Bartın Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Yardımcı Doçent Doktor İbrahim Tümen, İzmir´de, Çevre ve Orman Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü ve Ege İhracatçılar Birliklerinin ortaklaşa düzenledikleri "2.Odun Dışı Orman Ürünleri Paneli"ne katılarak konuşma yaptı. Yrd. Doç. Dr. Tümen, "Türkiye´de Doğal Olarak Yetişen Ardıç Türlerinin (Juniperus ssp.) Farmakolojik Kullanım Alanları" ile ilgili bilgi verdi. Tümen, panelde ülkemizde önemli bir yere sahip olan ardıç türlerinin, başta kolon kanserine, tüberküloza ve şeker hastalığına karşı kullanımı olmak üzere diğer kullanım alanlarını anlattı.
Farmolojik kullanımı araştırılıyor
Tümen, ayrıca ekstraktlarının nöronlar arası iletişimi sağlayan nörotransmitterlerin ortaya çıkardığı sancılara karşı da olumlu etki gösterdiğini, farmakoloji ile ilgili çok geniş kullanım alanlarının bulunduğunu ve bu türlerin mutlaka değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Doçent Doktor İbrahim Tümen bu çalışmada Türkiye´de doğal olarak yetişen Boylu Ardıç (J.excelsa Bieb.), Kokulu Ardıç (J.foetidissima Willd.), Katran Ardıcı (J.oxycedrus L.), Finike Ardıcı (J.phoenicea L.), Sabin Ardıcı (J.sabina L.) ve Adi Ardıç (J.communis L. subsp. nana) türlerinin ve dünyada yetişen diğer Ardıç türlerinin farmolojik alanlardaki kullanımlarının araştırıldığını da ifade etti.
Bu alanda ihracat gelirimiz düşük
Bartın Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. İbrahim Tümen, sözlerini şöyle sürdürdü: Orman Yan Ürünlerinin (Bitki ekstraktlarının) diğer bir deyişle uçucu yağların çok geniş kullanım alanları olması nedeni ile hem ithalatında hem de ihracatında milyar dolarlık dövizler söz konusudur. Sadece İspanya´nın orman yan ürünlerinin ihracatından elde ettiği gelir yılda 25 milyar dolardır. İtalya 5 milyar dolardır. 2008 sonu itibarı ile 63 bin çalışanı olan kozmetik devi L´Oreal´in sadece yıllık cirosu 34 milyar Euro´dur. Ne yazık ki, Avrupa´nın bütün kıtası kadar bitki örtüsüne sahip ülkemizin orman yan ürünleri ihracat geliri ise yıllık 160 milyon dolardır.
Bu ürünleri işleyip değerlendirmeliyiz
Türkiye´de bu ürünleri işleyecek ve değerlendirecek sanayinin kurulup geliştirilmemesinden, toplanan ürünlere ilişkin uluslararası standartlara uyulmadığından ihracattan elde edilen gelir olması gerekenden çok düşük seviyede kalmaktadır. Öncelikle bütün bölgelerimizde hammadde ve saha potansiyeli bölge nitelik ve niceliklerine göre detaylı bir şekilde belirlenmelidir. Değerlendirme yöntemleri, uygulamadaki sorunlar ele alınmalı, iç ve dış tüketim talebi dikkate alınarak yıllık üretim planları çıkartılarak planlı ve rasyonel faydalanma sağlanmalıdır. Sonuç olarak hammaddesini kilogramını 3-5 dolara bizden alan bu ülkeler kozmetik vs. ürün olarak 800-1000 dolar gibi kat kat yüksek fiyatlarla tekrar bize satmaktadırlar. Bu nedenle ivedilikle bu ürünleri işleyecek tesislerimizin sayıları gün geçtikçe artırılmalıdır.
Editör: Pusula Gazetesi