“Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde... Pire berber iken, deve tellal iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, tıngır elek, tıngır felek” diyerek büyüklerimizden dinlediğimiz masallarımızın giriş tekerlemesiyle söze başlamak istiyorum…

Bizim çocukluğumuzda masallar ve efsaneler hayatımızın bir parçasıydı. Hayal dünyamızı süsler, bizi uzak diyarlara götürürdü. Ninelerimizden, dedelerimizden dinlediğimiz tadına doyamadığımız o güzel masallar… Bir de masal kahramanlarımız vardı, krallar, kraliçeler, prensler ve prensesler... Beyaz atlı prenslerin, prensesini aradığı macera dolu hikayeler. Perili köşklerde, şatolarda, saraylarda verilen balolar ve mutlu sonla biten masallar, mutlu prensesler…

60’lı ve 70’li yıllar, büyüklerden masal dinlediğimiz, sokakların tadını çıkardığımız güzel yıllardı. Çocukluğumuzun geçtiği Fener Mahallesi oyun bahçemizdi. Evimizden, Deniz Fenerine kadar olan alan EKI’nin resmi binalarının ve lojmanlarının bulunduğu bölgeydi. Çınar ağaçlarının arasında bulunan binaların etrafı çeşit-çeşit çiçeklerle çevrelenmiş çimenlik alanlara sahipti. “Çimlere basmayın” uyarılarına rağmen, bahçelerde oyunlar oynar, çimlerde yuvarlanırdık…


Fener Mahallesinde, Zonguldakspor Kulübü ile Deniz Kulübü arasındaki yol üzerinde etrafı parmaklıklarla çevrili kapısında güvenlik görevlilerinin bulunduğu, bahçesinde bahçıvanların ve etrafında sessizliğin ve sükunetin olduğu bir bina vardı. Çocukken parmaklıklar arasından seyretmek haricinde yanına bile yaklaşamadığımız, masallarda dinlediğimiz saraylara benzeyen bir ev… Etrafını saran dev çınar ağaçları, büyük gösterişli kapısı, kalın duvarları, panjurlu pencereleri, duvarlara takılı gösterişli aplikleri olan saray gibi bir ev. Çocuk aklımla masallardaki prenses bu evde yaşıyor olmalı diye düşünmüştüm, yoksa burası perili ev miydi!!!...Yıllar geçti, büyüdük, bizler de değiştik ama yaşadığımız yer değişmedi. Fener mahallesindeki binalar değişti, çiçekli bahçeleri pek kalmasa da binaları çiçekli bahçeleriyle hayal edip öyle görür olduk… Krallar ve prensesler artık masallarda kaldı, birde hayallerimizde... Perili ev aynı kalmayı başaran beklide birkaç binadan birisi olarak günümüze taşındı, çocukken giremediğimiz bahçesi ve evi aynı yerinde kalmayı başarmış, hem de tek bir çivi bile çakılmadan… Üstelik hayal değil gerçekmiş meğer, masallar prensesinin orda yaşadığını düşündüğüm saray, Kralların ve prenseslerin uğrak yeriymiş. Üç kral, bir prenses, Türkiye-Avrupa güzellik kraliçesinin yanında sinema film çekimleri, sinema sanatçısı, yüzlerce yerli-yabancı devlet görevlisi, bilim adamı ağırlanmış...


Hep merak ederdim, nasıl bir ev diye, odaları, balkonu, verandası, eşyası ve manzarasını… Eminim benim gibi bir çok Zonguldak insanı da merak etmiştir. Çocukken çitten atlayıp giremediğimiz bahçesine, kapısından girmeyi başardık… Biraz resmi, biraz hatır-gönül sayesinde izni kopardık, zor oldu diyemem, konuk evinden sorumlu başkanın, izin için göstermiş olduğu seçici titizlik çok önemli, bu hassasiyet beni memnun etti, bu kültür mirası başka türlü korunamazdı.
İlk kez göreceğiniz belgesel tadında hazırlamaya çalıştığım konuk evinin tanıtımı ve tarihi sanırım bana nasip oldu... Dilerim, iç ve diş mekan fotoğraflarıyla sunumu yapılan bu makale ile merakınızı gidermiş olurum…


A-TİPİ DEVLET KONUK EVİ…

Yapıldığı tarihe ve kuruluşuna ait herhangi arşiv, yazılı belge bulunmayan konuk evinin geçmiş hikayesini eldeki fotoğraflardan ve sözlü olarak günümüze aksetmiş duyumlardan derlemeye çalıştık. O günün canlı şahidi, şimdi aramızda olmayan konuttan sorumlu şef, merhum “Mehmet Teke”nin sözlü bıraktığı bilgilerin kulaktan-kulağa taşınması ile bazı bilgilere ulaşabildik…


1908 yılında kuzey burnuna inşa edilen Deniz Fenerinden sonra, bölgenin adresi Fener Mahallesi olarak kullanıma başlamıştır. Havzanın kuruluş aşamalarında Fener Mahallesinin lojman ve sosyal hizmet tesislerinin bulunduğu alan olarak değerlendirilmesi planlanmış, 1938 yılında projelendirilerek 1944 yılına kadar, A Tipi Lojman, B Tipi Lojman, Deniz Kulübü ve sosyal tesisler merkezi olarak düzenlenmiştir. 1942 yılında havzanın Müessese Müdürü olan İhsan Soyak tarafından tamamlanan inşaatlar kurum personeli yöneticilerinin lojmanı olarak kullanılmıştır. A Tipi Lojmanın ilk ev sahipliğini İhsan Soyak ve ailesi yapmıştır. Ancak üç ay kullanmışlardır. Hem köşkün büyüklüğü, hem de büyüyen Zonguldak ekonomisi ve sanayisi, üst düzey iç ve dış devlet adamlarının yaptığı gezi programlarında, Zonguldak’ın ziyarette öncelikli yer listesine alınmış olması, ilk zamanlar havzanın konuk evi olan Yayla Konağının yetersizliği de göz önüne alınarak, A Tipi ve B Tipi lojmanlar üst düzey devlet adamlarının konaklama ihtiyacına tahsis edilmiştir... Daha sonraki yıllarda da bazı genel müdürler kısa süreli lojman olarak kullanmıştır.


Kral dairesinden ayrı 10 yatak kapasitesine sahip A Tipi Konuk Evi gelen üst düzey misafirlere, B Tipi konuk evi ise daha çok bekar veya tek başına gelen üst düzey konuklara tahsis edilmiştir.


2000 yılına kadar yerleşik personel kadrosu ile hizmet veren ATipi Konuk Evi, gerileyen Zonguldak ekonomisi, gelen üst düzey ziyaretçi sayısındaki azalma ve alınan tasarruf tedbirler gibi nedenlerden dolayı işlevselliğini kaybetmiş, yerleşik personelin Yayla Konağına çekilmesine sebep olmuştur. Gelecek ziyaretçi durumlarında ve bayram vb. gibi özel günlerde geçici sevk edilen personelle işletilmeye devam etmektedir. En son 2016 yılı başlarında yapılan onarım çalışmaları dahil, geçmiş süreçte bakım ve restoresi düzenli yapılması ile orijinal halini korumaktadır. Mobilyalar, ahşap aksamlar, avizeler ve değerli eşyalar koruma altında olup, çevresindeki tarihi çınar ağaçları da tescilli olarak korunmaktadır…



Konakta misafir edilen üst düzey yerli ve yabancı ziyaretçilerin listesi çok kabarık, hepsini listelemek ayrı bir araştırma konusu olabilir. Hizmete girdiği 1940 yılından bu yana düzenli bir konuk defteri tutulmamış, 1981 yılından sonra kısmi olarak bir defter tutulmuştur. Bu defterden bazı alıntıları ve Zonguldak tarihine damgasını vurmuş konukları ve etkinlikleri saymak gerekirse…


-- İlk Başbakan, ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü
-- Türkiye ve Avrupa güzeli Günseli Başar
-- Irak Kralı II.Faysal
-- İran Şah-ı Rıza Pehlevi ve eşi Prenses Süreyya
-- Afganistan Kralı Majeste Muhammet Zahir Şah
-- Üçüncü Cumhurbaşkanı Celal Bayar
-- Başbakan Adnan Menderes
-- “Şehirdeki Yabancı” sinema filmi sanatçıları ve film seti
-- “Kadın Asla Unutmaz” sinema filmi sanatçıları ve film seti
-- KKTC. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş
-- Kenan Evren – Nurettin Ersin – Tahsin Şahinkaya – Nejat Tümer
-- Bülent Ulusu
-- 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal
-- Enerji Bakanı Fahir İlkel
-- Vali Galip Demirel
-- Devlet Bakanı Cemil Çiçek
-- Rusya Enerji Bakanı (Kömür) Schdow
-- Milli Savunma Bakanı Barlas Doğu
-- Başbakan Yıldırım Akbulut
-- Sağlık ve Devlet Bakanı Yıldırım Aktuna
-- “Kelebeğin Rüyası” film seti
……………………..


Kuruma ait ayrıca; Ankara, Yayla Konağı, Amasra, Üzülmez, Kozlu ve Armutçuk konuk evleri Zonguldak konuk severliğini devam ettiriyor, A Tipi Konuk Evi de yaklaşık 75 yıldır kültür mirası olarak gelen misafirlerini ağırlamak, rahat ettirmek için hazır şekilde beklemeyi sürdürüyor. Dileriz Zonguldak eski günlerdeki hareketliliğine kavuşur ve gelecekte anlatılacak yeni hikayelere vesile olur.



MİSAFİR KRALLARIN SARAYI VE MASAL PRENSESİNİN YATAK ODASI…

Misafirhaneye ana protokol kapısından girince sizi, bitirildiği yıla ait dış cephe manzaralı bir fotoğraf karşılıyor. Kısa hol geçilince ikinci kapıdan giriş camekanlı geniş alanda eskiye ait ahşap kaplama atmaları olan, sütunlu, tavanda kristal taşlı devasa avizelerin bulunduğu geniş bir salona bakıyor. Bu salon sağlı sollu yan cepheye açılan geniş kapıların olduğu iki geniş salonla bağlantılı “T” mimarisi bir alanı kapsıyor. Bu kapılar yarı kapalı verandaya, veranda da bahçedeki kalın çınar ağaçlarının olduğu Fener Mahallesi ve Kapuz manzaralı seyir alanına bağlanıyor...



Salonda Atatürk köşesi, 1869 yapımı bir piyano, gümüş şamdanlar, eski mobilya dolaplar, masa, koltuk, sehpalar, kristal ve porselen cam eşyaların sergilendiği büfe bulunmakta. Mutfak ve servis kapısı köşkün kuzey cephesinde, yemekhane ve çamaşırhane ise bodrum katında bulunuyor.


Yine Ana kapıdan girişte salona açılan kapının sağlı, sollu yan duvarlarında; soldaki yatakhanelere giden koridorun yan duvarında, 1955 yılında konutta ağırlanan Irak Kralı II.Faysal’ın Cumhurbaşkanı Celal Bayar’la konuttan çıkarken çekilmiş fotoğrafı… Sağdaki yatakhanelere giden koridorun, aynı zamanda kral dairesinin olduğu bölümün yan duvarı oluyor 1956 yılında konutta ağırlanan İran Şah-ı Rıza Pehlevi ve eşi Prenses Süreyya’nın Cumhurbaşkanı Celal Bayar’la ön bahçedeki seyir alanında dinlenirken çekilmiş fotoğrafları asılı…


Girişte sağ bölümde kral dairesinin bulunduğu bölüm, yarı dublex ara bölmeden geçen holden sonra dinlenme odası, banyo ve yatak odasının olduğu bölümdür. Ceviz ağacından yapılmış mobilya dolapları 75 sene öncesinin otantik havasını aynen günümüze taşımıştır
Yatak odası tarihsel süreçte hiçbir değişikliğe uğramadan Prenses Süreyya’nın bir gece misafir olduğu haliyle karşınıza çıkıyor… Tarihe yön vermiş insanların bu odada kaldığını bilmek odaya girdiğinizde ister istemez insanı duygusallaştırıyor, vücudunuzu ateşten bir gömlek kaplıyor, tarih kokan atmosferi ciğerlerinize çekerken o günler siyah beyaz sessiz film şeridi gibi gözünüzün önünden akıp gidiyor…




…………………







Yardımcı kaynaklar…
Zonguldak Nostalji
zonguldaknostalji.com

Teşekkürler…
TTK Genel Müdür Vekili - Ercan Gebeş
TTK İdari ve Sosyal İşler Daire Başkanı - Nida Şentürk
TTK Yayla Konağı Misafirhane Servis Şefi - Mevlut Kurtman