Kamuda yapılan memur atamalarında sıkıntılar olduğuna dikkat çeken Türkiye Kamu Sen-İl Temsilcisi Kadir Bacıoğlu, “Bu sıkıntıları sağır sultan bile duymuştur. Aslında çözüm çok basittir. Yasada liyakatten bahsedilmiştir. Bunun koşulsuz uygulanması gerektiğine inanıyoruz. Bir kişinin görüşü, dünyaya bakışı ve bakış açısı, atanması için kriter olarak görülmemelidir” ifadelerini kullandı. Devlet Memurları Kanunu’nda yeni düzenlemelerden yana olduklarını söyleyen Bacıoğlu, “Ancak iş güvencemize dokunulmasına asla müsaade etmeyiz. Meydanları eylem alanına çeviririz. İş güvencesiyle ilgili asla taviz vermeyeceğiz” dedi.
Memur atamalarında liyakatten yana olduklarını belirten Türkiye Kamu-Sen Zonguldak İl Temsilcisi ve Türk Büro-Sen Zonguldak Şube Başkanı Kadir Bacıoğlu, yandaş atamalara karşı olduklarını belirtti. Türkiye Kamu Sen olarak her zaman tavırlarının net olduğuna dikkat çeken ve sorularımızı yanıtlayan Başkan Bacıoğlu, “Kamuda yapılan atamalar bildiğiniz gibi sıkıntılı bir durum ve bu sıkıntıları sağır sultan bile duymuştur. Baktığımız zaman elimizde bir ‘657’ dediğimiz Devlet Memurları Yasası var. Bu yasa, 40 yıllık bir yasa ve her şey açık olarak belirtilmiştir. Aslında çözüm çok basittir. Yasada liyakatten bahsedilmiştir. Bunun koşulsuz uygulanması gerektiğine inanıyoruz. Bir kişinin görüşü, dünyaya bakışı ve bakış açısı, atanması için kriter olarak görülmemelidir” açıklamasında bulundu.

Cüneyt Özfidan: Başkanım, öncelikle Türkiye Kamu-Sen hakkında bilgilendirme yapabilir misiniz?

Kadir Bacıoğlu: Türkiye Kamu-Sen, dün ne söylüyorsa, bugün de aynısını söylüyor. 1992 yılında kurulan bir sendikayız. 4688 sayılı yasanın 2001 yılında yürürlüğe girmesiyle Türkiye Kamu-Sen de 11 konfederasyon ile birlikte yetkili sendika olarak sendikal hayatta yerini almıştır. Zonguldak’ta Türkiye Kamu-Sen’e baktığımız zaman ise; Türk Eğitim-Sen, Türk Sağlık-Sen, Türk Büro-Sen, Türk Haber-Sen, Türk Diyanet Vakıf-Sen ve Türk Enerji-Sen kollarında şubelerini oluşturmuş ve mücadele etmektedir. Ancak tabii halen daha şubelerimizi oluşturamamış olduğumuz Türk Ulaşım-Sen, Türk Mimar-Sen, Türk Kültür Sanat-Sen ve Türk Yerel Hizmet-Sen alanlarında da arkadaşlarımızla Zonguldak’ta temsilciliklerle sendikal mücadelemize devam ediyoruz. Bunun dışında, yasa sonrasında süreç, toplu görüşme olarak devam ediyordu. 2002 ve 2009 yılları arasında Türkiye Kamu-Sen olarak, kamu çalışanlarının haklarını savunmak amacıyla yetkili sendika olarak bugünkü hükümetin karşısında yerimizi aldık. Ciddi çalışmalarla o masalara oturmuş, tavrını ve tarzını kamu çalışanlarının hak ve menfaatlerini arama yönünde kullanarak çalışmış bir sendikacılık yapmıştır.

Özfidan: 2002 ve 2009 yıllarında sendika olarak toplu görüşme masalarında Türkiye Kamu-Sen’in tavrı nasıldı?

Bacıoğlu: 2002 ve 2009 yıllarına baktığımız zaman sendika olarak o masada hükümetle birçok sorunu çözmüş ve birçok sorunu da derecelendirmiş ve zamana yaymıştır. Bu sorunların çözümü için kısa, orta ve uzun vadeli önerilerde bulunarak çalışmalar yapmıştır. Bugün yetkili sendika, yasa değişikliği nedeniyle önce toplu görüşme masalarına oturmuş, ardından da toplu sözleşme masalarına oturarak, bizim elde ettiğimiz kazanımları hoyratça o masalarda harcamışlardır. Baktığımız zaman, 2013 ve 2015 yıllarında biz Türkiye Kamu-Sen olarak karşımıza bir çadır tiyatrosu koyduklarını, tavırlarının memurdan yana değil, hükümetten yana olduğunu kamu çalışanlarına defalarca anlatmaya çalıştık. Belki de biz bazen derdimizi anlatamadık, bazen de belki kamu çalışanı arkadaşlarımız bizi anlayamadılar. Burada hepimizi eleştirmeliyiz. “Yetkili sendika olarak Zonguldak ve Ankara’da çalışmalarımıza var gücümüzle devam etmeliyiz” diye düşünüyorum. Bu konuda Zonguldak’taki şube başkanlarımla sendikal mücadele anlamında Zonguldak’a bir şeyler vermeye çalışıyoruz. Zonguldak’taki kamu çalışanı arkadaşlarımıza da seslenmek istiyorum: Buyurun bizim gönlümüz geniştir. Gelin, Türkiye Kamu-Sen’i yerinde görün. Zonguldak Belediyesi hizmet binasının karşısındaki Coşkunoğlu İş Hanı’ndayız. Şube Başkanlarım ve ben, sahadaki çalışmalarımızdan fırsat buldukça büromuzda vakit geçirmeye çalışıyoruz. Ben kamuda çalışan arkadaşlarımızın sorunlarını bizzat dinlemek istiyorum. Bizim sorumluluklarımız ve düzeltmemiz gereken şeyler var. Onlardan sorunları dinleyerek, doğru bir çözüm arayışında olalım.

Özfidan: “Her hükümetin iktidara geldiği dönemde sendikaların da etkisiyle kendi adamını yerleştirdiği düşüncesi hakimdir” yönünde algılar oluyor. Buna katılıyor musunuz ve kamudaki atamalarda sizce nasıl bir yol izlenmelidir?

Bacıoğlu: Kamuda yapılan atamalar bildiğiniz gibi sıkıntılı bir durum ve bu sıkıntıları sağır sultan bile duymuştur. Baktığımız zaman elimizde bir “657” dediğimiz Devlet Memurları Yasası var. Bu yasa, 40 yıllık bir yasa ve her şey açık olarak belirtilmiştir. Aslında çözüm çok basittir. Yasada liyakatten bahsedilmiştir. Bunun koşulsuz uygulanması gerektiğine inanıyoruz. Bir kişinin görüşü, dünyaya bakışı ve bakış açısı, atanması için kriter olarak görülmemelidir. Bununla ilgili olarak ben Şube Başkanlarımızın ne kadar mustarip olduğunu biliyorum. Çok sıkıntılar çektiler. Biz liyakatten yanayız. Biz sendika olarak, dün de aynı şeyi söylüyorduk, bugün de aynı şeyi ifade ediyoruz. Bugün geldiğimiz noktada gerçekten sıkıntılarımız var. Bir yere boynu eğri bir biçimde gelen bir yönetici arkadaşımız, oraya geldiği zaman boynunu düzeltmek için bir yerlere, bir şeylerin bedelini ödemek zorundaymış gibi hissediyor kendisini…

Özfidan: AK Parti iktidarı öncesindeki iktidarlar döneminde de liyakatin olmadığı yönünde eleştiriler vardı. Buna katılıyor musunuz? Sizin sendikanız da o dönemlerde liyakate dikkat ediyor muydu?

Bacıoğlu: “Buna çok da katılıyorum” diyemem. O yıllarda hatalar ve yanlışlar olmuş olabilir. Ben öncelikle şunu ifade etmek istiyorum: Türkiye Kamu-Sen, hiçbir zaman siyasetle güçlenen ve siyasetle büyüyen bir sendika olmamıştır. Eğer öyle bir sendika olsaydık, siyasetle bizim aramızda bir bağ olurdu. Bunun için de siyasi konjonktüre bir bakmak gerekiyor. Böyle bir şeyi kabul etmemiz mümkün değildir. Benim, “Asla bizim hatalarımız olmamıştır” yönünde bir iddiam olamaz. Benim iddiam, 13 yıldır bu ülkeyi yönetenlerin bu işi daha iyi bir şekilde düzene koymaları gerektiği yönündedir. Yoksa geçmişe takılarak, geçmişte yaşanan hataları tekrarlayacaksak, o zaman benim vatanseverliğim bu ülkenin, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği gibi, “muasır medeniyetler seviyesine çıkması” için verilen mücadele boşuna o zaman. Geçmişte hatalar vardır, ancak bu hataları tekrarlamak sizce doğru mu? Geçmişte yaşanan hatalardan ders alarak düzeltme yoluna gidilmelidir. Ancak 13 yıllık bir iktidarda bu hataları düzeltmek gibi bir çaba var mı? Maalesef yok. Neden yok? Kendi elleriyle besledikleri, tabiri caizse bir taraftan hormonu basarak besledikleri “sendika” da diyemiyorum, sivil toplum kuruluşu mu desek ne? Literatürde gerçekten irdelemek gerekiyor ve isim bulamıyorum, buna bakmak gerekiyor. Bu örgütün “sendika” denilip-denmemesi konusunda ciddi bir araştırma yapılması gerekiyor. Memur-Sen’in 2006 ve 2010 yılları arasında Dünya Sendikalar Örgütü’ne bir başvurusu oldu. Bu müracaat karşılığında gelen cevap, “Bir iktidar döneminde bir sendikanın bu kadar kısa zamanda büyümesini sendikal hayatta kabul etmemiz mümkün değildir” diyerek üyeliklerini kabul etmemiş ve “Sarı Sendika” olarak nitelendirmiştir. Siyasetle beslenen bir sivil toplum kuruluşu karşınızda duruyor. Kamu çalışanlarını ve kamu hayatını düzene koymamız gerekiyor ve ciddi sıkıntılar var. Türkiye Kamu-Sen, bu noktada gerçekten ciddi çalışmalar yapıyor. Siz burada yapılan çalışmalara istinaden halen, “Geçmişte de siz şöyle yapmıştınız, biz böyle olmuştuk” demenin kamu çalışanları açısından bir faydası olmayacaktır.

Özfidan: Milliyetçi Hareket Partisi iktidar olursa, siz liyakate mi bakarsınız yoksa sendikanıza yakın ve üye olan isimlerin atanmasını istersiniz?

Bacıoğlu: MHP olur, CHP olur veya başka bir parti olur. AK Parti iktidarı dışında ülkeyi yöneten kim olursa olsun -ki kimse o koltuklarda kalıcı değildir- biz bu devletin asli memurlarıyız. Bu ülkede siyasetçiler değişir, partiler değişir, aktörler değişir, ama bizim tavrımız asla değişmez. Bugün kamuoyunda gittiğim birçok yerde bu liyakat konusunu en çok savunanlardan birisiyim. Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi olarak benim tavrım bugün liyakatten yanadır, yarın da öyle olacaktır. Benim istediğim kişi veya benim sevdiğim kişinin değil, bu vatana ve millete hizmet edebilecek olan kişilerin o kamu kurumlarında hak ettiği görevlere gelmesini istediğimizi ifade ediyoruz. Biz her platformda vatan sevdalısı olduğumuzu ifade ediyoruz. Ben bu vatanı karşılıksız severken, bu vatana ve millete hizmet edecek olan kişiyi kendi çıkarlarım doğrultusunda seçersem, bu vatana ihanet etmiş olurum. Ben bu vatanı seven, güzel çalışan ve başarılı olan insanların bir yerlere gelmesine inanıyorum, ki onların ideolojileri emin olun benim çok da umurumda değil. Öncelikle ideolojisi olmayan insan, boş insandır. Tabii ki benim de bir ideolojim var. Dünyaya herkesle aynı çerçeveden bakamıyoruz. Bizim söylemlerimiz, dünya görüşümüz diğer çoğu insandan farklı olabilir. Bu, benim onları sevmediğim anlamını taşımaz. Ben bu vatana hizmet eden bütün herkesi sırtımda taşımaya razıyım.

Özfidan: Zonguldak Belediye Başkanı Muharrem Akdemir’i hizmet ettiği takdirde sırtınızda taşıyacağınız yönünde bir açıklamanız olmuştu, bu hala geçerli mi?

Bacıoğlu: Belediye Başkanımız Sayın Muharrem Akdemir, seçildiğinde kendisini makamında ziyaret etmiştim. Orada Zonguldak’a hizmet ettiği takdirde onu sırtıma alarak Gazipaşa Caddesi’nde taşıyacağımı söylemiştim. Bu halen geçerlidir. Başkanıma feda olsun. Ancak şunu söylemek gerekiyor ki, şu anda gidişattan pek de memnun değiliz. Zonguldak’ın gidişatından memnun değiliz. Tabii burada tek sorumlu ve suçlu, Muharrem Akdemir değildir. Zonguldak’ta biz ve basın da dahil olmak üzere bütün etmen ve katmanların bu konuda suçlu olduğunu düşünüyorum. Bu şehre hizmet etmek gerekiyor ve bunun için de hepimiz elimizi taşın altına koymalıyız.

Özfidan: Kamu personel rejimi değişikliği ile ilgili gelişmeler var, sendikanızın bu konuda tavrı nedir?

Bacıoğlu: Memur-Sen Genel Başkanının 2003 yılında basına yansıyan bir beyanatı var. “Memurun iş güvencesi hakkı elinden alınmalıdır” diyor. Bu malum sendikanın devlet memurlarının iş güvencesine olan bakış açısıdır. Bugün gündemi oyalamak adına bir şeyler söylüyorlar, ama kapalı kapılar ardında neler döndüğünü biz çok iyi biliyoruz. Biz memurun iş güvencesinin tartışılacağı bir toplantı masasında olmayacağımızı açıklayarak, net olarak tavrımızı ortaya koyduk. 657 sayılı yasada yapılacak olan değişikliklerde yer alacağız ve oturup çalışacağız. Yeni düzenlemelerden yanayız, ancak iş güvencemize dokunulmasına asla müsaade etmeyiz. “Meydanları eylem alanına çeviririz” diyoruz. İş güvencesiyle ilgili asla taviz vermeyeceğiz.

Editör: Pusula Gazetesi