Ambulans evinin önüne geldiği sırada jandarma barikat kurdu. Bir astsubay, Prof. Dr. Haberalın ambulanstan inmesinden önce eve çıkarak burayı kontrol etti. Prof. Dr. Mehmet Haberalı, Bahçelievler Mahallesindeki annesinin evinin önünde, kardeşleri Ali Haberal ve Osman Haberal ile çok sayıda yakını karşıladı. Ambulanstan inen tutuklu CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberalın oldukça üzgün olduğu görüldü.
Elini kaldırarak çevredekileri selamlayan Prof. Dr. Haberal, jandarma eşliğinde eve girdi. Prof. Dr. Haberal, evde bulunan annesinin cenazesini gördü, burada bir süre kaldıktan sonra, ambulansla Yayla Mahallesinde Genel Maden İşçileri Sendikasından kiralanan ve Pembe Köşk olarak adlandırılan çalışma ofisine geçti.
Öğleye doğru beraberindekilerle birlikte yeniden baba evine getirilen Haberal burada annesi için yapılan duanın ardından Acılık camisine götürüldü.
Haberalın camiye gelişinde büyük izdiham yaşandı. İlerlemekte zorlanan Haberal okunan Kuran-ı Kerim dinlemek için girdi. Cenaze namazına geçilip herkesin hazır olmasının ardından yine askerlerin sıkı kontrolünde namaza duran Haberal burada da izdihama neden oldu. İl Müftüsü Refik Bulut´un kıldırdığı cenaze namazının ardından dualar edildi. Daha sonra, Mehmet Haberal, Kemal Kılıçdaroğlu, Deniz Baykal, Hikmet Çetin, Hüsamettin Özkan ve Sinan Aygün´le bir süre sohbet etti.
Haberal, hep birlikte cenazeye omuz verilmesinin ardından, kendisine refakat eden görevlilerle birlikte camiden ayrıldı. Cenaze, daha sonra Asri Mezarlıkta toprağa verildi.
Cenaze töreni büyük bir basın ordusu tarafından takip edildi. Bazı kanallar cenaze törenini canlı yayınlarken yoğun ilgi gören Haberal kendisine sevgi gösterisinde bulunanlara sık sık el salladı.
KILIÇDAROĞLU; ANNESİYLE VEDALAŞMASINA İMKAN VERİLMELİYDİ
Mehmet Haberal´ın acısını paylaşmaya geldiklerini belirten CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: ´´Allah´tan rahmet diliyoruz. Kendisine ve yakınlarına başsağlığı diliyorum. Annesini hayattayken görmek isterdi, elini öpmek isterdi, hayır duasını almak isterdi. Bu konuda söz verilmişti, verilen sözler yerine getirilmedi. Bu saatten sonra, verilen sözlerin hiçbir anlam ifade etmediğini artık hepimiz biliyoruz. Bir insanın acısını paylaşmak, bu koşullarda olmamalı. Bir insanın annesiyle vedalaşmasına imkan verilmeliydi, ama yapılmadı. Bu ülkede adalet dediğimiz kavramın olmadığını, vicdan dediğimiz kavramın artık sustuğunu görüyoruz. Bu büyük bir acı.´´
KATILIM YOĞUNDU İZDİHAM YAŞANDI
Cenazeye katılanlar tutuklu Milletvekili Mehmet Haberalı yakından görmeye, dokunmaya çalışınca gün boyu izdiham yaşandı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve eski Genel Başkan Deniz Baykal ile birlikte çok sayıda 40ya yakın Milletvekilinin katıldığı cenazeye Ak Parti Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar da katılanlar arasındaydı. Ulupınar bir süre cenazeyi omzunda taşıdı. MHP Genel Başkan Yardımcısı Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve çok sayıda eski Bakan, Milletvekili, bürokrat, işadamı ve vatandaş katıldı. Eski Bakanlardan Zeki Çakan, Hasan Gemici Hüsamettin Özkan da katılanlar arasındaydı.
GÜNEŞ MÜFTÜOĞLU HASTANEYE KALDIRILDI
Devlet eski Bakanlarından, eski Zonguldak Milletvekili Çaycumalı Güneş Müftüoğlu, Medine Haberal´ın cenazesi için geldiği Acılık Camii´nde, namaz sonrası fenalaşarak yere yığıldı.
Müftüoğluna ilk müdahaleyi cenaze için orada bulunan Dr. Ülkü Aytaç Aşçı ve Belediye Başkanı Muharrem Akdemir yaptı.
Özel bir araçla hastaneye götürülmek istenen Müftüoğlu Belediye Başkanlığı Binası önünde gelen ambulansa aktarıldı.Müftüoğlu´nun sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi.
HABERAL İÇİNİ DÖKTÜ; EN GÜZEL ŞEY HÜRRİYET
Haberal sabah 10:00 sularında Gazetecilerin de kamera ve fotoğraf makineleri bıraktırıldıktan sonra alındığı çalışma ofisinde bir sohbet konuşması yaptı.
Haberal sohbet sırasında gündemdeki 12 eylül dönemiyle ilgili tartışmalar, organ nakli ve benzer konularda görüşlerini paylaştı.
İşte Haberalın konuşmasından öne çıkanlar;
"Beni toplantılarda yerden yere vuranlar, daha sonra benim yaptıklarımı yapmak durumunda kaldılar. Benim yaptığım doğruydu. Bir örnek vereyim; Dünyada erişkin hastalarda bir canlıdan karaciğer naklini ilk kez yaptığım zaman kıyamet koptu. Şimdi millet yarışıyor. Aynı hastadan hem karaciğer hem böbrek alıp taktığım zaman Vay Mehmet Haberal insanların hayatı ile oynuyor dediler. Dünyada böbreklerin 100 saatin üzerinde saklanıp da tekrar kullanılacağını gösterdiğim zaman Zürihte dediler ki Mehmet Haberal mezarlıktan bile böbrek getirecek. Ne oldu sonra? Bizim hastalarımız buradan yurtdışına gitti. Oralarda o böbrekleri taktırararak geri geldiler. Ben ülkemden her zaman gurur duyuyorum. Bir tek hedefim olmuştur; Ülkeme daha fazla nasıl hizmet edebilirim."
2000 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimi sürecine de değinen Prof. Dr. Haberal, şöyle konuştu:
"Bülent Ecevit, 2000 yılında beni Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterdi. Hiç haberim yoktu. 22 Nisan Cumartesi öğleden sonra ilan edildi. 24 Nisan Pazartesi günü Hüsamettin Özkana gittim. Ülkemizin cumhurbaşkanın Meclisin içinden seçilmesi gerekir. Aksi halde bu Meclisin prestiji zedelenir dedim. Sonra Bülent Eceviti aradım. Sayın Haberal biz sizi aday gösterdik dedi. Sayın Başbakanım çok teşekkür ediyorum. Beni onurlandırdınız. Ama ülkemde demokrasi var. Ülkem hukuk devleti ve parlamenter sistemle yönetiliyor. Ülkenin yönetileceği yer Meclistir, oradan seçilmesi gerekir. Aksi halde bunun önünü alamayız. Beni mazur görün dedim. Bunu niye söyledim? O makamdan daha yüksek bir makam yoktu. Ben bilim adamı olarak ülkeme hizmet etmeye devam edeceğim dedim. Dolayısıyla bugüne kadar herhangi birşeyin peşinden koşmadım. Ne koltuğun ne de başka birşeyin. Hizmetin peşinden koştum. Bugün de hizmetin peşinden koşuyorum."
Kendisinin milletvekili olduğunu, siyasetçi olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Haberal, "Ülkemin direksiyonunda Parlamento var. Bunun dışında başka herhangi birşey olmaz. Hani söylüyorlar ya 12 Eylül. O 12 Eylülde Hacettepede çıplak tabancayla Mehmet Haberal poliklinik yapmıştır. Arkasından o antidemokratik olaylara karşı üniversite grubu kurduk. Zincirbozana giden sayın Demirel ve arkadaşlarını o üniversite grubunda konuşturdum. Arkasından o meşhur Aydınlar dilekçesini hatırlıyorsunuz. O dilekçeye imza atan kişilerden biriyim. Hatta rahmetli hocam Hüsnü Göksel Başın belaya girer sen bunu imzalama dedi. Dedim ki Üniversiteler ülkenin geleceğidir. Ben üniversite öğrenim üyesiyim. Ben yapmazsam kim yapacak. İmzaladım. Hüsnü bey haklıydı, başım belaya girdi. Üniversiteden beni atmaya çalıştılar. En ağır disiplin cezasını verdiler. Hacettepe Üniversbitesinde 6 yıl Profluk kadrosu verilmedi. O meşhur 12 Eylülün mağduriyeti söz konusuysa bir tanesi benim." Annesini son kez görememesinin üzüntüsünü yaşadığını belirten Haberal; Allah hiç kimseye annesinin babasının acısını yaşatmasın. Allah herkese annesine, babasına hizmet ederek, onları, sonsuzluğa yolcu etmeyi nasip etsin. Ben bundan mahrum oldum. Bugün bunun üzüntüsünü, sıkıntısını çekiyorum.Ben Zonguldaklıyım. Şimdi ülkedeki bazı problemler nedeniyle bugünkü ortamı yaşıyoruz. Adalet Allahın emridir. Muhakkak ki Allah adaleti emreder. Dünyada en güzel şey hürriyettir. Ülkem, suçsuzları cezalandıracak değil, suçu, suçluları cezalandıracak bir ülke idi, bu yolda devam etsin. Aksaklıklar, eksiklikler giderilsin ve insanlar adalete kavuşsun. Adalet yok ise o ülkede gelecek tehlikededir dedi.