Psikolog ve Psikoterapist ? Dr. Salih Murat Paker şöyle konuştu; Genel olarak "travmatik olay" dediğimiz şey, kişinin fiziksel ve ruhsal bütünlüğünü, denge halini, baş etme kapasitesini ani ve sert bir şekilde zorlayan, sarsan olaylardır. Bu olaylar, doğal afetlerden, kazalardan, savaş, işkence, tecavüz, taciz vb. insan-yapımı olaylara kadar uzanır. Bu olaylar ne kadar aniyse, ne denli fiziksel ve psikolojik ölüm veya yaralanma riski taşıyorsa, verdiği kayıplar ne denli büyük ve çoğulsa, olaylar ne denli süreklilik arz ediyorsa, failler ne denli beklenmedik insanlarsa (örneğin insest), kişi ne denli hazırlıksızsa, sosyal desteği ne denli azsa, yaşça ne denli küçük veya yaşlıysa (çocuklar ve ileri yaş daha fazla risk altındadır), kişilik yapısı ne denli güçlü ve esnek değilse, kırılganlık ve korunaksızlık hissi ne denli büyükse, travma mağdurlarının uzun dönemli ve ciddi psikolojik zorluklar yaşama riski o kadar artar. Bir de tabii kişinin doğrudan maruz kalmasa bile tanık olduğu ve onu dolaylı olarak travmatize olan olaylar olabilir. Örneğin kazalara, cinayetlere tanık olmak gibi. Ya da sevdiğimiz birinin ani ve dramatik ölümü gibi olaylar travmatik olabilir. Ya da ağır iftiralara maruz kalmak, sosyal medya çağında manevi linçlere veya sosyal iptal uygulamalarına maruz kalmak da travmatik etkiler yaratabilir. Bir de acil durumlarda afet bölgelerinde çalışanlarda veya travma mağdurlarıyla çalışan ruh sağlığı meslek erbabında ya da gönüllülerde görülen "vekaleten travma" dediğimiz, mağdurların yaşadığı olayların ayrıntılarını öğrenme, zihinde canlandırma ve bunun üzerinden travmatize olma gibi durumlar vardır. Gördüğünüz gibi çok faktörlü, birçok alt tipi olan, karmaşık bir süreçten bahsediyoruz.

Bu kadar çok faktör varsa travma yaşayanların verdikleri tepkiler de çok farklı olmuyor mu?

Travmatik olaylara maruz kalan hemen herkes, olayı takip eden haftalarda, hatta aylarda çeşitli psikolojik zorluklar yaşayabilirler. Bu normaldir. Çünkü anormal, olağandışı, olağanüstü bir olay olmuştur, belli bir stres miktarıyla baş etme kapasitesi olan bünyemiz aşırı zorlanmıştır ve bu anormal olaya normal stres tepkileri vermektedir. Çoğu durumda haftalar veya aylar içinde bu psikolojik zorluklar kendiliğinden önemli ölçüde yatışır. Ama işte biraz önce bahsettiğim birçok risk faktörüne bağlı olarak kimi durumlarda bu zorluklar ısrarlı bir şekilde devam ederler. Savaş ve diğer kronik politik şiddet biçimlerine maruz kalındığı durumlarda ise, savaş ve şiddet süreci bitmediği sürece bir türlü asgari güvenli bir ortama geçilemediği için kaygı mekanizmaları çok daha fazla ve sürekli çalışır.

Genellikle ne tür psikolojik zorluklar yaşanır travmaya maruz kaldıktan sonra?

Travmatik olaylara maruz kalma sonucu en sık görülen psikolojik zorluk, travma sonrası stres bozukluğudur, onu depresyon ve diğer kaygı bozuklukları izler. Travmatizasyon erken yaşlarda ve süreklilik arz eden bir tarzda yaşanmışsa ciddi kişilik problemlerinin ortaya çıkma riski de artar. Travmatik olaylara maruz kalmanın sadece olumsuz etkileri yoktur, aynı zamanda uygun faktörler bir araya geldiğinde "travma sonrası büyüme" olarak tabir edilen, kişinin dayanma, esneme, baş etme kapasitelerinin geliştiği, benlik algısının daha olumluya doğru evrildiği, dünyaya ve çevresine daha yapıcı bir şekilde bakabildiği bir durum da ortaya çıkabilir.

Travma sonrası stres bozukluğu nedir?

Travma sonrası stres bozukluğu dediğimiz klinik tablonun ana ekseni kişinin dayama kapasitesini zorlayan travmatik olayların durumların kişinin zihninde sindirim, işlemleme zorlukları yaşanmasıdır. Yaşanan ya da yaşanmakta olan şey kişiye o kadar ağır, o kadar inanılmaz ve beklenmedik gelmektedir ki normal bilinç ve hafıza alanlarına yumuşak bir şekilde entegre edilememektedir. O yüzden travmatik yeniden yaşantılama tepkileri verilmektedir. Travmatik olayların bütünü veya bir parçası veya çok çağrışımsal çok dolayımlı bir boyutu -ki bu bir koku veya renk bile olabilir- rüyalar veya kabuslar şeklinde veya uyanıkken kaygı tepkileri eşliğinde hatırlanır. İkinci grup zorluk, kaçınma tepkileridir. Kişi, travmatik olayı hatırlatan duygu, düşünce ve ortamlardan kaçınmak isteyebilir. Üçüncü grup tepki, duygu ve düşünce yetilerimizde olabilecek kimi değişimlerdir. Unutkanlık, karamsarlık, umutsuzluk, kendini veya başkalarını suçlama, depresif duygudurum, ilgi azalması, içe kapanma gibi zorluklar yaşanabilir. Dördüncü grup zorluk uyarım ve tepkisellik alanlarındaki değişimlerdir. Huzursuzluk, öfke, riskli, tahripkar davranışlar, artmış tetikte olma ve irkilme tepkileri, uyuma zorluğu, konsantrasyon zorluğu görülebilir. Kuşkusuz çoğu durumda bu belirtilerin hepsi değil, bir kısmı olur ve yarattıkları sıkıntı çok hafiften bütün hayat alanlarını ağır derecede etkileyebilecek derecede olabilir.

Ne tür durumlarda profesyonel yardım almak gerekir?

En başta saydığım risk faktörlerine göre travmatik olayların psikolojik etkileri herkeste farklı derecelerde seyredecektir. Çoğu durumda psikolojik zorluklar travmatik olaydan sonra birkaç hafta veya ay içinde kendiliğinden veya uygun sosyal desteklerle kişinin kendisinin baş edebileceği bir seviyeye inecektir. Aylar geçmesine rağmen sıkıntılarda anlamlı bir azalma görülmüyorsa bir travma konusunda uzman bir psikoterapiste danışmak ve terapiye başlamak gerekebilir. Tabii eğer riskli durumlar varsa, örneğin kişinin kendisine ya da başka birilerine zarar verme düşünceleri gibi, ağır depresif veya kaygı durumları gibi, o zaman travmatik olaydan sonraki hangi aşama olursa olsun bir profesyonele başvurmak gerekecektir.