Mesleğe başladığım ilk yıllardı...
31 yıl öncesinden söz ediyorum.
Tercüman Gazetesi'nin, İstanbul/Topkapı'daki merkezine gitmiştim.
Sabah çok erkendi... Görüşeceğim hiç kimse gelmemişti.
Oradan Cağaloğlu'na geçtim...
Bab-ı Ali Yokuşu'na...
O zaman tüm basın kuruluşlarının merkezi oradaydı.
Hürriyet yazarlarının binaya girişini izlemiştim.
Kaç kez inip-çıktığımı hatırlamıyorum, Bab-ı Ali Yokuşu'nu...
Sonra yeniden Topkapı Tercüman Tesisleri...
Görüşmelerimi bitirip dönmüştüm, Zonguldak'a...
Ama İstanbul'u hep sevmişimdir ben...
"İstanbul" derken; Cağaloğlu'nu, Beşiktaş'ı, Ortaköy'ü, İstinye'yi, Emirgan Korusu'nu, Çamlıca'yı, Pier Loti'yi...
Yani İstanbul'un denizi gören her yerini seviyorum ben...
Zonguldak "komünist" bir şehir!
Herkesin denizi gördüğü, herkesin aslında eşit olduğu, herkesin aynı restorana gidebildiği bir şehir...
İstanbul öyle mi?
Hemen kapris yapma, seni unuttuğumu sanma Kız Kulesi...
İlk Harem tarafından görmüştüm seni... Sabah ezanında...
Sonra bir de karşıdan bakmıştım sana...
Akşam ezanında...
Gece yarısı muhteşemdin, Kız Kulesi...
Aklım "İstanbul", kalbim "Zonguldak" gibi...
Çok şeyi, aynı anda düşünüp, istediğim yere gidebiliyorum, "İstanbul" gibi...
Bazen yol uzuyor, hedefe geç ulaşıyorum. Kaza oluyor filan yani!
Ama kalbim "Zonguldak" gibi...
Hep merdiven...
Hep inişli-çıkışlı...
Ama sonunda hep denizi görüyor.
Ya uzaktan, ya yakından...
Ah İstanbul!
Bunları yazıyorum, Emirgan Korusu'ndan...
İstanbul'da tarihi dokusu korunsaydı...
Yeni İstanbul başka yere kurulsa, eski İstanbul kalsaydı...
İnsan ve trafik, yarı yarıya az olsaydı...
Dünyada yaşanacak tek yer, İstanbul olurdu.
Şairlere muhteşem dizeleri, yazarlara o muhteşem betimlemeleri yaptıran şehir İstanbul...
Ah İstanbul!
Ah İstanbul!

Milli Eğitim ile işbirliği yap, Müdürü konuşturma!

Zonguldak İl Milli Eğitim Müdürlüğü, İlim Yayma Cemiyeti ile ortak etkinlik yapmış.
Etkinliğin baş konuğu, Zonguldak Valisi Mustafa Tutulmaz!
Devlet, FETÖ olayından ders almamış olacak ki, bu tip dini organizasyonlarla ilişkisini sürdürüyor.
Bence yanlış bir uygulama...
Yeni bir vaka yaşayıp "aldatıldık" dememek için, devlet kendi sınırları içinde kalmalı...
Dini ve siyasi yapıları işleyişim içine sokmamalı...
Özellikle eğitimin içinde bu tür yapılar olmamalı...
İlim Yaymacılar, eğitimin içinde de kalmıyorlar!
Atamalara karışıyorlar, sivil toplum örgütlerine karışıyorlar!
İlim yayma dışında başka işler yapıyorlar!
Milli Eğitim ile işbirliği yapıyorlar ama Milli Eğitim Müdürünü konuşturmak istemiyorlar!
Bu konuya daha sonra değineceğiz...

Günün Fıkrası: Sekreter...

Sekreter kız, öğle yemeğinden dönen doktoru muayenehanenin kapısında karşılar, paltosunu alıp askıya yerleştirirken, tebessüm ederek haber verir:
"Efendim, siz yokken karınız telefon etti..."
"Yaa... Ne dedi?"
"Size selam ve öpücükler gönderdi..."
"Peki kızım, selam sende kalsın, lütfen o öpücükleri bana verir misin?"