Türk Dil Kurumu'na göre bu atasözünün anlamı, "Herhangi bir olayın gerçeklik durumunu fark etmek için uzaktan değil, birebir yaşamak gerekmekte olduğu" şeklinde açıklanıyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara'da TÜİK ve Milli Eğitim Bakanlığı baskınını yapınca, tabanda ve Anadolu'da farklı bir lider portresi çizdi!
"Kesin iktidara geliyor, olaylara çok hakim" bir görüntü ortaya koyuyor!
Ama gelin görün ki, Zonguldak'ta yine eski Kemal Kılıçdaroğlu vardı!
1,5 milyar ton taşkömürünü "1,5 milyon ton" dedi!
Uzun Mehmet'e "Uzun Hasan" dedi!
Bu durum, dil sürçmesiyle açıklanamaz!
Önündeki metni okumaktan, anlamaktan uzak bir lider görüntüsü çizdi!
Zonguldak ile Uzun Hasan'ın ne ilgisi var?
Nasıl kurdu o bağlantıyı, anlamak mümkün değil!

Neden yazmayacağız?

20'nci yüzyıl İngiliz edebiyatının önde gelen kalemleri arasında yer alan İngiliz romancı, gazeteci ve eleştirmen George Orwell, "Gazetecilik, birilerinin yayınlanmasını istemediği şeyleri yazmaktır. Geri kalan her şey, halkla ilişkilerdir" demiş.
Ne de güzel söylemiş!
Zonguldak'ta sadece "açıklamaları yazan gazeteciler" var.
Biz ise, "yazdıklarımız üzerine açıklama yapılan gazeteciler" sınıfındayız.
Her gün, "diğer gazetelerden farklı iki-üç haberimiz olsun" diye çabalıyoruz.
Bizi zirveye taşıyan ve zirvede tutan "sihir" işte bu çabadan kaynaklanıyor.
Onu yazma, bunu yazma, şunu yazma...
Peki, biz kimi, neyi yazacağız?
Ve neden yazmayacağız?
En can alıcı soru da bu!
Mesela, dün tefeci operasyonu oldu!
Birileri, 3 kişinin gözaltında olduğunu yazdı!
Biz, 10 kişinin gözaltında olduğunu yazdık!
Sonra herkes, 10 kişinin gözaltında olduğunu yazdı.
Biz, operasyonda 10 kişinin olduğunu öğrenip yazarak "gazetecilik" yaptık!
Bu bilgiyi bizden alıp yazanlar, "halkla ilişkiler" yaptı!
Aradaki fark bu!

'Deniz'e karşı durulmaz!

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Pusula Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Öznur Güneş'in Kilimli sahil yolunda yaşanan sorunla ilgili sorusuna, "Denize karşı durulmaz. Bu yol, tam üç kez yapıldı. Aynı şeyleri yaparak, farklı sonuç beklemek mümkün değil. Allah, bunlara akıl-fikir versin" yanıtını verdi.
Şeytanın avukatlığını yaparak, "Denize karşı durulmaz" sözünden CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz'a karşı durulmayacağı anlamını da çıkarttık!
Son dönemde, her taşın altından Deniz Yavuzyılmaz çıkıyor!
Zonguldak'a da bir mesaj vermiş olabilir!
Özellikle de teşkilata!
Hayırlısı olsun!

Günün Fıkrası: Bizim asistan o!...

Akıl hastanesinde bir doktoru ziyaret edecektim. Bana odasını gösterdiler. Koridorda bir sopaya at gibi binen birine rastladım. Beni durdurdu, kimi aradığımı sordu. Söyledim. Doktorun bulunduğu yeri işaret etti. Tam gidecektim ki, beni eliyle engelledi, sopayı göstererek, "Oraya öyle gidilmez. Bin şu arabaya!" diye bağırdı.
"Çattık belaya!" diye mırıldanarak korkuyla arabasına (!) bindim. Acayip sesler çıkararak, beni doktorun odasının bulunduğu yere kadar götürdü, arabadan inmemi söyledi. Dediğini yaptım. Tam kapıyı çalmak üzereydim ki, kolumdan tuttu, "Bedava mı sandın? Ver bakayım elli lira araba parası" diye konuştu.
"Başıma bir iş gelmesin" diye istediği parayı verdim. İçeri girince doktora, "Doktor bey, burası ne biçim hastane? Tehlikeli deliler koridorda cirit atıyorlar" diye dert yandım.
Doktor; şaşırdı, yanıldığımı söyledi, bu kanıya nereden vardığımı sordu. Başıma gelenleri anlattım. Doktor, gülmeye başladı, Kızarak,
"Ben ecel terleri döktüm, siz gülüyorsunuz" dedim.
"O kişi deli değil ki..." diye yüzüme baktı.
"Kim öyleyse, orada ne işi var?" diye sordum.
Doktor, "Bizim asistan o. Aldığı maaş yetmiyor da böyle muziplikler yaparak yolunu buluyor" cevabını verdi.