Belediye başkanı Muharrem Akdemir arayarak bir konuda görüşmek istediğini söyledi. Makamına gittim, şehrin güncel konuları ve sorunları hakkında sohbet ettik, Eski ve yeni Zonguldak hakkında bazı düşüncelerimizi paylaştık. Konu Üzülmez deresine geldiğinde bana bir düşüncesinden bahsetti.

Belediye başkanı Muharrem Akdemir yaptığı yurt dışı seyahatlerinden birinde gezdiği bir serginin dikkatini çektiğini ve o yerlerde yaşanan sel felaketlerinin sergi haline getirildiğini, sergiyi gezenlerin kentin tarihi hakkında daha iyi fikir sahibi olunabileceği bilincinin bizde de uyanabileceğini söyledi. Tarihinde zaman-zaman büyük sel felaketlerine maruz kalan kentimizin de hafızasının yenilenmesi ve geçmişten dersler çıkarılması konusunda bu konuda benden bir çalışma talep etti. Geçmiş yıllarda böyle bir makalem ve yine geçmiş günlerde belediyeden gelen talep üzerine kendileriyle bazı arşiv fotoğraflarını paylaşmıştım.


SOSYAL MEDYANIN GÜCÜ VE TAKİPÇİLERİN KENT KÜLTÜRÜNE KATKILARI...
Zonguldak'ta yaşanan sel felaketlerine ait elimizde kısıtlı doküman ve görsel olduğu için konuyu "Zonguldak Nostalji" (www.zonguldaknostalji.com) sosyal medya sayfasından duyuru yaparak takipçilerimizden yardım istedik. Bazı gazeteler de bize destek verdi, haber yaptı...


Sloganımız "paylaşa, paylaşa büyüyeceğiz..."
Geçmiş yıllarda sosyal medya üzerinden benzer bir başka konuyu duyuru yaparak takipçilerden gelen bilgilerle bir makale hazırlamıştım. Bu makale de o nitelikte bir makale oldu... Geçmişe tanıklık edenler içlerindeki saklı bilgilerin yok olmadan, sosyal medyanın yarattığı sinerji ile kayıt altına alınarak ileriki nesillere taşınacak bir hal alması olayını gerçekleştirdi, kent arşivi ve kültürü adına çok önemli bir katkı sağladı. Takipçilerimiz arasında o günleri yaşayanlar konu hakkında mesaj ve yorumlarıyla kayda değer bilgiler verdiler. Hepsine ayrı-ayrı teşekkür ediyorum. Gelen posta ve yorumlarınızın bununla sınırlı olamadığını, bu makalenin yayınlanmasından sonra katılımların devam edeceğini düşünüyorum.
Bundan sonra bu tür çalışmalara daha çok yer vereceğiz. Sosyal medyanın gücünü hep birlikte bu platformlarda paylaşarak kent kütüphanesi haline getireceğiz.

Takipçilerimizden gelen bilgiler ve elimizdeki dökümanlar dahilinde hazırladığım çalışmayı kent kültürü ve hafızası adına, Zonguldak Belediyesi'nin de arşivleme ve sergilemesi dileğiyle paylaşıyorum...


ZONGULDAK (ÜZÜLMEZ) DERESİ...
Aşağıda 'Asma deresi', daha aşağılarda da 'Üzülmez deresi', 'Çaydamar deresi' istikametinden gelen kolla birleştiği noktadan itibaren, denize kadar olan kısım 'Zonguldak deresi ' olarak isimlendiriliyor.

DERENİN TAŞMASI VE YAŞANAN SEL FELAKETLERİ...
Zonguldak sel felaketlerine yabancı bir şehir değil, sık-sık tehlikeli boyutlarda dere taşmaları yaşanıyor. Tedbirsizlik ve bakımsızlık devam ettiği sürece tehlikeler hep kapımızda olacak. Çevre kirliliği ve çarpık yapılaşmanın sonuçları her geçen gün artıyor ve gerekli önlemler alınmıyor. 1970'li yıllara kadar gereken özen gösterilmiş dere yataklarında, köprüler taşmalar düşünülerek inşa edilmiş. Türkiye'nin sayılı mimari köprülerinden biri olan 'İnönü Köprüsü' adını yüksek anlamına gelen Fevkani kavramından almış. Yakın zamanda yıkılan Dökerel köprüsü (Kambur Köprü) özellikle dere taşmaları düşünülerek yay şeklinde inşa edilmiş. Şimdiki köprüler tehlikeye açık üstelik beton ayakları su akışını engelleyecek şekilde dere yatağında bulunuyor...

YAŞANAN SEL FELAKETLERİ VE TANIKLARI...
30 Haziran 1931, 3 Ağustos 1955, 27 Temmuz 1983 ve 6 Haziran 2014 sel felaketleri kayıtlı, Zonguldak tarihine not düşülmüş günlerdir.


1931 SEL FELAKETİ...
Zonguldak'ın kayıt altına alınmış ve fotoğraflanmış bilinen ilk sel felaketidir. 29 Haziran 1931 günü aşırı yağışların başladığı su basmaları, 30 Haziran günü şiddetini daha da arttırarak Yeniiçarşı ve Soğuksu bölgesini de içine alarak su basmalarına sebep olmuştur.

1931 selinin verdiği zarar ve tahribat o kadar büyüktü ki Zonguldak'ın gelecek için acil tedbirler almasını gerektiren kararlar alınmasına sebep oldu, 'Kömür Havzası Umumi Amenajman Projesi' dahilinde 1940 - 1948 yılları arasında dereleri ve dere yataklarının ıslahının yapılmasını sağladı.

1955 SEL FELAKETİ...
Can alan, büyük hasarlara sebep olan sel felaketlerinden biri olarak tarihe geçti. 1 Ağustos 1955 günü yağan yoğun sağanak yağış hayatı durdurdu. Metrekareye 431 kilogram yağış düştü. Ertesi gün Soğuksu, Acılık semtlerinde dağlardan gelen molozlar çamur birikintileri oluşturdu. Ankara köprüsü çevresi ve Yeniçarşı bölgesi dereden gelen taşmayla birlikte işyerleri tamamen sular altında kaldı. Kuyumcu mağazaları dahil diğer işyerleri de sel sularının etkisiyle içleri boşaldı. Bazı yerlerde yağmalamaya karşı asker müdahale etti. Şehirde ulaşım durmuş, elektrik kesilmişti. Sellerin sürüklediği keresleler, eşyalar ve variller denize taşındı.

1955 SELİNİN TANIKLARI ANLATIYOR...
Belma MURATOĞLU: Ben 1955 yılında şahit olduğum sel felaketini paylaşayım. Tabii biz Mithat Paşa Mahallesi'nde yokuşun başında yaşadığımız için, mağdur olmadık, ama annemin amcasının oğlunun çarşıdaki evinin alt katı tamamen sel suları ile doldu. Kırtasiyeci olan dayımın (Mustafa Zeki Erman) dükkanını da sel bastı, nesi var nesi yok mahvoldu. Öteki kırtasiye dükkanının sahibi Nihat Yetman evinin bahçesinde çöken duvarın altında kalarak hayatını kaybetti. Kurban bayramıydı. Sanıyorum ikinci gününden itibaren şiddetli yağmur yağmaya başladı ve vadi tabanını sel bastı, dere taştı. Dedemin evi gibi yüksek yerlerdeki evler kurtuldu. Dedem, ben bu yaşıma geldim, böyle bir afet görmedim demişti ki 72 yaşındaydı. Kardeşinin çocukları da aynı şeyleri söylediler. Allah Zonguldak'a bir daha böyle bir afet göstermesin.

Turgay ONAN: 1955 yılı kurban bayramının bitimine isabet eden 1 Ağustos gecesi Zonguldak merkezinde metrekareye 431 kilogram yağış düşmüş ve şehir bilinen tarihinde ikinci kez büyük bir sele maruz kalmıştır. (İlk sel, 29 - 30 Haziran 1931) Tahkikat raporunda "Vukuundan evvel zuhuruna ihtimal verilmeyen sebeplerden kaynaklanmıştır" denilen bu selde, tespit edilebildiği kadarıyla altı kişi hayatını kaybetmiş, hayatını kaybedenlerden birisi de şehrin tanınmış kırtasiyecilerinden Nihat Yetman'dır. Bu günkü kan merkezinin olduğu yerde bulunan atölyenin de kazanı patlamış, çevrede önemli hasar ve korkuya sebebiyet vermiştir.
Hasan ESKİKAN: Ben 1955 de olan seli çok iyi hatırlıyorum, biz o zaman Baştarla'da EKİ akaryakıt istasyonunun üstünde oturuyorduk, günlerce yağmur yağdı çocuktum bir gürültü geliyor Asma tarafından, birde ne göreyim Kok fabrikasının siyah renk galiba şimdi hatırladığıma göre 50 tonluk silolarından biri geliyor, geldi tren köprüsüne takıldı,daha sonrasını hatırlamıyorum.
Mine Altan ERBİL: Ben de hatırlıyorum, Kadırga yokuşunda oturuyorduk. İskeleden yukarıya doğru. O zaman parke taşı döşeliydi yollar, tümünü sökmüş iskelenin oraya yığmıştı sel suları, yol dere gibi akıyordu. Gazetenin sol alt köşesindeki foto sanki oralar gibi!

Yalçın ÜNAL: 1955'deki büyük seli Kozlu İhsaniye'de gördüm. Üsküp başı ocağının oradan baktığımda karşıdaki kestane ormanı kütle halinde kaydı. Dere köprü seviyesinin üstünden akıyordu, büyükbaş hayvanlar, kumaş vb akıyordu. Az gerideki Yunus Değirmenci'nin EKİ lojmanının yanına yukarıdaki ocak atığı, kaya dağı akmıştı yola. İhsaniye çarşı içi sel toprakları altında kalmıştı. Sinemanın yanındaki dükkanındaki malı kurtarayım derken Numan, Ercan , Atilla Tarhan kardeşlerin babası TATAR sele kapılıp gitti. Ölüsü bulunamadı. Dükkanı sonradan 2 m kazılıp toprak altında bulundu. EKİ ocaktan çıkan atık gre, şist vb. gibi taşları varagellere tepelere çıkarıp stok ediyordu. Bu selde bu atık dağları suya doyup patlayarak akıp İhsaniye'de, Kılıç yolu çıkışında evleri altına alıp yok edince bakanlar kurulu kararıyla ocak atıklarının tepelere stokunu yasaklayıp denize dökülmesine karar verdi. Bu da denizin Kozlu'da geri çekilmesine, pislenmesine, güzelliklerin yok edilmesine neden oldu. Bu da felaket... İnşallah deniz bu dolgularını alıp üstündeki yapılaşmayı yok etmez. Yanılmıyorsam 1955 sel felaketinde 13 kişi öldü. Evlendiği gece evinde sele kapılıp ölen gelin ve damatta vardı. Sel sularının bir kısmı tünelden Zonguldak tarafına geçmişti... Tam bir felaketti...

Emel NARİN: 1955 deki selde 6 yaşında idim. Soğuksu'da Lavuarın arkasında Güneş beylerin evlerinde idik. Bir akrabamız olan Saadet yengenin kızı ile divanda uyumuşuz. Gözümü açtığımda divanın üstünde odanın içinde yüzüyorduk. Telaşla bizi kaptılar. Hem komşumuz hem de Bartınlı hemşehrimiz olan Adnan ve Orhan amcalar biz iki çocuğu aldılar, bacaklarımız onların boynundan aşağı sallanabilecek şekilde enselerine oturttular ayaklarım sel suyunda selde onların göğüslerinde telaşla olabildiğince hızla evimize ulaştırdılar. Soğuksuda Cumhuriyet Caddesinde sonradan Gürol sineması yapılan Çelikel'in sahipleri Çakaloğulları'nın evlerinin tam karşısındaki Hacı Halil apartmanının birinci katına (giriş üstü) evimize geldik. Geldiğimizde giriş katlar su altındaydı dışarıda botlarla kürek çekiyorlardı. Sular çekilince çamur deryasını ve Kızılay'ın sokakta yemek dağıtan kuzine arabalarını pencereden seyrettiğimizi hatırlıyorum.
Hafize Ayfer TÜRK: Ben bu gün gibi hatırlıyorum, o zaman biz işletme lojmanında oturuyorduk. İskelenin orada karakol vardı, lojmanda oturuyorduk. Liman hep beyaz eşya ile doldu. Kuyumcuların altınları sulara karıştı, herkes yağma etti, sonra askeriye el koydu bütün evleri aradılar. Bizim komşularda yağma etmişti. Çok üzülmüştük.

Müzeyda Tokmak BULUZ: Ben hatırlıyorum. Kuyumcular çarşında altınlar gitmişti.
Nevin Sadık ÖZTEK: Bu felaketi birebir yaşadım. Apartman tepelerinde 3 gün kaldık.
Filiz OĞUZ: Biz İhsaniye dubleks İşçi memur evlerinde tepe bir yerde oturuyorduk. İlk sırada oralar şimdi kaymış o evler yokmuş, aşağıda manzara harikaydı, tepenin başına oturur pavyonlarda kalan işçilere moral için gelen konser ve sinemaya bakardık. Yaz günüydü bir acayip uğultu birisi bağırdı "sel geliyor" diye, tepenin başına koştuk İhsaniye köprüsünde iki dere birleşip öyle denize doğru giderdi, yükseklere yağan yağmur önüne ne kattıysa getiriyordu. Evlerin çatıları, inekler, kuzular köprünün üstünden aşıp kıyıdaki dükkanları da almıştı. Biraz coşkusu azalınca kıyıya vuran odun ve başka şeyleri toplamaya başladılar. Sonra bir genç askerden izne gelmiş sele kapıldı. çığlıklar arasında gitti batıp çıkan elini unutamam yıl altmışaltı olabilir Kozlu'ya da hasar vermişti.

Birgul-özcan SENERAN: Ben ise 1955 yılından bahsedeceğim. O zaman soğuksu'da lavvaların orada cami vardı, orada oturuyorduk zannedersem 4 yaşlarındaydım. Çok felaket bir şekilde sel olmuştu, arabalar suyun üstünde yüzüyordu. Acaba hatırlayanlar var mı? Zonguldaklılara selamlar.


1983 SEL FELAKETi...
Felakete Kömür İşletmesi'nin maden direklerinin Üzülmez Deresi'ni tıkaması sonucu oluşan sel felaketidir.

5 saat süren sağanak ve şiddetli yağmurun yol açtığı sel, can ve mal kaybına yol açtı. Taşkına EKİ'nin Baştarla semtinde Üzülmez deresi kıyısına yığdığı yüzlerce metreküp maden direğinin dereye sürüklenerek baraj yapmasının yol açtığı bildirildi.
Yağmurun yol açtığı sel sularından elektrik direkleri devrildi, ağaçlar yıkıldı. Kent elektriksiz kaldı ve telefonlar kesildi. Dere yatakları taşınca, kentin Asma bölümü ve çarşıdaki tüm dükkanlar sele uğradı, içindeki mallarla birlikte sürüklendi. Asma semtinde üç katlı bir bina sel suları tarafından temelinden sürüklenerek yıkıldı. Bina sakinleri, polislerin havaya ateş etmeleri ile uyandırılarak kurtarıldı.
Sel sularına kapılan biri çocuk iki kişi boğuldu, bir çocuk da devrilen elektrik direğindeki telin çarpmasından öldü. Zonguldak'ta kent içinde selden, çok sayıda bina ve işyeri harap oldu, üç katlı bir bina yıkıldı. Çarşıda 200 dükkanda bulunan mallarla, konutlardaki çok sayıda ev eşyası dere ve denize sürüklendi. . EKİ kömür üretimine iki gün ara verildi. Zonguldak halkı, 1955 yılından beri böyle bir sel afetinin görülmediğini söylerken dönemin valisi Galip Demirel selle ilgili olarak: "Şiddetli yağışlar, kentin içerisinden gelen Çaydamar ve Üzülmez nehirlerinin taşmasına neden oldu. Maden direklerinin de sel suları ile devrilmesi sonucu önü kapanan nehirlerden taşan su kentte 11,5 metre yükseldi. Bunun sonucu şehrin yüzde 90'ı sular altında kaldı. Sel felaketinin gece olması can kaybının çok olmasını önledi" açıklamasını yaptı. .

Vali Galip Demirel, Kilimli'de Zekai Ayvacık'ın, Bozca köyünde Hanife Alabıyık'ın, Baştarla semtinde Metin Azmi adlı yurttaşın sel sularına kapılarak öldüğünü bildirdi.


1983 SEL FELAKETİNİN TANIKLARI ANLATIYOR...
Mustafa YÜCE: 1983 yılında meydana gelen sel felaketi, E.K.İ.nin ocakta kullandığı direklerin Üzülmez Deresi ile taşınıp Ankara Köprüsü'nü tıkaması ile meydana geldi. Direkler Ankara Köprüsü'nün önünde set oluşturunca, Üzülmez Deresinin suyu şehrin içine doldu. Çarşıdaki yol seviyesindeki dükkanlar yarı beline kadar su içinde kaldı. Şehirden su çekilince, esnaf çamura bulanan mallarını dışarı çıkarıp temizlemeye başladı. O yıllarda Sosyal Sigortaların Zonguldak Şubesi'nde çalışıyordum. Öğlen paydoslarında şehirde dolaşırken, Köprü'nün üzerinde toplanan ve esnafın bu halini seyreden bazı kişilerin içten içe sevinerek; " iyi oldu bunlara, zamanında bizi nasıl da kazıkladılar" diye söylendiklerine şahit oldum.

Dükkanların içine ve sokaklara dolan çamur ve esnafın artık işine yaramayacak malları, kamyonlarla taşınarak Balkayası'nda bulunan eski direk harmanının bulunduğu alana döküldü ( Esas 67 Burda AVM' nin olduğu yer). Balkayası'nda oluşan bu çamur ve moloz yığınına bazı kişiler bir şey bulurum umuduyla gidip geldiler. İşe yarar bir şey bulanlar, bunları bir kenara yığıp sonra arabalarla taşıdılar. Hatta bu çamur ve moloz yığınının içinden yüklü miktarda altın bulanların da olduğu söylendi.
Çalıştığım Kurum'un yol seviyesinin altında bulunan arşivi (sigortalıların dosyalarının bulunduğu yer) tamamen suyla doldu. Belediye'nin pompaları ile suyu boşaltılan arşivdeki çamura bulanmış dosyalar, kurusun diye önce Kurumun önündeki caddenin kenarına serildi. Bu işin burada yapılamayacağı anlaşılınca, dosyalar Şehir Stadı'na taşınıp sahaya serildi. Dosyalara zarar vermeyecek şekilde olabildiğince dosyalar temizlendi, kurutuldu ve tekrar arşive taşındı. Bu iş için Kurum memurları nöbetleşe olarak görevlendirdi.
Bugün Özel İdare'nin binasının olduğu yerdeki tek katlı Belediye dükkanlarında, selden önce tuhafiye işi yapan Dursun Ali Dursun, selden sonra iş değiştirerek emlak komisyonculuğu ve ikinci el otomobil alım ve satım işi yapmaya başladı. Bu iş değişikliğini neden yaptığını hatırlatmak için olsa gerek, İşletmesinin adını " 83 Sel Ticaret" olarak değiştirdi.

Nusret KARA: İlk bakışta çok etkilenmiştim. Tarihi Ankara köprüsünün altındaki bu direklerin temizliğinde, sorumlu mühendis olarak ben görev almıştım. Asma ve Dilaver bölümlerinden oluşturduğumuz, bir grup emekçi işçi kardeşlerimizle birlikte güzel bir çalışma yapmıştık. Çok sayıda büyük ve küçükbaş hayvan ölüsü bu direklerin arasına sıkışmıştı. Onlarla birlikte 69 ambarlarımız dan sele karışan madeni yağ fıçıları ile birlikte kantinlerde satılması için gıda ambarından sele karışan tenekelerle zeytin yağı ve ayçiçeği yağı da toplamıştık. Olay yeri olarak ceset çıkar ihtimali ile görevlendirilen polisler, ne gariptir ki, madeni yağların dışındaki, yağ ve peynir tenekelerine el koydular. Oysaki onlarda gruplu işçilerimize kaldıkları yatakhane ve yemekhanelerde sabah öğle ve akşam yemekleri için satın alınmış yağ ve peynirlerdi. İkinci bir yağmur yağarsa yeni bir sel olur korkusuyla, ara vermeden çalıştığımız günlerdi. O arada TRT televizyonu muhabir ve kameraman sizinle haber amaçlı kısa bir film yapmak istiyoruz demez mi? Adres olarak genel müdürlüğü göstermiştim. İş yerim Dilaver Bölümü olmasına rağmen, ocağın girişi Dilaver de olan, merhum Nejat Tanki arkadaşımızın Asma ocağında göçükte kalan bir işçimizin gece arama çalışmalarına katılıyor, gündüzde selin getirdiği direkleri topluyorduk. Bu direkleri topladığımız zamandaki yorgunluğumu unutmam mümkün değil. Ben bir Mühendis olarak yorulmama rağmen, ayakları suyun içinde çizme ve şortla çalışan o fedakar işçilerimizin haklarını asla ödeyemeyiz. Bu köprü altı temizliğinden sonra Zonguldak Lavuarı, Kozlu Çaydamar ve Üzülmez kömür silo altı bantların temizliğini yapan ekibi de ben yönetmiştim. Çok zor günlerdi. Allah böyle bir felaketi yurduma göstermesin. Paylaşımınız için teşekkürler. Duygularımı anlatmama fırsat verdiniz.

Tanju KARTAL: Yıl 1983 ben askerdim, Soğuksu Ziraat Bankası arasında lavvarın arkasında oturuyorduk babam lavvarın makine bakım üstadı idi evimiz birinci kattı yağmur yokmuş ama dağlarda yağan yağmur direkleri baraja çevirmiş ve patlamış direklerle birlikte şehir içine önüne ne gelirse sürüklemiş, bizimkiler canlarını zor kurtarmış ev tavana kadar su dolmuş. Allah kimseye o günleri yaşatmaz inşallah.

Murat ÇELEBİ: Direk harmanın dan gelen direkler Gazipaşa Caddesindeki dükkanlara girmişti. Hatta karpuz yüklü bir kamyon şoförü ile denize sürüklenmişti.
Şenol ZARARCI: "83 sel ticaret" "Selsebil Lokantası" daha nice isimler oldu.
Necdet OKUMUŞ: Derenin Zonguldak Liman ile birleştiği mıntıkada Liman içine sürüklenmiş Otobüs gördük. Bu derenin tabanı yükseltildi, en az 2 metre derinlikte temizlenmeli.
Fuat YILMAZ: Bu olayı bizzat yaşadım, dün gibi hatırlıyorum aynı böyle idi görüntü.
Berkay DENİZ: Acılık'ta köprü başında berber dünyanınız vardı tavana kadar su içindeydi. Malzemeler su içinde yüzüyordu, cami kırarak suyu dışarı çıkardık. Derede aklınıza ne gelirse denize gidiyordu. Altın. beyaz eşya, tüp, araba vb.
Fuat YILMAZ: Bende yaşadım bu seli, balık pazarının orada tüp gazlar, ayakkabılar, vitrinler yarıya kadar suyla dolmuş hatta bir hafta giyeceklerde ucuzluk oldu. Hey gidi günler.
Nurullah ÖZKAN: TTK Lojmanı, 30 Aile apartmanları bahçesi havuz olmuştu. İlginç bir şeyde lojman karşısındaki tren köprüsü ayağındaki kulübe yıkılmamıştı.
Erkan ERTAN: Acılık'taki dükkanımızı su basmıştı, ben o zaman askerdim.
Songül BAYRAM: O günü hiç unutamam.
Ünal USTA: Çok kötüydü, Allah bir daha yaşatmasın.

Fatma İpek: Hatırladım. Büyük bir felaketti. Felaketin yanında, yine de güzel yıllardı.

Burhan PEHLİVANOĞLU: Bütün çarsıyı su bastı, her şeyi limana döktü, felaketti.
Koray GÜNER: Dün gibi hatırlarım.
Mustafa ÖZCAN: O günler hiç unutulur mu, Zonguldak'ımız için bir acı idi.
Selahattin AKIN: Ben de bu sel felaketini yaşayanlardan birisiyim, İstasyon caddesindeki dükkanımız su altında kalmıştı. Su o derece yükselmişti.

Bedia ERGİN: Çok kötü afetmiş, Allah tekrar yaşatmasın.
İhsan Ersoy Murat ÇELEBİ: 83 yılıydı. Ben Ulucami altındaydım.
Çiçek Matbaa Bülent ÇİÇEK: 83 ü çok iyi hatırlıyorum, büyük köprünün üzerine kadar direkler yığılmış arabalar dereye sürüklenmişti tüm işyerleri ve malları su altında kalmıştı günlerce elektrik kesilmişti.
Vural GÜLGEÇ: Oradaydım. Yaşım 6 idi ama hatırladığım şey dere kenarından dereye düşen Hacımurat arabamız.
Cemal ÇAKAR: Bu seli yaşadım denize sürüklenecek 4 aracı demiryoluna halatla bağladım.
Abdullah Baki AYDINALP: Selde en büyük darbeyi yiyenlerden biriydim. İşyerim tamamen yok olmuştu. Ne zaman şiddetli yağmur yağsa hep diken üstündeyim.
Serdar Remzi BERBEROĞLU: TARİH ders alınmazsa TEKERRÜRDEN İBARETTİR.

2014 SEL FELAKETİ...

6 Haziran 2014 tarihinde Üzülmez ve Asma Derelerinin taşması sonucu yine sel felaketi yaşandı. İstasyon Caddesi'ne ulaşımı sağlayan metal köprü yıkıldı. İl genelinde ise, 3 köprü yıkılmış ve şehir merkezinde derenin taşmasına ramak kala durmuştur.

Yardımcı kaynaklar...
Zonguldak Nostalji
(www.zonguldaknostalji.com)