Bağ-bahçeyle uğraşınca, mecburen kent meselelerinden uzaklaşıyoruz.
Ve yemin ediyorum, bambaşka bir ruh haline bürünüyorsunuz.
İlişkiler çıkarsız...
Selamlar karşılıksız...
Ne rant konuşuluyor, ne siyasi dedikodu...
En büyük kulis, muhtarlarla ilgili!
Köyün valisi de, kaymakamı da, belediye başkanı da; muhtar...
O nedenle olaylar, muhtarlar etrafında dönüyor!
Maaşları yükselince, muhtarlar da yükselmiş!
Çoğunda bir aşk hikayesi var!
Hatta birden fazla olanlar var!
Hani belediye başkanı olunca, çapkınlığa başlayan siyasetçiler var ya...
Köylerde de muhtarlar öyle...
Neyse, magazin burada da buluyor bizi...

Mobilyacı aşkı!
İlçelere yakın olunca, çok fazla ilginç hikayeler geliyor.
Mobilyacı iki kardeşin hikayesi, ilçe sınırlarını aşmış!
Mağazada çalışan dul ve genç kadın, iki kardeşi idare etmeye başlamış!
Kardeşlerden biri, iktidar partisi yöneticisi!
Ama biz olayı üçüncü kişiden öğreniyoruz.
Hikayeye bak...
Kadın, patronuyla birlikte olunca, eşi boşamış...
Kadın, diğer patrona geçmiş!
Patronlar, yani kardeşler, birbirinden habersiz kadın personelle birlikteler!
Ama ilçede önemli bir isim de, bu kadınla beraber!
Biz niye yazıyoruz?
Bu olay yakında çok büyük patlar!

Günün Fıkrası: Muhtar...
Köyün hovarda muhtarı, kendisinden de hovarda oğlunu başlamış azarlamaya:
"Oğlum, sen Nataşalarla ilişki kuruyorsun, onlarda AIDS mikrobu var. Onlardan sana bulaşır, senden bizim geline bulaşır, gelinden bana bulaşır, benden anana bulaşır, anandan da bütün köye bulaşır."