Geçen hafta delinin biri aradı!
"Siyasetçiler ile bürokratlar arasındaki güç savaşına dikkat ediyor musun?" dedi!
Birlikte hareket eden siyasetçilere karşı, bürokratlar da birlikte hareket etmeye başladı!
Köylere bile birlikte çıktılar!
"Yani siz öyleyseniz, biz de böyleyiz" mesajı verildi!
Ve herkesin safını belli etmesi gerektiği vurgulandı!
Çok tehlikeli bir restleşme gördüm!
Bizim de safımızı belirlememiz lazım!
Acaba Zonguldaklı siyasetçilerden yana mı olsak?
Devletin atadığı bürokratlardan yana mı olsak?
Bazen siyasetçilerden yana, bazen bürokratlardan yana mı olsak?
Korkudan isim bile yazamadık!
İnşallah hava şartları mevsim normallerine döner!
Yoksa filler, çimenleri ezer!
Karıncalara yazık olur!

O koltuğa sığmaz!
Zonguldak bürokrasisinde 5-6 isim var!
Bunlar, nerede boş koltuk bulsalar atlıyorlar!
"Ben bu koltuğa sığar mıyım?"
"Otursam, kalkar mıyım?"
Talip oldukları koltuklarda o kadar ilgisiz-bilgisiz-alakasız kişiler oturdu ki!
Bunlar da, o koltuğa kendilerini layık görüyorlar!
"Ben bu koltuğa ne veririm?" yok!
"İl Müdürü" sıfatı almak istiyorlar!
O sıfatın getirdiği kazanımları istiyorlar!
Hani şu meşhur "müdür fıkrası" var ya!
Orada olduğu gibi!
Zonguldak'ta da boşalan ve boşalacak olan bazı koltuklar için çok ilginç adaylar var!
Talip olanları duyunca, gülüyorum!
Çıta o kadar düştü ki!
Yukarıya kaldırmak giderek zorlaşıyor!
Mesela, biri o koltuğa sığmaz!
Müdür olsa, yeni bir koltuk alması lazım!
Devlete masraf!
Diğeri için koltuğa gerek yok!
O, orada çok durmaz!
Bu kişiler, annelerinden çıktıkları gün "müdür" olarak dünyaya geldiklerini sanıyorlar!
Ebelerini merak ediyorum!
Sormak istiyorum!
"Gerçekten öyle mi?" diye!

Kırmızı Oda...
TV 8'de yayınlanan, çok sevilen ve izlenen bir diziydi, Kırmızı Oda...
Kırmızı Oda, Gülseren Buğdaycıoğlu'nun 2004'te yayınlanan "Madalyonun İçi" adlı kitabından uyarlama bir diziydi. İstanbul'da psikiyatri kliniği sahibini ve bir psikiyatrist olan doktor hanıma ve diğer psikiyatrlara başvuran danışanların hikayeleri anlatılıyordu. Psikiyatri kliniğinde doktorlarını ve onlara başvuran hastaların hayatlarını anlatacağı "Kırmızı Oda"da her hayat hikayesinin altında yatan acılar, sevinçler, mutluluk ve hüzünler izleyicinin de ruhunun kapalı kapılarını aralıyordu. Hastalar o güne kadar kimselere söyleyemedikleri sırları dile getirirken, izleyiciler de kendi bugünleri, geçmişleri ve yarınlarına dair bir şeyler buluyorlardı.
Zonguldak'ta da bir "kırmızı oda" var!
Üstelik bu odanın sahibi İlçe Başkanı!
İlçe Başkanı, "kırmızı oda"da viskisini içiyor, bambaşka bir moda giriyor, sonra çıkıp caddede yürüyor!
Viski içiyor ama cuma mesajlarını, kandil mesajlarını ihmal etmiyor!
Davranışları, söylemleri, eylemleri tam benim uzmanlık alanıma giriyor!
Ortak dostlarımız, tedaviyle düzeleceği üzerinde görüş bildiriyorlar!
Bense, bu klinik vakanın asla akıllanmayacağı ve düzelmeyeceği kanaatindeyim!
Çok fazla yalan söylüyor!
Nerede, ne konuşacağını bilmiyor!
İki kişinin konuştuğunun sır olduğunu sanıyor!
Yerin kulağı olduğunu bilmiyor!
Çok fazla kayıt yapıyor!
Çok kısa bir süre içinde tedaviye başlarız!
İnşallah olumlu sonuç alırız!
Yoluna daha sağlıklı bir biçimde yürür!