Milletvekili Uçar norm kadro, TTK'nın küçültülmesi ve işçi alımı ile ilgili şu açıklamayı yaptı:

"Çalışma Bakanımız Vedat Bilgin ve TÜRKİŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, Zonguldak'ta işçimiz de buluştu. Onların yaptıkları açıklamalar ortada, kurumun ihtiyacı olan üretime dayalı işçi alınması ile ilgili hem Çalışma Bakanlığımızın hem de Enerji Bakanlığımızın bir çalışması olduğunu dile getirdiler.

Biz de kurumun ayakta kalması için üretime yönelik işçinin alınması için taleplerimizi ilettik. Hem kurumun kendi bünyesinde yapacağı çalışmalar hem sendikamızın yapacağı çalışmalarla süreci milletvekili olarak sürecin siyasi ayağını Enerji Bakanımızla görüşeceğimizi ve Maliye Bakanımızla görüşeceğimizi dile getirmiştik.
Ama bugün norm kadronun 14.000'den 10.000'e düşmesi, 11 bin ya da 9 bin olması rakamsal verilerin içine girmek istemiyorum. Bize düşen üretim işçisinin İhtiyacı ve alınmasını takip etmektir. Norm kadro düşse de biz siyasi çabamızı her zaman sürdüreceğiz. Ben sürekli dile getiriyorum; kurumun yetkilileri 'eğer norm kadro buysa şu kadar üretim işçisi alınması gerekiyor' diye bir çalışma değerlendirmesi yapılmalıydı.
Enerji Bakanımız elindeki verilere göre konuşmuştur. Enerji Bakanı şu an enerjinin çok değerli olduğu bir ortamda, ihtiyaç olduğu bir ortamda 'kadroların düşürülüp işçi alınmasın' gibi bir düşünce içerisinde olabilir mi?.
Üretime yönelik işçi alınması gerekiyorsa sayın bakanımız bizim yanımızda yer alır.
Norm kadro 14.000' di de sanki 14.000 işçi mi çalışıyordu.
Demek ihtiyaç yoktu işçi de alınmadı. Norm kadro sayısında işçi çalıştıramazken 14 bin desen ne olur 24 bin desen ne olur.
Kurum yetkilileri bize desin ki 'Şu an üretim ayağında 1500 işçi açığımız var ve bu kadar işçi almamız gerekiyor' desin biz bu işçiyi aldırırız.
Ben şimdi bakanla gidip desem ki benim elimde kurumun ve sendikanın raporları yok ama ihtiyacı var desem ben böyle bir şey diyebilir miyim.
TTK'nın norm kadro sayısının düşürülmesi, kamuoyunda TTK'nın küçültüp kapatılmak istenmesi yönündeki soruyu yanıtlayan Hamdi Uçar şöyle konuştu; "Şu anda kömürün, madenin, enerjinin kıymetli olduğu bir dönemde 'TTK kapanacak' diyenlere seslenmek istiyorum: Bunlar 2002 yılında, 2010 yılında, 2015 yılında da aynı şeyi söylediler. Bunlar sadece bunun üzerinden insanları endişeye ve kuşkuya sürükleyip siyaset yapan insanlar. Ama TTK kapandı mı?. Kapanmadı.
20 yıldır 'TTK kapanıyor' diyorlar. Enerjiyi gözden çıkartacak bir siyaset olabilir mi?
Devlet yıllardır kurumu sübvanse ediyor. Bunun için teşekkür etmiyorlar. Kuruma 3000 işçi alındı, 1500 daha alındı bunlar için teşekkür ediyor musunuz.
Kurum büyütülmek istenmese Ankara'dan doğru büyütelim demezler. Kurumu biz ayakta tutacağız. Sendikasıyla kurumuyla ve sivil toplum kuruşlarıyla birbirimize karşı samimi olacağız ve kurumu birlikte büyüteceğiz. Ama görüyorum ki hiç kimse birbirine karşı samimi değil. Bu süreci politize ederek siyaset yaparak bulandırmanın şehre ihanet olduğunu düşünüyorum.
TTK'ın zararını sübvanse ettiğimiz gibi hiçbir devlet sübvanse yapmıyor. 1.5 katrilyon zararı karşılayan hiçbir ülke yok.