Zonguldak insanının ve bölgenin stratejik öneme sahip olduğunu düşündüklerini belirten Erdoğan Kaymakçı "Son 20-30 yılda gelişen süreçte, madencilik kültürünün hem özel sektörde hem de Türkiye Taşkömürü Kurumu'nda giderek kaybolduğunu görüyoruz" dedi.
Erdoğan Kaymakçı'nın açıklaması şöyle:
"Toplum için, kamu eliyle madencilik yapılması gerekiyor. Çünkü özel sektör madenciliği, ne yazık ki istenen başarıyı ve hedefleri yakalayamadı. Özelleştirme sonrası sürekli farklı sorunlar ve gelişmeler yaşanıyor. Ülkemizde özelleştirme politikalarına, hükümetler tarafından adeta sihirli bir değnek gibi yaklaşılıyor. Sanki bir sektör özelleştiğinde her şey bir anda düzelecekmiş gibi bir algı var. Bu durum, ister madencilik olsun, ister tarım, sanayi ya da başka bir sektör olsun, genellikle geçerli bir düşünce olarak kabul ediliyor. Ancak ne yazık ki gerçekler böyle değil.
Biz, oda olarak, tamamen özelleştirmenin ülkemize getirdiği durumu ve dünyadaki eğilimleri göz önünde bulunduruyoruz. Bu bağlamda özel sektör madenciliği yapılabilir; ancak kamu madenciliği, hem kaynaklarımızın verimli kullanılması hem de büyük faciaların önlenmesi açısından çok daha faydalı olacaktır. Kamu madenciliği, zaman zaman facialar yaşansa da bundan vazgeçilmesi düşünülemez.
Özel sektör madenciliğinin temel amacı kâr elde etmektir; yani patronlar ve sermaye sahipleri için çalışır. Ancak ülkenin yer altı kaynakları Anayasa'ya göre halkındır ve satılamaz. Bu kaynakların halkın yararına kullanılması gereklidir. Bu da ancak kamu eliyle yapılan madencilikle mümkün olabilir.
Her ne kadar madenciliği stratejik bir alan olarak görsek de asıl önemli olan, buradaki madencilik kültürüdür. Bu nedenle, Zonguldak insanının ve bölgenin stratejik öneme sahip olduğunu düşünüyoruz. Ancak son yirmi otuz yılda gelişen süreçte, madencilik kültürünün hem özel sektörde hem de Türkiye Taşkömürü Kurumu'nda giderek kaybolduğunu görmekteyiz. Bu durumun yakın gelecekte iş kazalarına davetiye çıkaracağını hepimiz biliyor ve deneyimliyoruz.
Bu sebeple, kamu madenciliğini ve madencilik kültürünü ileriye taşımamız gerekiyor. Ancak bunu küçük çaplı, beş yıllık stratejik planlarla değil, daha önce olduğu gibi yirmi beş, otuz yıllık devlet planları çerçevesinde ele almalıyız. Eski Devlet Planlama Teşkilatı gibi uzun vadeli bir yaklaşımla, sektörle ve kamu anlayışıyla bu işi yürütmek zorundayız.
Madencilikte yapılacak yatırımlar, bir ya da iki günlük, hatta üç-beş yıllık planlarla başarıya ulaşamaz. Madencilik, büyük düşünmeyi ve uzun vadeli stratejik planlamayı gerektirir. Bu da ancak kamu eliyle ve kamu desteğiyle mümkün olabilir. Stratejik bir öneme sahip olan kömür üretimini devam ettirmek ve bu bölgedeki madencilik kültürünü yaşatmak bizim elimizdedir. Bu kültürü kaybetmemeliyiz ve gelecek nesillere aktarmalıyız."