SEO Hizmetleri Günümüzde Neden Önemlidir? SEO Hizmetleri Günümüzde Neden Önemlidir?

Velayet, hem hukuki hem de toplumsal açıdan önemli bir müessesedir. Anne ve babaya, çocuğun bakımını ve korunmasını sağlama yükümlülüğü verirken, aynı zamanda çocuğun mal varlığını yönetme ve onu temsil etme yetkisi de tanır. Ancak bu hak ve yetkiler, çocuğun menfaatleri doğrultusunda kullanılmak zorundadır. Burada, velayetin hukuki niteliğine baktığımızda, devredilemez ve feragat edilemez bir hak olduğunu görmekteyiz. Yani, anne veya baba bu hakkı bir başkasına veremez ya da kullanmaktan vazgeçemez. Bu, çocuğun korunması açısından büyük bir önem taşır.

Velayet Davası

Velayet davası ise, velayet konusunu ele alan hukuki uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulması amacıyla açılan davaları kapsar. Bu davalar, çocuğun yüksek yararının sağlanması için, velayetin kime ait olması gerektiği ya da mevcut velayet durumunun değiştirilip değiştirilemeyeceği gibi konularda karara varılmasını amaçlar. Velayet davaları genellikle anne ve baba arasında ortaya çıkan anlaşmazlıklardan doğar ve bu tür uyuşmazlıklar, çocuğun fiziksel, zihinsel ve duygusal gelişimini en iyi sağlayacak şekilde çözülmeye çalışılır.

Velayet Davası Nasıl Açılır?

Velayet davası, velayetin değiştirilmesini veya kaldırılmasını gerektiren haklı sebeplerin varlığı halinde, dava dilekçesi ile birlikte yetkili aile mahkemesine başvurularak açılabilir. Bu süreçte, dava açmak isteyen kişinin, görevli ve yetkili mahkemeye başvurması gerekmektedir. Velayet davalarında görevli mahkemenin belirlenmesi 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun'a göre yapılır. Bu kanun kapsamında velayet davalarına bakmakla görevli mahkeme aile mahkemesi olarak belirlenmiştir.

Ancak, aile mahkemesinin bulunmadığı yerlerde velayet davalarına bakmakla görevli mahkeme, aynı kanunun 2. maddesinin 2. fıkrasına göre asliye hukuk mahkemesi olacaktır. Bu durumda, asliye hukuk mahkemesi, aile mahkemesi sıfatıyla yargılama yapar ve velayet davalarını karara bağlar.

Velayet Davası Nerede Açılır?

Velayet davasında davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Yani, davalı tarafın ikamet ettiği yer aile mahkemesi, velayet davasını görecek olan yetkili mahkemedir. Ancak, velayet davalarında kesin yetki kuralı uygulanmadığından, davacı kendi oturduğu yer mahkemesine de başvurarak dava açabilir. Bu esneklik, velayet davalarında tarafların süreci daha kolay başlatabilmesi adına önemlidir.

Velayet Davası Ne Kadar Sürer?

Velayetin değiştirilmesi veya kaldırılması istemiyle açılan davaların süresi, birçok faktöre bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Davanın hangi şehirde açıldığı, mahkemenin iş yükü, delillerin toplanma süreci ve tarafların sunacağı savunmalar gibi unsurlar, sürece etki eden başlıca faktörlerdir. Bu nedenle, dava süresi her olayda farklılık gösterir ve kesin bir süre vermek mümkün değildir. Ancak, ortalama olarak bu tür davalar 6 ay ile 2 yıl arasında sonuçlanabilir.

Yetkin ve deneyimli bir aile hukuku avukatı ile çalışmak, dava sürecinin daha hızlı ve etkili bir şekilde ilerlemesini sağlayabilir. Bu durum, özellikle delillerin toplanması, taleplerin doğru şekilde ifade edilmesi ve sürecin aksamasının önlenmesi açısından önemlidir. Somut olay özelinde, dava süresinin daha net anlaşılması için profesyonel hukuki danışmanlık alınması tavsiye edilir.

Anlaşmalı Velayet Davası Ne Kadar Sürer?

Dilekçe teslimi ile başlayan süreç üzerinde dilekçenin incelenmesi ve hazırlanması süreci 7 gün olarak kabul edilir, velayet dava dilekçesi karşı tarafa ise 30 gün içinde tebliğ edilir. Dilekçenin iletilmesi ile birlikte cevap süreci ise 14 gün olarak belirlenmiştir.

Velayet Davasında Yetkili Mahkeme

Velayet davasında davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Yani, davalı tarafın ikamet ettiği yer aile mahkemesi, velayet davasını görecek olan yetkili mahkemedir.

Boşanma Davasında Çocuğun Velayeti Neye Göre Belirlenir?

Boşanma davasında çocuğun velayeti, çocuğun üstün yararı gözetilerek belirlenir. Mahkemeler, çocuğun sağlığı, eğitimi, ahlaki gelişimi ve genel yaşam koşullarını dikkate alarak, hangi ebeveynin çocuğun bakımını ve korunmasını en iyi şekilde sağlayabileceğini değerlendirir. Bu süreçte, çocuğun psikolojik durumu, ebeveynlerin maddi ve manevi yeterlilikleri, yaşam koşulları ve çocuğa sunabilecekleri imkanlar detaylı şekilde incelenir.

Çocuğun Üstün Yararı İlkesi

Velayet davalarında temel ilke, çocuğun üstün yararıdır. Bu ilke, çocuğun fiziksel, duygusal ve zihinsel gelişimini en iyi şekilde sürdürebilmesi için hangi ebeveynin daha uygun olduğuna odaklanır. Mahkeme, çocuğun hangi ebeveynin yanında daha iyi gelişim göstereceğini değerlendirirken, tarafların yaşam koşullarını, çocukla olan ilişkilerini ve ebeveynlerin çocuğa sunabilecekleri imkanları dikkate alır.

Boşanma Davasında Çocuğun Velayeti Kime Verilir?

Genel olarak küçük yaştaki çocukların velayeti anneye verilse de, bu durum her zaman böyle olmayabilir. Mahkeme, annenin çocuğun bakımını ve korunmasını sağlayacak koşullara sahip olmadığını tespit ederse, velayeti babaya verebilir. Örneğin, annenin fiziksel veya psikolojik sağlık sorunları, kötü alışkanlıkları (alkol, uyuşturucu gibi) veya çocuğa yeterli ilgi göstermemesi gibi durumlar varsa, mahkeme çocuğun babanın yanında kalmasının daha uygun olacağına karar verebilir.

Boşanma Davasında Çocuğun Görüşü

Eğer çocuk belli bir yaşa ve olgunluğa erişmişse (genellikle 8-12 yaş ve üzeri), mahkeme çocuğun da görüşünü alabilir. Ancak, çocuğun beyanı, tek başına velayetin belirlenmesinde belirleyici değildir. Çocuğun isteği, ancak onun yararına olduğu takdirde dikkate alınır.

Aldatma Nedeniyle Boşanmada Çocuğun Velayeti

Aldatma nedeniyle açılan boşanma davalarında, çocuğun velayetinin kime verileceği, çocuğun üstün yararına göre belirlenir. Boşanma sürecinde bir eşin diğerini aldatması ağır bir kusur olarak değerlendirilse de, velayet konusunda mahkemeler sadece bu olaya dayanarak karar vermez. Velayet, ebeveynin kişisel hatalarından ziyade çocuğun fiziksel, duygusal ve eğitsel ihtiyaçlarına en iyi hangi ebeveynin cevap verebileceği üzerinden değerlendirilir.

Aldatan eşin velayet hakkı, çocuğun menfaatine uygun koşullar oluşturduğu sürece verilebilir. Yani, aldatma tek başına velayetin reddedilmesi için yeterli bir neden değildir. Mahkeme, aldatma olayını çocuğun gelişimine olumsuz bir etkisi olup olmadığını inceleyerek, velayet kararını verir. Eğer aldatan eş, çocuğun bakımı, eğitimi ve gelişimi konusunda yeterli bir ortam sağlayabiliyorsa, velayet ona verilebilir.

Anlaşmalı Boşanmada Çocuğun Velayeti

Anlaşmalı boşanma davası, tarafların boşanma, mal paylaşımı, nafaka, çocukların velayeti gibi konularda karşılıklı anlaşmaya vardığı bir dava türüdür. Bu davalarda, tarafların özgür iradesi esas alınır ve mahkeme genellikle tarafların üzerinde mutabık kaldıkları hususlara göre karar verir. Ancak, anlaşmalı boşanma davasında bile hakimin belirli konularda takdir yetkisi vardır ve bu konulardan en önemlisi çocuğun velayetidir. Anlaşmalı boşanmada taraflar, çocuğun velayeti konusunda kendi aralarında bir anlaşmaya varabilir. Ancak, mahkeme her zaman bu anlaşmayı inceleyerek çocuğun üstün menfaatine uygun olup olmadığını değerlendirir. Hakim, çocuğun gelişimi, sağlığı, eğitimi ve duygusal durumu gibi unsurları göz önünde bulundurarak, ebeveynlerin velayet konusunda vardıkları anlaşmanın çocuğun yararına olup olmadığını denetler. Eğer hakim, yapılan anlaşmanın çocuğun menfaatlerine aykırı olduğunu tespit ederse, velayet konusunda kendi takdir yetkisini kullanarak karar verebilir.

Velayet davalarında olduğu gibi anlaşmalı boşanma davalarında da esas olan, çocuğun üstün menfaatidir. Mahkeme, hangi ebeveynin çocuğun fiziksel, duygusal ve zihinsel gelişimine daha uygun bir ortam sağlayabileceğini değerlendirir. Bu süreçte tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocuğa karşı tutumları ve çocuğun yaşı gibi faktörler dikkate alınır. Mahkeme, her iki tarafın anlaşmasına rağmen, eğer çocuğun bir ebeveynin yanında kalmasının daha yararlı olacağını düşünürse, tarafların anlaşmasından bağımsız bir karar verebilir.

Anlaşmalı boşanmada çocuğun velayeti konusunda taraflar arasında yapılan anlaşma, mahkemenin onayına tabidir.

18 Yaşını Dolduran Çocuğun Velayeti

Boşanmada velayet yaşı çocuk 18 yaşını doldurasıya kadar geçerli olan bir kavramdır. 18 yaşını dolduran çocuk reşit sayıldığı için herhangi bir sorunu olmadığı takdirde hakkında velayet hükmü verilemez. 8 yaşından büyük çocukların mahkemede dinlenmesi, velayetin hangi tarafa verileceği hususunda etkili bir faktördür. 18 yaşından küçük çocuklarında velayeti ile ilgili bir kararsızlık söz konusu ise, çocuk pedagog eşliğinde dinlenir.

Evlilik Dışı Doğan Çocuğun Velayeti

Evlilik dışı doğan çocuğun velayeti TMK m.337'de şu şekilde düzenlenmiştir: “Ana ve baba evli değilse velâyet anaya aittir. Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velâyet kendisinden alınmışsa hâkim, çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velâyeti babaya verir.”

Kız Çocuğunun Velayeti

Türk Medeni Kanunu'na göre, çocuğun velayeti ana ve babaya aittir. Ancak ana ve baba anlaşamadığı takdirde hâkim, küçüğün menfaatlerini göz önünde tutarak velayeti anneye verir (TMK m.182). Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre de küçük kız çocuklarının velayeti öncelikle anneye verilmelidir.

Erkek Çocuğunun Velayeti

Ebeveynlerin maddi ve manevi durumu, boşanma davalarında çocuğun velayetinin belirlenmesinde dikkate alınan önemli faktörler arasındadır. Mahkeme, çocuğun ihtiyaçlarının en iyi şekilde karşılanabilmesi için hangi ebeveynin maddi olarak daha iyi bir durumda olduğunu, aynı zamanda çocuğa gereken manevi desteği sağlayıp sağlayamayacağını inceler. Erkek çocuğun velayeti de bu kriterlere göre belirlenir; çocuğa hem maddi imkanlar hem de manevi destek sunabilecek olan ebeveynin velayeti tercih edilir.

Erkek çocuğun velayeti söz konusu olduğunda, çocuğun yaşı, ihtiyaçları ve gelişim süreci gibi özel durumlar da göz önüne alınır. Mahkeme, çocuğun cinsiyetine bakmaksızın, en iyi maddi ve manevi desteği sağlayacak ebeveyni belirler. Geleneksel olarak erkek çocukların babaya verilmesi gibi bir kural yoktur; karar her zaman çocuğun üstün yararı temelinde verilir.

Velayette Çocuğun Yüksek Yararı İlkesi

Velayet davalarında temel ilke, çocuğun üstün yararıdır. Bu ilke, çocuğun fiziksel, duygusal ve zihinsel gelişimini en iyi şekilde sürdürebilmesi için hangi ebeveynin daha uygun olduğuna odaklanır. Mahkeme, çocuğun hangi ebeveynin yanında daha iyi gelişim göstereceğini değerlendirirken, tarafların yaşam koşullarını, çocukla olan ilişkilerini ve ebeveynlerin çocuğa sunabilecekleri imkanları dikkate alır.

Boşanmada Velayet Hangi Durumlarda Anneye Verilir?

Çocuğun yaşı küçük olduğunda anne şefkatine ve bakımına ihtiyaç duyacağından velayeti anneye verilir. Annenin velayeti üstlenmesi konusunda hukuki bir engel olmadığı takdirde genellikle velayet annede kalır.

Hangi Durumlarda Çocuğun Velayeti Anneye Verilmez?

Çocuğun velayetinin anneye verilmediği durumlar, annenin çocuğun bakım ve korunmasını sağlayacak yeterliliklere sahip olmamasıyla ilgilidir. Mahkeme, velayet kararında her zaman çocuğun üstün yararını gözetir. Eğer annenin, çocuğun sağlıklı bir şekilde gelişimini sağlayamayacağına dair ciddi sorunlar tespit edilirse, velayet anneye verilmez.

1. Kötü Alışkanlıklar

Eğer anne, alkol, uyuşturucu veya benzeri kötü alışkanlıklara sahipse ve bu alışkanlıklar çocuğun fiziksel ve duygusal sağlığına zarar verebilecek nitelikteyse, mahkeme velayeti anneye vermeyebilir. Bu tür bağımlılıklar, annenin çocuğun ihtiyaçlarına yeterince karşılık verememesine neden olabileceğinden, velayet genellikle babaya verilir.

2. Fiil Ehliyetinin Olmaması

Fiil ehliyeti, bir kişinin hukuki işlemleri gerçekleştirebilme kapasitesidir. Eğer anne, fiil ehliyetinden yoksunsa, yani hukuki işlemleri idrak etme ve yönetme kapasitesi bulunmuyorsa, mahkeme velayeti anneye vermez. Fiil ehliyeti olmayan bir kişinin çocuğun sorumluluğunu üstlenmesi uygun görülmez.

3. Akıl Hastalığı

Annenin akıl hastalığı olması durumunda, mahkeme çocuğun üstün yararını gözeterek velayeti annenin elinden alabilir. Annenin akıl sağlığı, çocuğa gerekli bakım ve eğitimi sağlayamayacak kadar ciddi derecede bozulmuşsa, velayet babaya veya başka bir aile yakınına verilebilir. Akıl hastalığı durumunda, çocuğun güvenliği ve sağlığı ön planda tutulur.

4. Çocuğun Duygusal ve Fiziksel İhtiyaçlarını Karşılayamaması

Annenin, çocuğun duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarına cevap verememesi veya ilgisiz davranması durumunda, mahkeme bu durumu velayet açısından olumsuz bir faktör olarak değerlendirir. Örneğin, annenin çocuğa yeterli ilgi göstermemesi, eğitimi ve gelişimi ile ilgilenmemesi durumunda, mahkeme çocuğun babanın yanında daha iyi bir ortamda büyüyeceğine karar verebilir.

5. Uygun Yaşam Koşullarını Sağlayamaması

Anne, çocuğun sağlıklı gelişimi için uygun yaşam koşullarını sağlayamıyorsa, velayet anneye verilmez. Maddi yetersizlikler tek başına velayetin alınmasına neden olmasa da, annenin çocuğa güvenli ve sağlıklı bir yaşam sunamaması durumunda, velayet babaya veya başka bir aile bireyine verilebilir.

6. Çocuğa Kötü Muamele veya İhmal

Anne tarafından çocuğa kötü muamele edilmesi veya ihmal edilmesi de velayet kararını etkileyen ciddi bir unsurdur. Eğer mahkeme, annenin çocuğu ihmal ettiğini, fiziksel veya duygusal olarak zarar verdiğini tespit ederse, velayet kesinlikle anneye verilmez.

Velayet Hangi Durumlarda Babaya Verilir?

Çocuğun velayetinin babaya verilmesi, çocuğun en iyi çıkarlarının gözetildiği özel durumlara dayanır. Mahkemeler, çocuğun fiziksel, duygusal ve sosyal ihtiyaçlarını dikkate alarak karar verir. Eğer baba, çocuğa istikrarlı bir çevre sunabiliyor, sağlıklı bir ilişki kurabiliyor ve ebeveynlik sorumluluklarını yerine getirebiliyorsa, velayet babaya verilebilir. Çocuğun eğitimi, sağlığı ve genel refahı açısından babanın daha uygun olduğu durumlarda, bu karar alınabilir. Ancak her olay, kendi koşullarına göre değerlendirilir ve çocuğun üstün yararı her zaman ön plandadır.

Ortak Velayet Davası

Türk Medeni Kanunu'nun 336. Maddesi'nde düzenlenen boşanma davasında ortak velayet kararı , evlilik devam ettiği sürece anne ve babanın çocuğun velayetini birlikte kullanmalarını öngörür. Bu durum, evlilik birliği süresince anne ve baba tarafından aynı anda velayetin kullanılması anlamına gelir.

Velayetin Değiştirilmesi Davası

Velayetin değiştirilmesi davası, mevcut velayet düzeninin çocuğun menfaatine uygun olmadığı ya da zaman içinde koşulların değiştiği durumlarda açılan bir dava türüdür. Örneğin, velayet hakkına sahip olan ebeveynin çocuğa karşı ilgisiz kalması, kötü muamelede bulunması ya da çocuğun gelişimine zarar verecek şekilde davranması durumunda, diğer ebeveyn veya ilgili kişiler tarafından velayetin değiştirilmesi talep edilebilir. Bu davada mahkeme, çocuğun yararını gözeterek, velayetin değiştirilip değiştirilmemesi gerektiğine karar verir.

Velayet Değişikliği Davasında Yetkili Mahkeme

Velayetin Değiştirilmesi Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme. Velayetin diğer eşten alınıp kendisine verilmesini talep eden eş Aile Mahkemelerine başvurmalıdır. Aile Mahkemelerinin olmadığı illerde ise görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir

Velayet Davasına Hangi Avukat Bakar?

Velayet davaları, çocuğun bakımını, eğitimi ve genel refahını ilgilendiren önemli ve hassas davalardır. Bu nedenle, bu tür davalarda uzman bir avukatın rehberliği oldukça kritiktir. Velayet davaları, ebeveynlerin çocuğun geleceği üzerindeki hak ve sorumluluklarını belirlerken, hukuki bilgi ve deneyim gerektirir.

Avukat Mehmet Genç’in kurmuş olduğu Alfa Hukuk Bürosu, velayet davalarında uzmanlaşmış deneyimli avukatlarıyla size profesyonel destek sunmaktadır. Velayet davalarının karmaşıklığı ve her bir durumun özel koşulları göz önüne alındığında, Alfa Hukuk Bürosu'nun avukatları, çocuğun üstün yararını korumak amacıyla gerekli hukuki danışmanlığı ve temsil hizmetini sağlayacaktır.

Eğer çocuğun velayeti konusunda bir dava açmayı düşünüyorsanız veya mevcut bir davada profesyonel yardıma ihtiyacınız varsa, Alfa Hukuk Bürosu'nun uzman avukatları sizinle bu süreçte yanınızda olacaktır.

Kaynak: Haber Merkezi