Dini kınama ve aşağılamaların sadece medya ve sivil toplum örgütleri tarafından değil, sivil, asker, bürokrat, akademisyen ve siyasetçiler tarafından da yapıldığını vurgulayan Karagöz, açıklamaları şöyle tamamladı:
&[#]8220;Üzülerek belirtmeliyiz ki bu durum Çaycuma&[#]8217;da birileri tarafından alışkanlık haline getirilmiştir. Son olarak kendi rızası olmadan ve kişilik hakları hiçe sayılarak elde edilen bir fotoğraf hedef tahtasına konulmuştur. Burada sanki yasa dışı bir çalışma yapılıyormuş görüntüsü verilerek şahıs üzerinden dindar kesimler ve dindarlık üzerinde psikolojik baskı oluşturulmak istenmiştir. Türkiye&[#]8217;deki Müslümanların büyük çoğunluğu başörtüsünün bir dini gereklilik olduğuna inanmaktadır. Bu gerçek ortada iken, insanların başörtüsü, yani Müslümanlığın gereği olarak inandıkları bir davranışları sebebiyle kınanması, ayrımcılığa tabi tutulması, öğrenim ve çalışma dâhil bazı haklarından mahrum bırakılması din özgürlüğü bakımından kabul edilemez bir durumdur. Sivil toplum kuruluşları olarak, bu basın açıklamasıyla vurgulamaya çalıştığımız; Bireysel ve toplumsal alanda en temel evrensel insan haklarını hiçe sayan, yasaklayan, korkutarak terk etmeye zorlayan, kamuoyunu manipüle eden, ötekileştiren, ayrımcılığa tabi tutan söz konusu jakoben, despotik ve tek tipçi anlayış karşısında şimdiye kadar olduğu gibi bundan böyle de sessiz kalmayacağımızı Çaycuma kamuoyuna duyururuz.&[#]8221;
Sivil toplum örgütleri açıklamanın ardında alkış temposu tuttu.
Editör: Pusula Gazetesi