CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, cumartesi günü Çaycuma'ya gelerek, açılışlar gerçekleştirdi.
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun programına, partililer yoğun ilgi gösterdi.
Sağanak yağış olmasına rağmen Belediye Başkanı Bülent Kantarcı ve Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nu sonuna kadar dinlediler.
Üşüdüler, ıslandılar ama alanı terk etmediler.
Bir ara Bülent Kantarcı'yı protesto eder gibi oldular, sonra toparlandılar.
Tabi ki, CHP iktidara gelecekse; yağmura, çamura, üşümeye razı olacaksın.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nu karşılama ekibi çok iyi hazırlanmış, gençlerin gösterileri muhteşemdi.
Zonguldak'tan gelen basın olarak tören alanına biraz zor girdik.
Törenin yapılacağı alanının etrafında adeta tur attık.
Bütün girişleri denedik, içeri alınmadık!
Meğer, Çaycuma basını da içeri zor girmiş.
İl Emniyet Müdürü Fahri Aktaş'ı aramak zorunda kaldık.
Emniyet Müdürü Fahri Aktaş'ın talimatıyla içeri girebildik.
Kendisine çok teşekkür ediyoruz.

Herkes kendi kapısının önünü süpürsün!
Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan, bir basın toplantısı düzenledi, ardından gazetecileri yemeğe davet etti.
Yemeğe katılan oldu, katılmayan oldu.
Bir diğeri de Başkan Alan ile yapılan sohbetler...
"Gaca" ve "Kent Ormanı" muhabbeti...
Toplantıya gelen bazı basın çalışanları; bu sohbet ve yemek meselesini haber yapmışlar!
Ben de köşe yazımda bu arkadaşlara (!) "Sanki başkanın hiç yemeğini yememiş gibi" başlığıyla eleştirilerde bulundum.
Bu köşe yazısını, gazetemiz ve internet sitemizde de aynı şekilde verdik.
Editör arkadaşlar "başlık sığmadı" diye "Sanki başkanın hiç yemeğini yememiş gibi" yerine "Sanki başkanınkini yememiş gibi" diye atmışlar.
Bu teknik bir hata...
Mesai arkadaşlarımın ya da benim hatam da olabilirdi.
Bilerek de yazmış olabilirdim.
Hata insana mahsus değil mi?
Herkes hata yapabilir...
Evet, ben geçmişte Halkın Sesi'nde de çalıştım.
Ancak beni eleştiren arkadaşlar, beraber oldukları kız arkadaşlarını "Benim eskilerimi giyiyorsun" diye köşelerinde malzeme yapmışlardı.
Sonra bu yazıyı kaldırmışlardı.
Bu yazıyı kaldırmakla pür-ü pak olmadınız.
Lütfen, önce herkes kendi kapısının önünü süpürsün.
Ben aynaya bakmayı çok severim, bir elimde de cımbız...
Ancak siz de önce kendi camınızı silin.
Bana ahlak dersi vermeye kalkışanlar, geçmişlerine bir dönsünler, baksınlar.
Patronların arasında yaşanan kavgalara biz emekçileri karıştırmayın.
Benim işim haber yapmak...
İşimi de en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum.
Bir sorununuz varsa, sizi Ali Rıza Tığ'a havale ediyorum, meselenizi onunla çözersiniz.
Teknik bir hatadan dolayı yapılan bir hata ile üstüme gelmeyin.
Ali Rıza Tığ'a diş geçiremiyorsunuz, bana diş bilemeyin!