Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan, Kozlu Belediye Başkanı Ali Bektaş ve Kilimli Belediye Başkanı Kamil Altun, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yu ziyaret etti.
Ziyaretin zamanlaması manidar!
Bence bu ziyaretin önümüzdeki günlerde mutlaka yansıması olacaktır!
Hatta ziyaret sırasında ya da sonrasında Zonguldak'a bir "yansıma" olmuş olabilir!
Tam da, AK Parti İl Başkanı Zeki Tosun'un görevden alınacağı haberlerinin yapıldığı günlerde...
Tam da, Kozlu 2'nci Müzik Festivali'nin "mevzuat" gerekçesiyle iptal edildiği günlerde...
Tam da, Ereğli'de Türk Tabipler Birliği Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı'ya "Sevgi-Barış-Dostluk Ödülü" verildiği günlerde...

Ekici, biçici, dikici...
AK Parti Gökçebey İlçe Başkanı Erkan Soner Kodaman, ilçede faaliyet gösteren içkili bir lokalin yeniden açılması için lokal sahibiyle Kaymakam Ömer Övünç Koşansu'ya gidiyor!
Kaymakam, konuyu bildiği için İlçe Başkanı ile içkili lokalin sahibini makama kabul etmiyor. Bu olayın ardından bazıları, Gökçebey'de "köstebek" arayışına başlıyor!
Oysa, bu bilgiyi kamuoyuyla paylaşan, AK Parti Gökçebey İlçe Başkanı Erkan Soner Kodaman!
Ve birlikte Kaymakamlığa gittiği lokal sahibi!
Kodaman ve beraberindeki lokalci, Kaymakamın kendilerini kabul etmediğini sitemli bir şekilde anlatıyorlar!
Biz de olayı duyup kamuoyuyla paylaşıyoruz!
Kaymakamlık içinde "köstebek" arayanlara, "değişim" isteyenlere tavsiyemiz şu: Eğer bu konuda biri değişecekse, Erkan Soner Kodaman değişmeli!
Bu konuda daha yazılacak şok şey var!
Kızılay konusu var!
TOKİ'deki depo konusu var!
Genç Kızılay var!
Güzel Kızılay var!
Ekici var!
Biçici var!
Dikici var!

Bekri Mustafa nasıl kurtuldu?
IV.Murat, bir gün veziri ile beraber binmiş kayığa, denize açılmışlar. Fakat bakar ki, kayıkçı bir testi çıkarmış, başlamış içkisini içmeye... IV. Murat, Bekri Mustafa'ya, "Uzat testiyi de ben ve arkadaşım da içelim" demiş.
Bekri karşı çıkmış, "Sizin gibi beyzadeler bunu içemez, su değil. Bunun içindeki rakıdır. Hem beni hem kendinizi yakarsınız" demiş. Israr üzerine testiyi padişaha uzatmış. Padişah, bir yudum içip, vezirine vermiş, "Padişahtan korkmuyor musun sen?" diye sormuş Bekri'ye...
Bekri, "Korkarım ama padişah içkiyi karada yasakladı. Denize kim bakacak? Beni burada kimse görmez" demiş.
Padişah, "Peki ya ben haber verirsem, ne olacak?" diye sormuş.
Bekri, "Veremezsin, sen de benimle beraber içtin, ikimizin de kelleleri düşer" diye cevaplamış.
Padişah, "Peki ya ben padişah, yanımdaki de Bayram Paşa ise?" demiş.
Bekri Mustafa, kürekleri elinden bırakıp kahkahayı basmış:
"Ben demedim mi 'size göre değil bu' diye. İki yudum rakı içtiniz; biriniz padişah, biriniz vezir olmaya kalktınız. Biraz daha içerseniz, sümme haşa, biriniz Allah olacak, diğeriniz peygamber..."
Sandaldakinin gerçekten padişah olduğunu öğrenince de, "Buyrun ağalar cenaze merasimine" demiş. Bu tatlı dili sayesinde de kellesini kurtarmış.

Bekri Mustafa, 'Ayasofya İmamı' oldu!
Bekri Mustafa, yoksul bir mahallede Küçük Ayasofya Cami'nin önünden geçmektedir.
O sırada musallada bir tabut vardır, fakat namazı kıldıracak imam ortalarda yoktur.
Cemaatin, beklemekten canı sıkılır ve başında kavuğu, sırtında cübbesiyle oradan geçen Bekri Mustafa'yı "hoca" zannederek, namazı kıldırmasını söylerler.
"Yok, ben hoca değilim" dese de, dinlemezler ve zorla öne geçirirler.
Bekri Mustafa, namazı kıldırdıktan sonra tabutun örtüsünü açar ve ölünün kulağına bir şeyler fısıldar.
Cemaat, ölüye ne söylediğini merak eder.
Bekri Mustafa gülerek, cevaplar:
"Sen şimdi aramızdan ayrılıp, ahirete gidiyorsun. Eğer orada, bu dünyanın ahvalini sana sorarlarsa, 'Bekri Mustafa Ayasofya'ya imam oldu' dersin. Onlar durumu anlar' dedim."