Ekinler orak ile biçilir.
Deste deste yere atılır.
Bir kişi, onları kendi saplarıyla bağlar.
Bağ haline gelen desteler, askerin tüfek çatması gibi birbirine yaslanarak ayağa dikilir.
Birkaç tanesi bir araya gelince adı "çıtıman" olur.
Böyle kurur ekinler.
Birkaç gün sonra katıra yüklenir.
Harmana getirilir.
Bağlar çözülür.
Ekinler bir döşek gibi harmana serilir.
Uç kısmı yukarı doğru kalkık.
Alt kısmına küçük keskin taşlar çakılmış.
Boyu bir buçuk iki metre arasında.
Eni yetmiş seksen santimetre ebatlarında...
Ortasından, ileride hayvanın boyunduruğuna bağlanır.
Adına "döven" denir.
Bir çift öküz, bir çift katır veya tek katır...
Hangi hayvan yetiştiriliyorsa.
Onun ardına takılır.
Harmana serilmiş olan ekinlerin üzerinde, sürekli daire şeklinde dönmeye başlanır.
Dövenin üzerine bazen çocuklar bindirilir.
Bazen taş konulur.
Döven ağır olursa, altındaki taşlar ekinleri keser.
Saman haline getirir.
Bu arada taneler başaklardan ayrılır.
Belli aralıklarla harmanda serili ekinler alt üst edilir.
Ki tüm ekinler saman olsun.
Tüm başaklar tanelerinden ayrılsın.
Harman biter...
Samanlar iki veya üç çatallı, "dirgen" adı verilen aletlerle toplanır.
Samanlığa doldurulup, sıkıştırılır.
Altta kalan taneler harmana süpürülür.
Harmanın bir kenarına yığılır.
Artık; rüzgarı bekleme zamanı...
Akşam esintisi çıksın.
Sabah rüzgarı gelsin.
Beklenir.
Rüzgar çıkınca, en az iki kişi, yığının etrafına geçer.
El şeklinde, uzun saplı, adına "yaba" denilen aletler ele alınır.
Rüzgarın yönüne göre taneler havaya atılır.
Saman taneleri.
Tozu toprağı.
Ne varsa rüzgara verilir.
Geriye pırıl pırıl buğday, yulaf, arpa, çavdar taneleri kalır.
Çuval pek bulunmazdı.
Her evin baş köşesinde bulunan tane ambarına çitlerle taşınır.
Vakti geldikçe değirmene gider.
Un olur gelir.
Ekmek olur.
Yufka olur.
Gözleme olur.
Un çorbası olur.
Un ile ne yapılabiliyorsa.
O şekilde değerlendirilir.
Tam bu zamanlar.
İnsanlar kendilerine yetecek buğday miktarını bilir.
O kadarını ambarına koymuşsa...
Rahat nefes alır.
Eğer eksik varsa.
Konu komşuyu takip eder.
Kış mevsimi gelmeden.
Kar kapıya düşmeden.
Tedbir alır.
Kiminden hibe, kiminden para.
Bir şekilde evin kışlık eksiğini tamamlar.
Un, yağ, tuz tamamsa...
Çay şeker olmasa da olur.
Şimdi tam harman zamanı.
Vakit bu vakit.
Ne harman kaldı...
Ne eskilerin o çilesi kaldı...
Ne ambar kaldı...