KESK'e bağlı Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası, (BTS) kurum yöneticileri tarafından uygulanan mobbing, tehdit ve sürgün yapmalarına karşı tepki açıklaması yaptılar.
BTS Zonguldak Şube Başkanı Arif Özaltın, TCDD Zonguldak Garı önünde yaptığı basın açıklamasında şunları söyledi;
"Sendikamız BTS'nin üye, temsilci ve yöneticileri, faaliyet yürütmekte olduğumuz demiryollarında, kurum yöneticileri tarafından; mobbing, ikna odasında istifaya zorlanma, aylıktan kesme, trenden indirme, il dışına geçici görevlendirme, sürgün ve benzeri uygulamalara maruz kalmaktadır.
İçerisinde sendikamız Merkez Yürütme Kurulu üyeleri, Şube Yürütme Kurulu üyeleri, işyeri temsilcileri ve üyelerinin olduğu onlarca arkadaşımız 11 Şubat 2020,11 Mayıs 2020,27 Mayıs 2020 ve sonrasında farklı tarihlerde sürgün edilmişlerdir.
TCDD yönetimi, bu işlemin "SÜRGÜN değil ROTASYON olduğu" yönünde kamuoyunu yanıltmaya yönelik ifadeler kullanmıştı. Oysaki; demiryollarında "rotasyon" diye bir uygulama kanunen olmayıp, TCDD yönetimi "rotasyon" ifadesini kasıtlı olarak kullanarak, yaptığı hukuk dışı sürgünlere gerekçe bulmaya çalışmaktadır.
Mahkemeler tarafından, bu sürgün kararları iptal edilerek arkadaşlarımızın tümü eski görev yerlerine dönmelerine rağmen, demiryolu yönetimi yeniden ve ısrarla içerisinde sürgün edilen üyelerimizin de olduğu arkadaşlarımızı sürgün etmeyi sürdürmektedir.
İzmir Şubemizden Kadın Sekreterimiz Nurhan Karadağ ve eşi Ünal Karadağ'ın Malatya'ya, Şube Sekreteri Mehdi Seyhan'ın Kars/Topdağı istasyonuna ve eski İzmir Şube Başkanı Bülent Çuhadar'ın da Malatya'ya sürgün kararları çıkmıştır.
Kurum yönetimi tarafından 6 Ocak 2021 tarihinde sürgün edilen arkadaşlarımızla ilgili gerekçe olarak; "almış oldukları disiplin cezası ve işyeri barışını bozacak olmaları iddiası" bahane edilmiştir. Oysa ki verilen cezalar ilk sürgün edilen arkadaşımızın sürgününü protesto amaçlı yapılan sendikal faaliyetlerdir. Bunun yanı sıra, bu cezalara itiraz edilmiş olup, mahkemelerde iptal davaları açılmıştır. Haksız ve hukuksuz ceza verildiği yetmezmiş gibi, arkadaşlarımız disiplin cezası almış olmaları bahanesiyle sürgün edilerek, ikinci bir ceza verilmek istenmiştir.
Bu süreçte Kurum yöneticileri tarafından, sendikamız üyeleri ile görüşülerek sendikamızdan istifa etmeleri yönünde baskı uygulanmış, sürgün edilmekle tehdit edilmişlerdir.
9 Mart 2021 günü İzmir Şube Başkanı Erdal Akyol'u Bandırma'ya, Şubemiz Basın Yayın Sekreteri Ejder Koçak'ı Erzincan'a ve İzmir şube üyemiz Serdar Ürün'ün Van/Kapıköy istasyonuna sürgün kararları çıkmıştır. Ayrıca Genel Merkez Kadın Sekreterimiz Begüm Özyönüm'ün sicil notu bozulmak suretiyle Biçerova Lojistik Müdürlüğüne sürgün edilmiştir.
Yürütme Kurulu üyemiz, Ejder Koçak TCDD Trafik ve İstasyon Yönetimi Dairesi personeli olup, Karabük Trafik Yönetim Merkezinde Trafik kontrolörü olarak çalışmaktadır. Karabük Trafik Yönetim Merkezinde Tren trafiğini yönetecek personel sayısı 18 olması gerekirken. Üyemiz Ejder Koçak dahil 12 asil Trafik Kontrolörü 3 kişide geçici görevlendirme adıyla 15 personel ile yönetilmektedir. Bu 3 personel Görevde yükselme sınavında başarılı oldukları halde haksız ve hukuksuzca mülakatta elenmiş yedekten bile atanamamışlardır. Ren trafiğini yönetecek olan Karabük Trafik Yönetim Merkezi personel açığı 6 iken bu sürgün ile 7 ye çıkmıştır.
Üyemiz Ejder Koçak'ın kalp rahatsızlığı olup yakın zamanda iki aile büyüğünü ve babasını kaybetmiş hasta annesinin bakımlarını da üstlenmiştir. Bu çağdışı insanlık suçu olan uygulama sadece kendisinin sürgünü değil eşinin, okuyan çocuklarının, hasta annesinin ve aile bütünlüğünün sürgünüdür. Bu sürgün kararlarının nerede ve nasıl alındığını çok iyi bilmekteyiz.
Özellikle TCDD taşınmazlarının yağmalanmak istendiği, özelleştirme uygulamalarının hayata geçirilmek için hazırlıkların yapıldığı bugünlerde, TCDD'yi arka planda yöneten ve yaptıkları usulsüzlükler Sayıştay raporları ile sabit olanların karşısında duran sendikamızı kendisine düşman olarak görenlerin asıl amaçlarını yakından biliyoruz.
Sayıştay raporlarına yansıyan demiryollarındaki teknik eksiklikler ve kamu zararlarının ve meydana gelen kazaların önlenmesi için TCDD ve TCDD Taşımacılık A.Ş. bugüne kadar yeterli emniyet tedbirlerini ve kamusal harcamalarının etkin kullanılmasına yönelik tedbirleri almamıştır. Bu nedenle her yılı zararla kapatmaktadırlar. Tedbirler almak bir yana, kazalara neden olanlar hakkında bugüne kadar hiç bir idari ve cezai işlem yapılmamıştır.
Bizler bugüne kadar; demiryollarının geliştirilmesi amacıyla; açıklamalar yapıp raporlar yayınladık, onlarca kişinin yaşamını yitirdiği, yüzlercesinin yaralandığı tren kazaları "bir daha yaşanmasın" diyerek bu kazaların gerçek nedenlerini açığa çıkarmaya çalıştık.
Bu durumdan huzursuz olan TCDD ve TCDD Taşımacılık A.Ş. yönetimi, yasalara aykırı bir şekilde kamu gücünü kullanarak sendikamız yönetici ve üyelerine baskısını sürdürmeye devam etmektedir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunundaki memurun ve sendika yöneticilerinin güvencesi hakkındaki maddeleri yok sayarak Sendikamız yönetici ve temsilcilerini sürgün eden TCDD ve TCDD Taşımacılık A.Ş. yönetimleri hukuku çiğnemektedir.
Sürgünlerin iptali için açmış olduğumuz davaların bu gerekçeler ile lehimize sonuçlanması haklılığımızı ortaya koymaktadır. Liyakatsiz atamalar, kadrolaşmalar, ehil olmayan kişilerin yönetim kademelerini doldurması ile siyasi iktidarın ve kurum yöneticilerinin demiryollarımızı getirdiği nokta ortadadır.
Tüm bu gerçekleri kamuoyu ile paylaşan sendikamız BTS, gerek siyasi iktidar, gerekse de TCDD ve Taşımacılık A.Ş. yöneticileri tarafından susturulması gereken bir kurum olarak görülmektedir.
Ancak unutulmamalıdır ki Sendikamıza yönelik yeni bir saldırı niteliği taşıyan bu hukuksuz ve insanlık dışı sürgün uygulamalarına Boyun Eğmeyeceğiz...
Bizler; doğruları ve gerçekleri söylemeye devam edecek, bu hukuksuz kararlar geri alınıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğiz."