Anıta derneğin Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Saim Oral çelenk bıraktıktan sonra Atatürk'e yazdığı mektubu okuyarak şunları söyledi; " Bırakıp gittiğin gibi kalamadık Atam. Yokluğun mu şaşırttı bizi, sensizlik mi ağır geldi bilmiyorum ama yaşadıklarımızdan hiç de hoşnut değiliz. Neler oldu senden sonra neler...

Büyük bir paylaşım savaşı yaşadık, arkadaşın, yoldaşın İsmet İnönü sayesinde bu savaşa girmekten kurtulduk. Çok partili hayata geçmeye çalışmıştın da bir türlü olmamıştı ya... Yine olmadı Atam. Demokrat Parti diye bir parti geldi... Yerli ve milli üretim ne varsa yerine USA oldu. Sonra yardımları aldık... Her türlü yardım... Verilen yardımları üretim yerine yollara yatırdık... Tabii yardımlar boşuna değildi... Borçlandık...

Sonra 60 ihtilal ini yaşadık...71 muhtırası...3 fidan verdik bir hiç uğruna darağacına...

Yetmedi bir ihtilal daha... 12 Eylül... Sana özenen ancak senin tırnağın bile olamayacak bir paşa geldi... Daha 17 sinde gencecik çocuklarımızı sadece düşündükleri için astı...

Atatürkçülüğü heykel dikmek sandı...

Her yere senin fikirlerin yerine heykellerini dikti... Seni tanımayan birçok insanı senden soğuttu... Seni anlamayı yine beceremedik anlayacağın...

Sonra tekrar demokrasiye geçmeye çalıştık... İktidara gelen parti... Türkiye üzerinde bir bal arısıydı sözde logoları... Ancak görüldü ki... Tam bir eşek arısı...

Senin altı okundan biri olan Devletçiliği, çağdışı bulup... Liberallik adı altında senin yoktan var ettiğin ne varsa özelleştirme adı altında birer birer satmaya başladı... Sözde serbest piyasa ekonomisi imiş...

Anlayacağın Atam...arının iğnesi fena soktu...Sonra gelenlerde uydu bu satma işine...Neymiş zarar ediyormuş...İyi yönetilmediği için.... Siyasi arpalık olarak görüldüğü için... Hep zarar ettiler... Ettirildiler... Biz biliyoruz ki hiçbir fabrika zarar etmez...

Bu "Zarar" ediyor yalanı ne yazık ki iktidarların en çok başvurduğu yalan oldu... İnandırıldık

Halkımız eğitimde senin başlattığın aydınlanmayı tamamlayamadığı için... Hakkını nasıl aranacağını... Örgütlenmeyi... Sendikayı... Hak aramayı maalesef unuttu...

Şimdi moda Biat... Anlayacağın bir türlü öğrenemedik "Demokratik kültürü"... Birlikte yaşamayı... Hoşgörüyü... Hele hele üretimden pay almayı unuttuk halk olarak...

Sonra... Demokrasi araçtır" diyen bir zihniyet geldi iktidara... Geliş o geliş...

Size ve İsmet Paşamıza "iki ayyaş" dediler... Sözde dedeleri sizin zamanınızda dinlerini yaşayamışlar... Hele hele o Osmanlının son padişahı yok mu? Vahdettin... Sırf iktidar ve saltanatını korumak için... Mondros'u imzalayan... Servi kabul eden...

Şimdiler de öve öve bitiremiyorlar... Yandaş medyada buna çanak tutuyor... Anlayacağın Atam hiç de huzuruna çıkacak bir durumda değiliz... Seni sevenler ve sevmeyenler olarak ikiye ayrıldık mesela. Şerefsizi çoğaldı memleketin. Şerefli insanlar senin yolundan şaşmamanın bedelini kalın duvarların arkasına hapis edilmekle ödüyor oldu.

Ama biz seni aynı vefayla, aynı aşkla seviyoruz... Bırakıp gittiğin gibi kalamadık Atam.

Bırakıp gittiğin gibi değiliz ne yazık ki, senin adına ne varsa hepsi yasak, bize.

Şahsi çıkar derdine, ne olursa olsun yükselme peşine düşmüş herkes.

Sen, "Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır"...demiştin ama Cumhuriyetimiz tam da şeyhler, dervişler, müritler memleketi olmuş. Her gün yeni bir tarikat, her an yeni bir skandal... Taciz... Tecavüz...

Tüm dünyaya örnek olduğun... Herkesten önce verdiğin kadın haklarını da koruyamadık Atam...

Bütün iyi niyetlerimiz, milli duygularımız dine alet ve kurban edilmekte Atam.

Bırakıp gittiğin gibi kalamadık Yüce Atatürk. "Bu millete her şeyi öğrettim, bir tek hizmet etmeyi öğretemedim" demiştin ya... Gel gör sözde evlatların, emperyalistlere hizmette hiç kusur etmiyor artık. İnsanlara, bilime, sanata hiç önem vermiyorlar artık".

Senin söylediklerinin çoğu sözde kalıyor. Ne ışığımız fen oldu nede köylü milletin efendisi oldu. Sen köylünün önünde öğretmenin önünde eğilirken şimdi bunlar konuşturulmuyor bile.

Şimdilerde sıra şeker fabrikalarında... Satarsak "şeker hastalığı" bitecekmiş... Öyle diyor yandaş kanal utanmadan... Bizi affet aziz Atam bıraktığın gibi ve bıraktığın yerde kalamadığımız için. Devrimlerini yarım bıraktığımız, devam ettiremediğimiz için. Ancak şunu bilmeni isteriz ki bizler senin en büyük eserim dediğin Türkiye Cumhuriyetini kanımızın son damlasına kadar korumaya huzurunda ant içiyoruz...

Editör: Pusula Gazetesi