bulunanların, yüksek tansiyonu bulunanların, kalp hastalığı, ciddi damar hastalıkları, aşırı kilo ve kanser hastalıklarının böbreklerini veremediklerini fakat titiz incelemeler sonucunda olumlu cevap verilebileceğini de ifade etti.

SİGARA İÇENE NAKİL YAPILMIYOR
Sigara içen kişiye kesinlikle böbrek nakli yapılmayacağını belirten Uyar, sigara içen insanların kendilerini inandırması gerektiğini ifade söyledi.
Sigaranın böbrek yetmezliği bulunan hastaları normal insanlara göre 10 kat daha fazla ölüme götürdüğünü anlatan Uyar, şunları söyledi: "Sigara içen kişiye nakil yapmıyoruz. Sigara kullanan ve bırakmayacak kişi, ne kendi uğraşsın, ne vericisini ne de bizi yorsun. Sigara böbreğin işini bitiriyor. Hastanın da işini bitiriyor. Herkese zararlı, keseye de ülkeye de zararlı. Sigara içen kişi, bırakmaya karar versin, buna bizi inandırsın öyle gelsin. Nakil için sigarayı bırakmanız şart. Sen kazanırsın,
yakınların, ülke ve ülke ekonomisi kazanır. Böbrek yetmezliği olan kişilerin hele ki diyalize giren hastaların şu an bile sigara içmiyor olması gerekiyor. Sigara böbrek yetmezliği hastalarını ölüme getirir. Normal insana göre 10 kat daha fazla götürür. Her sigara da deyim yerindeyse tabutunuza bir çivi daha çakıyorsunuz."

ERKEN NAKİL ÖMRÜ UZATIYOR
Uyar, böbrek hastası olunduğunda ne kadar erken böbrek nakli yapılırsa hastanın ömrünün de o kadar çok uzayacağını söyledi. Çıkan ilk fırsatta naklin yapılması zorunluluğunu anlatan Uyar, şöyle konuştu: "En iyisi, en ideali, böbrek hastası olduktan sonra hiç beklemeden, diyalize dahi girmeden böbrek naklinin yapılmasıdır. Bütün kitaplarda yazar, tüm dünyada da kabul edilen budur. Böbrek hastalığı ortaya çıktıktan sonra ne kadar erken olursanız sonuçları o kadar iyi oluyor. Hayat kaliteniz o kadar yüksek,
o kadar uzun süre yaşıyorsunuz.Böbrek o kadar uzun gidiyor. Diyalizde kaldığınız süre arttıkbunça problem yaşama riski de artıyor. Ama nakil olabilecek fırsatı yakaladığınız anda canlı ya da kadavra hiç düşünmeyin. İdeal olanı diyalize başlamadan böbrek nakli olmaktır."
Uyar, böbrek yetmezliği hastalığı öncesinde şu uyarılarda bulundu: "Herhangi bir sorununuz, hastalığınız olmasa bile yılda bir kez mutlaka doktor kontrolünden geçmek gerekiyor. Ciddi bir hastalık olması nedeniyle erken yakalamak çok önemli. İş işten geçtikten sonra hastalık kendini belli eder. Şeker hastaları, hipertansiyon hastaları, böbrek taşı hastaları, ailesinde böbrek hastalığı olanlar özellikle risk gurubunu oluşturur. Şeker hastaları, tansiyon hastalarının kontrollerinin yapılmaları çok önemli.
Kontrol altında olanlar fazla bir sorun yaşamazlar. Kontrol altında olmayanların ise yıllar içerisinde fark etmeden böbrekleri bozulur. Kendi kendilerine yapabilecekleri şey var. Tuz miktarını azaltmak, bol su içmeleri gerekir. Günlük litre en az 2 litre, yazın 3.5-4 litreye çıkartmaları çok önemli. Her türlü sıvı su olarak kabul edilir."
Editör: Pusula Gazetesi