Haber-Sen Merkez Yönetim Kurulu, son dönemlerde PTT'nın zararlarıyla ilgili çıkan haberler üzerine bir açıklama yaptı. Yapılan açıklama şöyle: "Bizler PTT emekçileri olarak 1840 yılından bu yana her türlü iklim şartlarında, doğal afette, savaş ve salgın koşullarında ve OHAL dönemlerinde mesleğimizi büyük bir özveriyle icra ettik ve bugünden sonra da mesleğimizi onuruyla yerine getirmeye devam ediyoruz ve edeceğiz. Özellikle son dönemde PTT ile ilgili zararların çok olduğu, sıkça yazılı ve görsel basına yansımaktadır. Bu zararların sebebi çalışan kamu emekçileri değil; PTT'yi kamu hizmeti veren bir kurum olmaktan çıkarıp şirket gibi işletme hevesinde olan PTT yönetimidir.

PTT'nin imajı bozulacak denilerek emekçilerin sosyal medya hesaplarını takibe alıp ceza ve sürgünle uğraşan PTT Genel Müdürlüğünün asıl görevi kurumda yolsuzluk ve hırsızlıkların önünü geçip şeffaflığı sağlamaktır. PTT, Varlık Fonu'na devredilmesinin ardından KİT'ler içinde en çok zarar eden kurumlardan biri oldu. TBMM KİT Komisyonundaki görüşmelerde Genel Müdür Hakan Gülten, 2018'de 216 milyon lira kar eden PTT'nin, 2019'da 1 milyar 218 milyon, 2020'de ise 741 milyon lira zarar ettiğini açıkladı. İki yıllık zarar, 1 milyar 959 milyon lira oldu.

PTT'yi zarara uğratan yöneticiler ise yargılanmak yerine ödüllendirilerek yüksek maaşlarla yeni görevlere getirildiler. Peki buradan sormak gerekmez mi? Bir yılda 216 milyon lira kar eden PTT iki yılda 1 milyar 959 milyon lira nasıl zarar eder? Sayıştay raporlarından ve kamuoyuna yansıyan haberlerden biliyoruz ki, bu zararın nedeni biz emekçiler değil, yandaş iştirakçi şirketlere verilen ihaleler ve yapılan kayıtsız israflardır.

Biz PTT'de çalışan ve üreten Emekçiler olarak Diyoruz ki;

Yapılan bu yolsuzluk ve israflarla hangi taleplerimiz karşılanabilirdi?

Taşeron ve İHS'li çalışma biçimi kaldırılarak; güvenceli iş, güvenli bir gelecek amacıyla ve iş barışının bozulmaması için tüm çalışanlara ayrım yapılmaksızın kadro verilebilirdi,

55 yaşından sonra re'sen emekliliğe sevk edilen dağıtıcılara yıpranma hakları verilebilirdi,

4 yıllık fakülte mezunu olan dağıtıcıların ayrım gözetilmeksizin memurluğa atanması yapılabilirdi,

Üst düzey yöneticilere yapılan skala ayarlaması, ayrım gözetmeksizin tüm çalışanlara da yapılabilirdi,

Tüm PTT çalışanlarına 3600 ek gösterge verilebilirdi,

50'nin üzerinde çalışanı olan işyerlerinde kreş açılabilir ve daha küçük işyerlerinde bundan yararlanamayan tüm çalışanlar için kreş yardımı yapılabilirdi,

Kapatılan Sosyal Tesisleri ve Dinlenme Kampları tekrar açılarak PTT Emekçilerine hizmet sunulabilirdi,

İş yükü altında ezilen PTT Emekçisinin insanca çalışabileceği bir ortamın yaratılması için yeni personel alımı yapılabilirdi,

Covid-19 döneminde canla başla çalışan PTT Emekçisine ayrım yapmaksızın Nakit Destek ödeme yapılabilirdi.

Biz Biliyoruz ki;

Devletin kaynakları ve imkanlarını tam bir açgözlülükle kendi çıkarları için kullananlar, iktidar nimetlerinden başı dönenler, emekçilerin uğradıkları haksızlıkları, yoksullukları göremez, anlayamazlar.

Yapboz tahtasına dönen, nereden tutsanız elinizde kalan PTT işleyişinin günah keçisi PTT emekçileri değildir. 180 yıllık onurlu mesleğin geleciğini kimse karartamaz. Bizler işimize, aşımıza, kurumumuza ve geleceğimize sahip çıkacağız.

İnanın sevgili emekçiler, inancımıza, umudumuza ve mücadelemize sahip çıktığımız sürece tünelin ucundaki ışığı göreceğiz ve zamanı karanlığa boğanlara inat aydınlığa çıkacağız. Çalışma hayatımızda iş barışını bozanlara karşı, işyerlerimizde iş barışını tekrardan kuracağız. PTT'de iş barışını ortadan kaldıran ve kurumumuzun zararına olan tüm uygulamalara karşı durmaya da devam edeceğiz.

PTT Yönetimine çağrıda bulunuyoruz;

Yönetim hakkını, sınırsız ve fütursuzca, iş barışını bozacak şekilde "ben yaptım oldu" anlayışıyla kullanmak yerine çalışanlar ile emek mücadelesi veren sendikalarla karşılıklı diyalog kurularak, iş barışını ve PTT'de ki çalışma huzurunu bozacak hukuka aykırı uygulamalarından acilen vazgeçmelidir.

Yapılan tüm haksız hukuksuz israfların ve yolsuzlukların karşısında duracağımızı ve mücadelemizi sürdüreceğimizi tekrarlıyoruz..."