Virüs salgını sürüyor, can kayıpları artıyor.

Televizyon kanallarına çıkan sunucu ve konuklar; virüsün ne denli tehlikeli olduğunu, ülkedeki ve dünyadaki boyutlarını, yakın zamanda oluşacak durumu anlatıyorlar.

Doğal olarak biz de strese giriyor, yakınlarımız ve kendimiz için endişe duyuyoruz.

Bunu hafifletmek için kitap okuyor, televizyon seyrediyor, internette dolaşıyoruz falan...

Bu arada, virüs öncesi sündürdüğümüz günlük yaşam ritmini de arıyoruz.

Ben de bu yazımda; bu sıkıntı içerisinde, yüzünüzde bir tebessüm parçası yaratabilme umuduyla, bir bulmaca ve bir gülmece sunuyorum. Dilerim beğenirsiniz.

[*] [*] [*] [*]

BİR BULMACA

Bir kral, ülkesinin yönetimini 10 beylik halinde bölüştürmüş.

Halktan vergi toplama işini de bu beylere bırakmış.

Her bey, toplanan vergiyi, yılsonunda, altın para olarak krala gönderirmiş.

Her biri 10 gram olan bu paralar, üzerlerinde beylerin adının yazdığı 100'er altınlık keseler halinde gönderilirmiş.

Günlerden bir gün, krala bir ihbar mektubu gelmiş.

Mektupta; beylerden birinin, altın paraları 10 gram yerine 9 gram yaparak, vergiden çaldığı iddia ediliyormuş.

Kral, vergilerin toplanıp kendisine gönderilmesini beklemiş.

Vergiler geldiğinde de baş vezirini çağırıp, konuyu anlatmış.

Vezirine; "Keselerin yanında bir terazi var. İstediğin torbadan, istediğin kadar altın alabilirsin. Ama tek bir tartı yaparak, hangi beyin bizi kazıkladığını bulacaksın. Unutma; tek bir tartı yapacaksın. Yani terazinin kefeleri bir kere oynayacak. Bulamazsan, acısını senden çıkarırım. Yani kellen gider!" demiş.

Vezir çok düşünmüş ve de tek bir tartıyla; suçlu beyi bulmuş, kellesini kurtarmış.

Bakalım siz bulabilecek missiniz?

[*] [*] [*] [*]

BİR GÜLMECE

Rivayet ederler ki:

Ülkenin birinde ve de mevsimsiz bir zamanda, korkunç bir sel felaketi olmuş.

Kaçan ve yardım edilenler kurtulmuş.

Ama vatandaşın biri, sel gelince, evinin damına çıkmış.

Bu vatandaş; çevresince de, kendince de makbul biri imiş.

Çok iyi, yardımsever, inançlı, ibadetinde; melek gibi biri imiş.

Kısacası; bir kanatları eksikmiş.

Dama çıkan vatandaş Allah'a; "Yarabbi; ne olur beni bu beladan kurtar" diye dua etmeye, yalvarmaya başlamış.

Az sonra bir kepçe gelmiş.

Kepçeyi kullanan operatör, kepçeyi kaldırmış ve adama; "Hemşerim; atla kepçeye" demiş.

Adam; "Sen git, Allah'ım beni kurtaracak" demiş.

Adamı ikna edemeyen operatör gitmiş.

Ama sular hızla yükseliyormuş.

Adam, evin çatısına yaslı olan erik ağacına atlamış.

Az sonra; bir zodyak bot gelmiş.

İçindeki adam; "Haydi arkadaş, bota bin de gidelim" demiş.

Adam yine; "Sen git. Allah'ım beni kurtaracak" demiş.

Sular yükselmeye devam etmiş, adam da Allah'a yalvarmaya...

Adam, erik ağacının en sonuna kadar tırmanmış.

Tam o sırada, bir helikopter gelip, ip merdiven sarkıtmış.

Pilot, eliyle; "Hadi gel!" işareti yapmış.

Adam yine; "Sen git. Allah'ım beni kurtaracak" demiş.

Helikopter de gitmiş.

Biraz sonra, yükselen sular, adamı da sürüklemiş ve adam boğulmuş...

Cebrail Aleyhisselam, Allah'a; "Yarabbi. Bu senin en iyi kullarından biriydi. Neden onun ölmesine engel olmadın?" diye sorunca Rabbülalemin; yanıtlamış:

"Onun için bir kepçe, bir zodyak bot, yetmedi bir de helikopter gönderdim. Daha ne yapacaktım?"

[*] [*] [*] [*]

Bu virüs belası çok can aldı, daha da alacak...

Allah'tan umut kesmeyelim, ama aklı da yabana atmayalım.

Unutmayalım ki; Kuran'da, 26 surede, toplam 51 kere; akıllı olmaktan, düşünmekten, aklını kullanmaktan bahsedilir.

Bu nedenle Allah'tan yardımı dileyelim ama, yetkililerin, doktorların ve bilim adamlarının tavsiyelerine de titizlikle uyalım.

Herkes evinde kalsın...

Canları teninde kalsın...