7 Ocak 2013 tarihli Aksiyon Dergisi´nde Gürhan Savgı´nın hazırladığı dosya haberde Çatalağzı, Termik Santreller, İnsan ve Çevre sağlığı konularında çarpıcı bilgiler veriliyor.

Termik santrallerin arasında kalan Çatalağzı’nda kanser olanlar kurtulmuyor. Günde 17 bin ton kömür yakılan beldede baca gazları ‘online’ izlenemiyor. Radyasyonlu kül dağları yükseliyor.

Zonguldak Çatalağzı’na yolumuz, Mart 2010’da Amasra’da yapılması planlanan termik santralle ilgili haberden dönerken düşmüştü. Karadeniz’e inen bir vadinin içindeki bu ilçenin üzerine kâbus gibi bir duman çökmüştü. Çatalağzı’nın deniz tarafında devlete ait Çatalağzı Termik Santrali (ÇATES) bulunuyordu. Vadinin diğer tarafında ise -senelerce baca filtresi olmadan çalıştırılan ÇATES yetmiyormuş gibi- Eren Holding tarafından kurulan diğer bir termik santral vardı. Kömürle çalışan iki termik santral arasında kalan ilçede kesif bir koku her tarafı sarmıştı ve göz gözü görmüyordu.

Girdiğimiz bir kahvehanede kirliliğin insan sağlığına tesirlerini dinleme imkânı bulduk. Bir belediye işçisi, 8 yaşındaki oğlunun astım hastası olduğunu, sık sık krize girdiğini anlattı. Mağdur işçi, geçimini sağlayabilecek bir imkân bulsa Çatalağzı’nı hemen terk edeceğini söyledi ve ekledi: “İşimi kaybetmemem için kimliğimi yazmayın.” Kahvehanenin bulunduğu Merkez Mahallesi’ne girdiğimizde ise onlarca kanser tedavisi gören hasta ile karşılaştık.

Gerek Türkiye’nin gerekse kendimizin gündem yoğunluğundan dolayı Çatalağzı’na tekrar gitmek ancak 30 ay sonra nasip oldu. Ancak çok geç kalmıştık. Bir önceki gelişimizde Merkez Mahallesi’nde tedavi gören 30’a yakın kanser hastası vefat etmişti. Beldede bu amansız hastalıktan dolayı can kaybının 150 civarında olduğu tahmin ediliyor. Görüştüğümüz sağlık kurumlarının yetkilileri, hastaların Zonguldak, Ankara, İstanbul başta olmak üzere çeşitli illerdeki sağlık kurumlarında tedavi gördüklerini belirterek ilçe merkezine ait sağlıklı bir veri bulunmadığını ifade ediyor. Yetkililer ve halk, Sağlık Bakanlığı’nın burada kapsamlı bir kanser araştırması yapması gerektiğini vurguluyor. Durum öylesine ürkütücü ki salgın, kanser eğilimi olan kişileri pençesine alıp 3 sene içinde hepsini öldürmüştü.

Peki, hava hareketlerinin az olduğu bir vadiye, devlete ait bir santral varken nasıl oldu da bir başka santralin daha kurulmasına izin verildi? Çatalağzı’nın termik santral hikâyesi, neredeyse Türkiye Cumhuriyeti ile yaşıt. Çünkü ülkemizde ilk kömürlü termik santral, 1948’de 150 megavat (MW) güçle burada kurulmuş. Devlete ait Çatalağzı Termik Santrali’nin gücü, ilerleyen senelerdeki revizyonlarla 300 MW’a yükseltilmiş. Vadinin diğer tarafında ise 2010’da Eren Holding’e ait 160 MW’lık bir santral faaliyete geçmiş. Daha sonra, başlı başına termik santral gibi olan, her biri 615 MW gücünde iki ünite eklenmiş. Böylece Türkiye’nin en büyük termik santrallerinden biri burada kurulmuş.

Beldedeki çevre kirliliğine karşı mücadele eden Çatalağzı Çevre Koruma (ÇAÇEV) Derneği Başkanı Adnan Akgün, termik santrali kuran şirketin inşaata başlamadan önce bölgeden çıkacak kömürün yakılacağını vadettiğini söylüyor. Akgün’e göre Eren Holding, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) ile bir rödovans (kiralama) anlaşması imzalamış. Bu sebeple öz kaynaklarla elektrik üretileceği için izin süreçleri kolay geçilmiş. Santral inşaatlarının tamamlanmasına yakın Eren Holding teminatını yakarak kömür çıkarmaktan vazgeçmiş. Çatalağzı’na büyük bir liman yaparak kömür ithalatına başlamış. Şu an kendi ihtiyacını ithal kömürle karşılayan Eren Holding’in, bölgedeki diğer sanayi kuruluşlarına da kömür satarak bu ticaretten yüklü bir gelir elde ettiği ifade ediliyor.

Çatalağzı’ndaki mevcut santrallerde her gün 17 bin tona yakın kömür yakılıyor, binlerce ton kül çıkıyor. İlmî tetkiklere göre bu küller, radyasyon ve sağlığa zararlı ağır metaller ihtiva edebiliyor. Çatalağzı’nda önceleri kamyonlarla denize ve bölgedeki taş ocaklarına dökülen binlerce ton kül, artık borularla kül barajına dolduruluyor. Normal bir barajı andıran kül barajına ÇATES ve Eren Termik Santrali’nden borularla sıvı ve kül karışımı basılıyor. Ayrıca Eren Termik Santrali’nden kamyonlarla kül nakli yapılıyor. Kül barajı ÇATES’in; ancak Eren Holding küllerini dökmek için ÇATES ile anlaşmış.

ÇAÇEV Derneği Başkanı Adnan Akgün, Eren Termik Santrali’ni kastederek, dünyada ilk defa bir santralin, küllerini atacak yeri tam olarak belirlemeden kurulabildiğine dikkat çekiyor. Eren Holding’in, ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) raporunda ve halkla bir araya geldiği toplantılarda, baca gazlarının yetkililer tarafından ‘online’ izlenmesine yönelik bir sistem kurmayı vadettiğini ancak bugüne kadar bunu yerine getirmediğini belirtiyor. Akgün’ün yerine getirilmediğini söylediği diğer bir vaat de Çatalağzı’ndaki konutların Eren Termik Santrali’nin soğutma suyu ile ısıtılacak olması. Şirketin bu sistemi kuracağını söylediğini ancak bunu yerine getirmediğini belirten Adnan Akgün, Eren Holding yetkililerinin şimdi de yeni kuracakları santraller için bu sözü yinelediklerine dikkat çekiyor. Yörede kanserin çok yaygın oluğunu teyit eden Akgün, “Hangi mahalleye giderseniz gidin, mutlaka yakını kanser olan veya kanserden ölen onlarca aileyle karılaşırsınız.” diyor.

Bunlar yetmiyormuş gibi, aynı şirket, Çatalağzı’nda devasa iki yeni termik santral daha yapmak için izin sürecinin tamamlanmasını bekliyor. Eğer bu izin de verilirse holding, tek başına Türkiye’nin bugünkü elektriğinin yüzde 5’ini üretme kapasitesine ulaşacak.

Çatalağzı’nın ateşi yüksek!

Bu arada Zonguldak’ta bulunan Bülent Ecevit Üniversitesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Kutoğlu’nun danışmanlığında yürütülen bir tez çalışmasında, mahallinde yapılan ölçümlerde Çatalağzı’ndaki yüzey sıcaklığının yaklaşık 4 derece civarında arttığı ortaya çıkmış. Kutoğlu, tıpkı insan vücudunda olduğu gibi ısınmanın, çevrede ve insan sağlığında beklenmedik etkilerinin olabileceği uyarısında bulunuyor. Çatalağzı’nı ‘termik santral kampüsüne’ benzeten Kutoğlu, şunları söylüyor: “Bu ısınmanın etkileri konusunda çeşitli branşlardan uzmanlar araştırma yapmalıdır. Çatalağzı sahilinde denizin ısındığı zaten birçok bilimsel araştırma ile ortaya kondu. Termik santrallerin sağlığa etkisi de araştırılmayı beklemektedir.”

Çatalağzı’ndaki termik santralin tarihçesi ve etkilerinden sonra teybimizi vatandaşlara uzattık. Türkiye’de bugüne kadar kurulan çok sayıda termik santralin çelik konstrüksiyon işlerini yapan müteahhit Mustafa Taşdemir’in eşi de kanserden vefat etmiş. Taşdemir’in “6 ay ömrü var” denilen eşi Aysel Hanım, itinalı tedavi neticesinde 4,5 sene yaşamış. Kanserin en yoğun olduğu Merkez Mahallesi’ndeki evinde görüştüğümüz Taşdemir, termik santrallerde dikkat edilmesi gereken en önemli konunun baca filtreleri olduğunu söylüyor. Taşdemir’e göre ÇATES’te bugüne kadar etkili bir filtre sistemi kurulamadı. Yanlıştan dönülmesi seneler aldı. Bugünlerde arıtma sistemi yeniden elden geçiriliyor. Taşdemir, “Keşke Çatalağzı’nda yaşamasaydık, diyor musunuz?” sorumuza karşılık şunları söylüyor: “Çatalağzı, merhum eşimin memleketi. Hastalığı bir öksürükle çıktı. Röntgende sadece küçük bir beyaz leke vardı. Ameliyatı 8,5 saat sürdü. Kanserli olarak yaşadığı 4,5 seneyi yine burada geçirmeyi tercih etti. Burada eşimden sonra hastalığı teşhis edilen komşularımızdan Ahmet Güneş, baba-oğul Burhan Sarı ve Eren Sarı arka arkaya öldü.”

İnşaatlarına senelerini verdiği termik santrallerden anlayan Taşdemir, zaman zaman Çatalağzı’ndaki tesislerden bembeyaz bir duman çıktığını, herkesin “Ne kadar temiz duman çıkıyor!” dediğini, kendisinin ise “Vurmuşlar kireci, kirliliği kamufle ediyorlar.” diye cevap verdiğini aktarıyor.

Kanserin en yoğun görüldüğü Merkez Mahallesi’nin Muhtarı Murat Karayavuz, mahallesinde neredeyse her evde bir kanser hastası olduğunu belirtiyor. Vatandaşların hastalıklarını gizlediklerini de ifade eden Karayavuz, çevre kirliliğinin ÇATES’in baca filtreleri işlemez hâle geldiği için had safhaya ulaştığını söylüyor: “ÇATES’te yeni filtre çalışması uzadı. Eren Termik Santrali’nin çıkardığı gaz oranlarını bilemiyoruz. ÇED raporunda online göreceksiniz dediler. İlçe mutlaka termik santrallerin soğutma suyu ile ısıtılmalıdır. Bu yapılırsa hiç olmazsa ısınma amaçlı çıkan dumanın önüne geçilir. Bu sayede hava kirliliğinin biraz olsun azalacağını düşüyorum. Bu olacak dendi, bekliyoruz. Çevre denetimi de zayıf. Burada kirli duman salındığında anında şikâyet edeceğimiz ve gece yarısında bile denetim yapan bir merci yok. ”

Beldede durum vahim ki imkânı olan vatandaşlar burayı terk ediyor. 2000 yılında 9 bin 600 olan nüfus, bugünlerde 8 bine düşmüş. Yöre halkı, ÇATES ve Eren Enerji’nin hava karardıktan sonra özellikle sabaha karşı yoğun kül ve duman çıkarmasından şikâyetçi. İlçe sakinlerinden 3 çocuk annesi Nurcan Şensoy, bahçesindeki masaya elini sürdükten sonra “İnsaf! Daha 2 saat önce masayı silmiştim!” diyor. Eşi madenci olduğu için Çatalağzı’nda yaşamaya mecbur olduklarını dile getiren Şensoy, şunları söylüyor: “Yaz tatilinde İstanbul’da yaşayan kız kardeşime gittim. Orada santrallerden çıkan toz ve duman sebebiyle bizim ne kadar çok temizlik yapmamız gerektiğini anladım. Santraller özellikle hava kararınca daha çok duman bırakıyor. Balkonumuza kül yağıyor.”

Santrale kömür taşıyan paletli sistemin tam karşısında kirada oturan 85 yaşındaki Necmettin Kudu’nun, kirliliğin yanında bir rahatsızlığı daha var. Her kömür boşaltılışında kamyonların kasalarına çarpan kapakların sesinden yakınıyor: “Kirlilik bir tarafa, neredeyse 24 saat burada kömür boşaltılıyor. Sürekli çarpan kamyon kasası kapaklarını düşünün. Gece yarısı yatağımızdan hopluyoruz. Defalarca, kapakları etrafa ses yaymasını önleyecek bir madde ile kaplamalarını istedik. Fakat dinlemiyorlar.”

Santraller yöreyi ısıtmalı

65 senedir kömür boşaltılan mahalleye yakın oturan Salim Yavuz, Çatalağzı’nı “Yaşanacak yer değil.” diyerek nitelendiriyor. Yavuz, alan çıksa bahçeli evini hemen satacağını söylüyor. İsminin açıklanmasını istemeyen bir belediye yetkilisi de Eren Holding’in vadetmesine rağmen yaptığı santrale evlere sıcak su dağıtımını sağlayan üniteyi kurmadığını belirtiyor. Yetkili, geçen günlerde Çatalağzı’ndan bir heyetle Bursa’nın Orhaneli ilçesinde Rus teknolojisiyle yapılan kömürlü termik santrali ziyaret etmiş. Buradaki santralde Ruslar bu üniteye yer verdiği için ilçeye ısıtma suyu sağlanması kolay olmuş. Bu sistemin Eren Holding’in kurmak isteği yeni ünitelerde olacağını vadettiğini söyleyen yetkili, şunları söylüyor: “Zaten kirliliğe doymuş Çatağzı’nda zor bir tercihte bırakıldık. Ya milyonlarca ton kömürün yakıldığı yeni santrale evet deyip ısınma kaynaklı kirlilikten kurtulacağız ya da mevcut durum devam edecek. Bence bakanlık, mevcut santrale bu sistemi kurdurmalı, yeni santrale de izin vermemelidir.”

Türkiye Bilimsel Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Nisan 2012’de Çatalağzı ve çevresinde termik santrallerin soğutma suyu ile bölge ısıtma sistemi konusunda bir rapor hazırlamış. Rapora göre, ÇATES ve Eren Termik Santrali’nden yaklaşık 1,5 milyon evin ısıtılması mümkün. Zonguldak dâhil civardaki tüm konutların sayısı 620 bin. Ancak proje çerçevesinde ısıtılması planlanan mesken sayısı ise 14 bin. Rapora göre sistem kurulduğunda santrallerden aktarılacak ısı enerjisinin toplam değeri 3,2 milyar metreküp doğalgaz karşılığı, bunun bedeli ise 4 milyar lira. Bu durumda 5 milyon ton karbondioksit ile 100 bin ton kükürtdioksit de atmosfere atılmayacak. Raporda termik santralden ısıtma maliyetinin yüzde 69’unun ısının ilk maliyetinden kaynaklandığına yer veriliyor. Bir bakıma santraller ‘kirletme tazminatına sayarak atık ısılarına ücret istemezlerse bölge çok ucuza ısınacak. Her kış bir ailenin ortalama 3-5 ton kömür yaktığı yörede yeni metotla ısınma maliyeti bin lirayı aşmayacak.

Mevzuatta yoksa zararlı değildir!

Elektrik Üretim AŞ (EÜAŞ), sorularımız üzerine yaptığı yazılı açıklamada, ÇATES’in, kurulduğu zamanın teknolojisinin eski olması ve yıpranmalardan dolayı Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliği Yönetmeliği’ndeki (SKHKKY) toz emisyonu değerini sağlamadığını ifade etti. Açıklamanın bu itiraftan sonraki bölümleri, devletin halk sağlığını ne kadar öncelediğinin bir belgesi gibi. Buna göre 2006’da yürürlüğe giren SKHKKY uyarınca emisyon sınır değerini sağlayamayan işletmeler için 2011 sonuna kadar süre verilmiş. Tam bu süre biterken de 2017’ye kadar uzatılmış. Böylece santrallerin mevzuata göre kirletici olmaktan çıkmaları için toplam 11 sene verilmiş oluyor. Bu kadar zaman kaç kişinin canına mal olacağını ise kimse düşünmüyor.

EÜAŞ, ÇATES’in elektrofiltre yenilemesi için 2007’de ihale çıktığını da belirtiyor. Ancak teklif gelmemiş. Bu kadar hayati bir mevzuda farklı ihale metotlarına da başvurulmamış. Nihayet bu iş için 2012’de Zhejiang Jieada Environmental Protection Group Co. Ltd. (Çin)-Utku Endüstri Sanayi ve Ticaret Limitet Şirketi (Türkiye) konsorsiyumu ile sözleşme imzalanmış. EÜAŞ, açıklamasında, santralde azot ve kükürtdioksit gazlarının izlendiğini ve sınır değerini aşmadığını savunuyor.

Açıklamada üzerinde durulması gereken diğer bir husus da kömürde radyasyon olduğunun teyit edilmesi. Açıklamada düşündürücü ifadelere yer veriliyor: “Yönetmeliklerde radyoaktif madde emisyonları ile ilgili herhangi bir sınırlama yer almamakta; bu ise termik santrallerin radyoaktivite açısından çevreyi tehdit edecek bir konumları olmadığını göstermektedir.” Yani tam bir mevzuatta yoksa zararlı değildir mantığı!

Eren Enerji: Kanserler maden ve sigaradan

Eren Enerji, hakkındaki iddialar mevzuunda kendini savunuyor. Yörede en önemli mesele kanserden ölümler. ‘Kansere siz mi yol açıyorsunuz?’ diye sorduğumuz Eren Enerji, Çatalağzı’ndaki kansere yakalananların çoğunun daha önce maden işçisi olarak çalıştığına ve sigara kullandıklarına işaret ediyor. Ayrıca, kanserlerin diğer çevre faktörlerine bağlı olduğunun sağlık kuruluşlarının raporlarıyla belirlendiğini belirtiyor. Eren Enerji, kuruluş aşamasında sadece yerli değil, ‘yerli+ithal kömür kullanılacaktır’ taahhüdünde bulunduğunu da ifade ediyor. Eren Enerji’nin verdiği bilgilere göre, senede 3 milyon ton kömür ithal edilip santralde tüketiliyor. Şirket, kömür ticareti yapıp yapmadığına dair sorumuza cevap vermemeyi tercih etti. Santralde günde 10 bin ton kömür yakılıyor. 1000-1200 ton kül çıkıyor. Küller, EÜAŞ ile yapılan protokol çerçevesinde Çatalağzı Termik Santrali’nin kül barajına atılıyor. Eren Enerji, kendi kül barajıyla ilgili ÇED izninin çıktığını, inşaatın son aşamada olduğunu bildiriyor. Halkın “Özellikle geceleri kirletici gaz ve duman çıkıyor.” yakınmasına karşı şirket, atmosfere saldığı kirletici gazlardan kükürt ve azotdioksitin sınır değerinin AB mevzuatına uygun olarak 200mg/metreküpün, uçucu küllerin ise 30 mg/metreküpün altında olduğunu söylüyor.

Gazların niçin ‘online’ izlenemediğine dair sorumuza da Eren Enerji, baca gazlarının anlık ölçümlerinin Çevre Bakanlığı’nın ‘online sistemine’ bağlanacağı taahhüdünü verdiklerini belirtiyor. Şirket, Çevre Bakanlığı’nın bu sistemi henüz tamamlamadığını hatırlatıyor. Santralin soğutma suyu ile meskenlerin ısıtılması konusunda topu mahalli idarelere atan şirket, şunları söylüyor: “Bu sorunun muhatabı Eren Enerji olmamalı. Eğer bir yöre termik santralden ısıtılacak ise mevcut belediye veya belediyeler bir araya gelerek fizibilite çalışması yaparak bir karar verirler. Bu doğrultuda altyapı çalışmalarını sürdürüp firmamızdan talepte bulunurlar. Yapılacak sözleşme ile talep yerine getirilir. Çatalağzı Belediyesi’nin bu konuda 150 konutluk bir pilot çalışması bulunmaktadır. Firmamız bu çalışmaya destek vermektedir.”

Yeni santral taleplerini doğrulayan Eren Enerji, santrallerin kurulu gücünün 2x660 MW olmasının planlandığını ve ÇED sürecinin devam ettiğini vurguluyor. Eren Enerji açıklamanın son bölümünde kendini bağlayan ifadelere yer veriyor. Şirket, çevredeki diğer kirletici unsurların da kümülatif olarak değerlendirildikten sonra çevre için risk oluşturması halinde ÇED raporunun olumlu çıkmayacağını da belirtiyor.

Editör: Pusula Gazetesi