Ünlü Polisiye Yazarı Ahmet Ümit, yazarlık serüveninin 1982 yılında gözaltına alındığı sırada yazdığı bir raporla başladığını belirten Ahmet Ümit, "Yakalanınca bizim organizatör olan arkadaşım bir rapor yaz dedi. Ben o raporu yazarken rapor yerine hikaye yazmışım. Bir hikaye yazmışım ve bir mucize gerçekleşti. O ilk hikaye kırk ayrı dilde yayınlanan bir dergide basıldı. O zamana kadar yazar olmak aklımın ucundan geçmiyordu." dedi.

Ünlü Yazar Ahmet Ümit, Karadeniz Ereğli Anadolu Lisesi (KEAL)Gençlik Şenliği etkinlikleri kapsamında söyleşi ve imza günü etkinliği için Ereğli'ye geldi. Ümit'in söyleşi yaptığı spor salonu, öğrenciler, öğretmenler ve vatandaşlardan oluşan yüzlerce kişiyle tamamen doldu.

Ahmet Ümit, KEAL 'e gelişinde önce Okul Müdürü Ahmet Bal'ı ziyaret ederek bir süre sohbet etti. Ziyarette Müdür Yardımcısı Ersan Arslan da hazır bulundu. Ünlü yazarı konferans salonunda yüzlerce kişi alkışlarıyla karşıladı. Söyleşi öncesinde Ümit'in biyografisi okundu.

Yazar Ahmet Ümit, söyleşisinde "Şarkıcılara sorarlar, ne zaman şarkıcı olmaya karar verdin diye, o da cevap verir, aynanın karşısında şarkı söylerdim, der. Bende böyle bir şey yoktu. Yazar olmak aklımın ucundan geçmiyordu" dedi.

Fakat inanılmaz kitap okuduğunu, çok iyi bir okur olduğunu belirten Ahmet Ümit şöyle dedi: "Ama yazar olmak için okumuyordum. Beni çok mutlu ediyordu. Üniversite sınavına girdiğimde soruları çok çabuk yorumlamaya başladım. İnsan insan olarak doğmuyor. İnsan görünümünde doğuyor. Doğduğu zaman insanlaşma süreci başlıyor. Ancak öldüğü zaman çok iyi bir insandı, diyecekler, o zaman anlayacağız insan olup olmayacağımızı. O yüzden kitap okumak çok önemli. Sizin yaşınızda hayatı anlamaya çalışıyorsunuz. Roman size yaşanmış hayatların bir toplamını veriyor. Orhan Kemal Bereketli Topraklar Üzerinde'de sadece Çukurova'yı anlatmıyor, insan ilişkilerini anlatıyor, siz insanların tecrübelerini ediniyorsunuz."

"ANNEM İNANILMAZ GÜZEL HİKAYE ANLATIRDI"

Yazar olmasını sağlayan ikinci etkenin annesinin terzi olması olduğunu ifade eden Ümit şöyle devam etti:

"Bir bahçemiz, bir ceviz ağacımız vardı, altına kilimler açılırdı. Orada annem dikiş dikerdi. Kızlar sabah geliyor akşama kadar bekliyorlar, bu arada sıkılıyorlardı. O zaman Annem hikaye anlatıyordu. İnanılmaz güzel hikaye anlatırdı. Bir storyteller idi. Herkes ağzını açıp onu dinlerdi.

Fakat hala yazar olmak içimden geçmiyor. Yazar olmak. Büyük bir şey gibi geliyordu. Şimdi önemli değil, ama o zaman Yaşar Kemal, Aziz Nesin. Yazar. Nasıl olacak idi. İlla Tolstoy okumanıza gerek yok, yazmak istiyorsanız yazın. Yazar olmak aklımdan geçmiyordu. Ta ki 1982 yılının yağmurlu bir kasım sabahı. İstanbul. Sabah güneş ışımamış. Yağmur yağıyor. Benim elimde bir çanta, çantanın içinde işçi önlükleri var. O işçi önlüklerinin içinde bildiriler var. Ne bildirisi? 1980 yılında darbe yapan arkadaşlar 1982 yılında bir anayasa dayattılar. Darbeciler. Ben ve arkadaşlarım o darbeye hayır afişleri yapıştırıyoruz. Tam demokrasi, tam bağımsızlık, kahrolsun Amerikan Emperyalizmi. Şimdi herkes diyor ya. O zamanlar zor. Söylemek zor. Yakalarlarsa 90 gün işkence yapıyorlar. Sakat kalmaz, ölmezseniz beş yıl hapis cezası var. Niye yapıyoruz, ülkemiz iyi olsun, demokrasi olsun, kalkınsın diye yapıyoruz ama yazar olmak aklımdan geçmiyor."

Bildiri asarken arkadaşı ve kendisinin yakalandığını belirten Ümit şunları söyledi:

" Yakalanınca bizim organizatör olan arkadaşım bir rapor yaz dedi. Ben o raporu yazarken rapor yerine hikaye yazmışım. Bir hikaye yazmışım ve bir mucize gerçekleşti. O ilk hikaye kırk ayrı dilde yayınlanan bir dergide basıldı. İlk yazdığınız hikaye kırk dilde yayınlanırsa aklınıza kötü şeyler gelmez mi? İşte yazarlık böyle başladı. Aklıma yazarlık fikri böyle düştü. Ama korkuyorum bir yandan da. Devamı gelecek mi? Üç buçuk sayfalık bir şey, adamlar binlerce sayfa yazıyor. Savaş ve Barış beş bin sayfa. Adam yazarken yirmi beş bin sayfa yazmış. Karalamış beş bin sayfa kalmış."

Ahmet Ümit, söyleşinin ardından hayranları için kitaplarını imzaladı.

AHMET ÜMİT KİMDİR?

Ahmet Ümit, 1960 yılında Gaziantep'te doğmuştur. Babası kilim tüccarı, annesi terzi olan Ahmet Ümit'in kendinden büyük 6 kardeşi vardır. Liseyi Gaziantep Atatürk Lisesi'nde okudu. Liseyi Diyarbakır'ın Ergani ilçesinde bitirdi.

1979 yılında İstanbul'a gelerek Marmara Üniversitesi'nin Kamu Yönetimi bölümünde okumaya başladı. Üniversite öğrencisi iken 1981 yılında Vildan Hanım ile tanıştı ve evlendi. 1982'de düzenlenen "Anayasaya Hayır" kampanyasında aktif rol aldı. Türkiye'de askeri rejimin olduğu o dönemlerde Ahmet Ümit askeri rejime karşı mücadele eden sol bir örgütün içerisindedir. 82 Anayasası'na karşı duvarlara afişler yapıştırırlar. Ve Ümit'in birkaç arkadaşı yakalanır. O da operasyon hakkında bir rapor yazar. İşte o raporla aslında ilk hikayesini yazmıştır. O hikaye Prag'da 40 ayrı dilde yayınlanan Barış ve Sosyalizm Sorunları Dergisi'nde yayınlanır. Ve böylece Ümit'in ilk hikayesi 40 ayrı dilde yayınlanmış olur. 1983 yılında Üniversiteden mezun oldu.

Türkiye Komünist Partisine (TKP) üye oldu. 1985 yılında parti tarafından Moskova'ya gönderilerek 1986 yılına kadar Moskova Sosyal Bilimler Akademisi'nde eğitim gördü. Moskova'da iken şiir yazmaya başladı. Daha sonra 1998 yılında yazdığı "Kar Kokusu" adlı romanı, bu dönemde yaşandıklarından izler taşır. 1989 yılında siyasetten ayrılarak "Sokağın Zulası" adlı şiir kitabını çıkardı. Aynı zamanda arkadaşı tiyatro yönetmeni Ali Taygun ile bir reklam ajansı çalıştırmaya başladı. 19990 yılında arkadaşlarıyla beraber "Yine Hişt" adlı kültür-sanat dergisini çıkardı. Ahmet Ümit, yazdığı şiir, öykü ve yazılarını Yine Hişt, Adam Sanat, Öküz ve Cumhuriyet Kitap dergilerinde ve ile Yeni Yüz yıl gazetesinde yayımladı.

Ahmet Ümit'in "Çıplak Ayaklıydı Gece" adlı ilk hikaye kitabı 1992 yılında yayınlandı ve aynı yıl Ferit Oğuz Bayır Düşün ve Sanat Ödülü'ne layık görüldü 1995'te Ahmet Ümit, çeşitli gazete ve dergilerde Franz Kafka, Dostoyevski, Patricia Highsmith, Edgar Allan Poe ve polisiye roman yazarları üzerine inceleme ve tanıtım yazıları kaleme aldı. Hikayelerinden yola çıkarak yönetmen çıkılarak Uğur Yücel tarafından Karanlıkta Koşanlar ve Cevdet Mercan tarafından Şeytan Ayrıntıda Gizlidir dizileri yapıldı. "Sis ve Gece" adlı romanı 2007 yılında Turgut Yasalar tarafından sinemaya uyarlandı.

Editör: Pusula Gazetesi