Bu yazıyı okumadan önce bazı şeyleri bilmenizi isterim.

Bir; "Ali Kaya" olarak Zonguldak beni tanır. Yazdıklarım öznel düşüncelerimdir. Düşüncelerimi, hiçbir çıkar ya da alkış beklentisiyle oluşturmam.

İki; bunu bildiklerinden yazılarım, yazdığım gazete sahiplerinin denetiminden geçmez. Bu güne kadar da bu yönde bir müdahale ile karşılaşmadım.

Üç; yedi yıldır Demir Ailesi ile hiçbir ticari ilişkim olmadı.

Dört; yaklaşık dört-beş yıldır Demir Ailesi'nden biri ile görüşmem olmadı.

Beş; ayrıca Salih Demir Bey'e de özel kırgınlığım var, onu bağışlamam da mümkün değil.

Şimdi artık konuya gelelim...

Demir Ailesi, bir süredir Zonguldak'ın gündeminde...

Filyos, Davut Acar arsası, Ali Rıza Tığ'a yaptıkları...

Bütün bunlar şayet suç doğuruyorsa, yasa dışılık varsa, yargı gerekeni yapar.

Basın da, kamuoyunu bilgilendirmek ve tarafsız habercilik adına doğruyu yazar.

Buna da kimse bir şey diyemez.

Üstelik bir yılın yarısından çoğunda kent dışında olduğumdan, bu konularda fazla bilgi sahibi değilim. Şimdi de üç aydır İstanbul'dayım.

[*] [*] [*] [*]

Ben konunun bir başka yanına değineceğim.

Ben bu aileyi, bileğiyle yüreğinden başka bir şeyleri olmayan beş genç olarak tanıdım.

Yani sadece var günlerini değil, dar günlerini de bilirim.

Dostluğumuz, tanışıklığımız oldukça eski yani...

Bu süreçte bu aileden hep saygı gördüm.

Bu çerçevede yanlış yaptıklarında Salih Bey'e -Örneğin Mustafa Özdemir konusunda-eleştirilerim olmuştur. Bu eleştirilerim de ciddiye alınmıştır.

Yazılı olarak da -Pusula Gazetesi'ndeki "Operasyon" başlıklı yazım- dostluk çerçevesinde eleştirilerim olmuştur.

Bizim Zonguldak olarak bir hastalığımız var.

Kömüre, bu arada devlete bağımlı olmaktan kurtulamadık. Bu sosyal yapı olarak da; iş değil, dedikodu üreten bir kent olduk. Yani bir Konya, Adana, Gaziantep olamadık.

Bu yapıdan sıyrılıp kafasını kaldıranlara kuşku ile baktık.

Tökezlemelerinden gizli bir mutluluk duyduk.

Meseleyi Demir Ailesi'ne getirelim...

Düşünün, ama açık yüreklilikle...

Bu aile, işleri yolunda iken yatırımlarını nereye yaptılar?

Kente, istihdam alanında katkıları olmadı mı?

Kentin ticari piyasasına canlılık getirmediler mi?

Ayakkabı boyacısından otelcisine, taksiciden nalburuna, elektrikçisine katkıları olmadı mı?

Şimdi eskiye oranla zordalar.

Geniş bir aile ve kaderlerini onlara bağlamış bir çevrenin sorumluluğunu taşıyorlar.

"Bunları yaptılar" diye "yanlışlarını görmeyelim" de demiyorum.

Yargı, zaten kimseye sormadan hükmünü yürütür

Basın, haber verme hakkını -düşmanca olmadan- kullanır.

Sıkıntının ÇATES ihalesi ile başladığını...

Elini taşın altına koyan Demirleri, Zonguldak'ın -Teoman Papila dışında- yalnız bıraktığını da unutmadan...

Bir çıkış yolu arayan bu insanlara dört bir yandan...

"Tora, tora, tora!" derseniz...

"Ortaya 'kamikaze' çıkarma ihtimaliniz olduğunu unutmayın" derim.

Bunun da kimseye faydası olmaz

Dedim ya Demir Ailesi'nden bir çıkarım yok.

Beklentim de yok.

Ticari alışverişin dışında hiç nasiplenmedim.

Böyle bir talebim de, beklentim de, ihtiyacım da olmadı.

Ziyafet sofralarında da bulunmadım.

Sadece bu kenti seven, huzur içinde gelişmesini isteyen bir Zonguldaklı olarak fikrimi söyledim.

[*] [*] [*] [*]

Bu tavanın balıklarına selamlar...