Meteoroloji uyarıyor.
Yağmur geliyor.
Fırtına geliyor.
Sel gelecek,
Dolu yağacak.
Dikkatli olun.
[*][*][*]
Eyvallah.
Aldık kabul ettik.
Şehirde vatandaş ne yapacak?
Üzerini sıkı giyinecek.
Şemsiyesini yanından ayırmayacak.
Dışarı öyle çıkacak.
Kenarda üç beş kuruşu kaldıysa.
Kredi kartının son limitini kullanmadıysa.
Pazar veya market alışverişini bir iki gün önceden yapacak.
[*][*][*]
Pandemide gördük.
Yasaklar öncesi nasıl akın ettiydik marketlere.
Özellikle tekel bayilerine.
Takviye için...
Yokluk için.
Hatta kıtlık için tedbir almıştık.
Tabii o zamanlar ekonomimiz daha rahattı.
[*][*][*]
Neyse?
Biz meteorolojinin uyarısından böyle bir çıkarım yapıyoruz.
Memleketi yönetenler ne yapıyor?
Yağmur, fırtına neyi etkiler?
Ulaşımı etkiler.
Elektrik, telefonu etkiler.
En çok da altyapıyı etkiler.
[*][*][*]
Bu uyarıyı yapıyorsunuz.
Güzel.
Siz ne önlem alıyorsunuz?
Mesela...
Yağmurdan önce mazgalları kontrol ediyor musunuz?
Kanallara bakıyor musunuz?
Heyelan tehlikesi olan yerlere ayar yapıyor musunuz?
Özellikle köy yollarında yol kenarlarındaki otu çöpü çalıyı greyderlerle sıyırıyor musunuz?
Kısacası...
Felaket için vatandaşı uyaralım.
Ama biz de üzerimize düşeni yapalım.
Yetkililer de yapsın.

Tam yeri gelmişken...
Yine yağmur yağdı.
Sel oldu.
Sular yol kenarlarındaki kanalları derinleştirdi.
Resmen oydu.
Bizimkiler ne yaptı.
Kamyonlarca mıcırı kanallara doldurdular.
Üzerine ne asfalt.
Ne beton.
Hiçbir hareket yapmadılar.
Yine yağmur yağdı.
Hepsini aldı gitti.
Şimdi o kanallar yine dolacak.
Devlet mıcır satın alacak.
[*][*][*]
Yazık değil mi öncekine...
Yazık değil mi devletin parasına.
Yazık değil mi...
[*][*][*]
Sayın milletvekillerimiz.
Sayın valimiz.
Sayın İl Özel İdaresi yöneticilerimiz.
Eğer yanlış yapılan işlerin faturası sizden tazmin edilse...
Böyle mi yaparsınız?
Devletin kıymetlerini...
Varlıklarını ele-sele vermeyiniz...