Osman Göktaş: Madende oğlu ile birlikte 4 kişiyi kurtarıp kendi hayatını feda eden bir maden şehidi.
Kurtardığı oğlu tam 9 yıl sonra aynı maden ocaklarında göçükte kalarak can verdi.
Cefakar anne, eşinin ve oğlunun acısına daha fazla dayanamadı, hayata gözlerini yumdu.
Bu satırlarda o acı dolu yaşam hikayesini Osman Göktaş'ın çocuklarından dinleyeceksiniz.
Emine Aydın...
Osman Göktaş'ın biricik kızı...
Bakın nasıl anlatıyor babasının ve kardeşlerinin maden hikayesini...

"Babamı maden ocağında kaybettim..."
Sabah telefonum çaldı,
Dediler baban kaza geçirdi.
O an şok geçirdim...
Dilim tutuldu...
İnsan ne diyebilir ki bu durumda...
9 yıl arayla kardeşimi de maden ocaklarında kaybettim.
Annem... Vefakar, cefakar annem.
Dayanamadı hem oğlunun hem eşinin acısına onu da 6 ay sonra toprağa verdim.
Elimde avucumda ailem dediklerimden bir abim kaldı.
O da maden ocağında çalışıyor.
Bu bizim kaderimiz mi, kader ise nasıl yazılmış bilemiyorum...
Çok varlıklı bir ailede büyümedik.
Ama Allah razı olsun babam bir gün bile bize yokluk yüzü göstermedi.
O kaçak ocaklarda iş olmadığı için çalıştı ama yokluğu da bize göstermedi.
Ve ben babamla her zaman gurur duydum, hala da gurur duyuyorum.
Babam Osman Göktaş bir kahramandı.
Ocaktan sağ kurtulan işçilerden dinlediğimiz kadarıyla,
Maden ocağında bir gaz püskürmesi meydana geliyor.
İşçiler tabi ocağı terk etmeye çalışıyor.
Çıkan gazdan etkilenen işçiler patır patır yere düşmeye başlamış.
Kardeşim de o ocakta çalışıyor adı Uğur...
İkisi çıkıyorlar ocaktan kendilerini kurtarıyorlar.
Kardeşim 'Baba adamlar ölüyor' diyor.
Kardeşim Uğur ocağa geri dalıyor.
Babam da peşinden...
Uğur da dumandan etkilenip yere yığılmış.
Babam ilk kardeşim Uğur'u kurtarıyor.
Peşinden dumandan etkilenip yere düşen 4 işçisini kurtarıyor.
Ama kendisi kurtulamıyor rahmetli...
Hepsini kurtarıp kendisi can verdi o ocakta...
Biz bu acılarla nasıl yaşıyoruz bilemiyorum.
Soma faciası yaşandı ve 301 madenci şehit oldu.
Onların acısını zaten en çok Zonguldaklılar anlar.
Biz de o acıları sürekli yaşayan bir iliz.
Her gün onlarla birlikte burada bizler de ağladık...."

Maden ocaklarında çalışmaya devam eden Osman Göktaş'ın oğlu Nazif Göktaş ise şöyle anlatıyor yaşadıklarını;
"Madende çalışmaya 14 yaşımda babamla başladım.
Babamla 7-8 sene omuz omuza verdik,
Çalışıp ailemize birlikte baktık.
Tabi o zamanlar kaçak çalıştık.
Sigorta yok, güvence yok...
Sonra askerlik geldi çattı.
Askerden gelince sigortalı bir maden şirketine girdim.
Kardeşlerime bakabilmek için çalışmak zorundayım.
14 yaşından bu yana bildiğim tek meslek madencilik.
Yokluk, ekmek mücadelesi derken madenlerde çalışmaya başlamak zorunda kaldım.
20 senedir madenlerde çalışıyorum.
Babam da benim gibiydi.
O da çalışmak zorundaydı.
Evde ekmek bekleyen eş ve çocuklar...
Bacası tütmesi gereken bir yuva var...
O da çalışmak zorundaydı yani...
Aklımda mıh gibi çakılı.
Yıl 2009 aylardan Haziran...
Sabah 9'da telefon çaldı.
Dediler:"Baban kaza geçirdi."
O an dilim tutuldu.
Evdekiler tabi soruyor 'Kim o? Kim o?'...
Ne diyeceğimi şaşırdım, hiç bir şey söyleyemedim.
En son "Babam kaza geçirmiş yaralıymış, hastaneye gideceğiz." dedim.

Ocaktaki elektrik kablosu tutuşmuş ve kablolardan çıkan dumanlar işçileri zehirlemiş.
Babam kardeşimi ve 4 işçisini kurtarıp kendi canını verdi.
Belki OFK dediğimiz maskelerden olsaydı kurtulabilirdi.
Kardeşim Uğur da metan gazı patlaması nedeniyle hayatını kaybetti.
Baba oğul 9 sene arayla aynı arazi üzerindeki ocaklarda can verdi.
29 yaşındaydı kardeşim...
Ben babamı da kardeşimi de kömür yolunda kaybettim.
Ama başka yapacak iş yok.
Benim mesleğim de madencilik.
Zonguldak'ta biz dışarda aldığımız parayla ev geçindiremeyiz.
Bir de biz bu işe alışkın insanız başka iş de yapamayız.
Bizim bildiğimiz iş bu...
Gece 1 oldu mu işimize gideriz, sabah oldu mu eve döneriz.
Yatarız dinleniriz akşam yine işimize gideriz.
Madencinin hayatı böyle...
Amaç evine ekmek götürebilmek,
Çocuklarına, ailesine bakabilmek...
Ben çekirdekten yetiştiğim için korkmuyorum.
Her maden ocağında çalışır, istenilen işi yaparım.
Madenci oldun mu zaten her işi yapmak zorundasın.
Yeri gelir kömür kazarsın, yeri gelir kürek atarsın, yeri gelir vagon sürersin...
Zonguldak'ın kaderi bu...
Madencilik...
Bunu değiştiremezsin!
Neden?
Çünkü hiç bir iş adamı bölgeye yatırım yapmıyor, bir fabrika açmıyor.
Bu çevrede fabrikalar olsa, yatırım olsa kimse gidip maden ocaklarında çalışmaz.
Soma'da ölen işçilerin ardından çıkan yasa ile maaşlarımıza düzen geldi.
Çift asgari ücret ile emeğimizin bir nebze de olsa karşılığını almaya başladık.
Eğer o gün o bedel ödenmeseydi sistem aynı şekilde devam ederdi."