Değil mutfak...
Evin kapısından bile sokmayın.
Hatta marketlerde göz göze gelmeyin.
İşte sinsi sağlık düşmanları.
Margarin, bulyon, süt tozu, krema, hazır çorba, hazır sos, salam, sosis, gazlı şekerli içecekler, cips...
[*][*][*]
Kendiniz üretin.
Sütünüzü, tereyağını...
Mümkün değilse direk üreticiden alın.
Çorbanızı kendiniz yapın.
Meyve kurutun.
Marmelat yapın.
Pestil yapın.
Yoksa onları alın.
Biraz maden suyu...
Alın size gazlı içecek.
Cipsinizi evde kendiniz yapın.
Teknoloji çağı.
Bilmiyorsanız.
Bilgiye ulaşmak kolay.
Yeter ki farkına varalım.
Yeter ki bilgiye talip olalım.
Velhasılı...
Kendi sağlığınızla oynamayın.
İsterseniz yapabilirsiniz.

Gıybet...
Demişler ki filanca senin gıybetini yapıyor.
Kendi defteridir.
İstediğini yazar.
[*][*][*]
Bir başkasına demişler.
Filanca senin gıybetini ediyor.
Bir tepsi tatlı göndermiş.
- Duydum ki sevaplarınızı bize hediye etmişsiniz.
Bu hediye onu karşılamazsa da lütfen kabul buyurun.
Teşekkür ederim.
[*][*][*]
Biri demiş ki...
İlla gıybet edecek olsam.
Anamı-babamı ederim.
Sevaplarım bari onlara gitsin.
[*][*][*]
Arılar, sineklere çiçeğe konmanın pisliğe konmaktan daha güzel olduğunu anlatmaya çalışmaz.
Onlar çiçeğe konar.
Tozunu alır.
Bal yapar.
Polen getirir.
Propolis üretir.
Kısacası...
İşine bakar.
[*][*][*]
Biz de öyle yapmalıyız.
Filanca böyle demiş.
Pişmanca şunu yapmış.
Bizim yapmamız gereken o kadar çok iş var ki.
Kendimiz için.
Ailemiz için.
Köyümüz için.
Zonguldak için.
Ülkemiz için.
Dünyamız için.
Ahiretimiz için.
Telafisi olmayan en kıymetli hazinemiz olan zamanı lüzumsuz işlerde harcamaya gerek yok.
Kaybeden biz oluruz.
Moralimiz gider.
Sağlığımız gider.
Vaktimiz gider.
Hiçbirisini de telafi edemeyiz.
Dünyamızı ıskalarız.
Ahiretimizi kaçırırız.
Allah iş güç kaygısı versin.