Tüm Emekliler Sendikası Zonguldak Şube Başkanlığı, Madenci Anıtı'nda toplanarak "Iktidarın emeklilerle açlık oyunu oynamasına izin vermeyeceğiz" diye haykırdılar.
Şube Başkanı Mahmut Kılıç'ın açıklaması şöyle:
"Basın açıklamamıza; Ortadoğu’da emperyalistlerin İsrail aracılığıyla çıkardığı savaşı ve katliamları kınayarak başlamak istiyoruz. ABD ve Avrupalı silah tüccarları daha çok para kazanacaklar diye masum insanlar öldürülüyor. Ayrıca Suriye’de cihatçı çetelerin iktidara gelmesini sağlayan, emperyalistler ve işbirlikçileri, bu çetelere kravat taktırıp, başta aleviler olmak üzere, kendilerinden olmayan din ve mezheplere mensup toplulukların katledilmesine seyirci kalan Birleşmiş Milletler ve ikiyüzlü politikaların sorumlularını kınıyoruz.
İsrail saldırganlığını nefretle kınarken, siyasal İslamcı yapıların ve molla düzenlerinin kurtuluş olmadığı, kendi halkının özgür yaşamasına izin vermediği açıktır. Bu yapıları savunmadığımız gibi, emperyalizmin insan hayatına kast etmesine, sömürgeci ve yayılmacı projelerinin de tam karşısındayız.
Bütün dünya halklarını insanlığı kıskaca alan sömürü düzenlerine, anti demokratik rejimlere karşı konumlanmaya çağırıyoruz. Bu davet bizimdir.
Emekli aylıkları ve kamu çalışanlarının maaşlarında yaşanan kayıplarının karşılanması ve yılın ikinci 6 ayı için öngörülen enflasyon üzerinden yeniden düzenlemenin yapılacağı bu günlerde; AKP iktidarı ve işbirlikçileri akla ziyan iç ve dış politikalarının sorumluluğunu ve bedelini emeklilere yüklemeye kalkmamalıdır. Ülkeyi yönetememe krizinin sorumluları bellidir ve bedel ödenecekse, sorumlular bedel ödemelidir.
İktidar TÜİK marifetiyle her ay enflasyonu düşük açıklıyor. Böylece hem kayıplarımız karşılanmıyor hem de iktidarın-merkez bankasının-TÜİK’İN öngördüğü enflasyon tahminleri hiç tutmamış ve hep öngörülenden açık ara düşük kalmıştır.
Bugün yine TÜİK’İN açıklamaları gerçeklikten uzaktır. TÜİK’İN enflasyon cambazlığı iktidardan bağımsız değildir. Bilinçli olarak enflasyon düşük gösterilip, aylıklarımızda yapılması gereken artış düşük tutulacaktır. Biz bu senaryoyu biliyoruz ve bu filmi birçok kez izledik. Bıktıran ‘enflasyon düşük’ ifadelerinin yanında ikinci 6 aylık enflasyon tahminin de düşük olacağı açıklanarak katmerli olarak mağdur edileceğiz. Üstüne üstlük, ‘ekonomik büyüme’den de emekliye pay vermemeyi gelenekselleştirdiler. Sonuç olarak; emekli aylıkları hiç olmadığı kadar düşmüş, emekliler perişan edilmiştir.
Başta 5510 sayılı yasa olmak üzere, emeklilik sistemi sosyal tarafların uzlaşısıyla yeniden düzenlenmelidir. Emekli olunurken, hak sahibinin son maaşı üzerinden emeklilik maaşı güncellemesi yapılması gerekirken, aldığı toplam aylıkların ortalaması üzerinden aylık güncellemesi, enflasyonla yaşanan bir ülkede halkına atılan çok büyük bir kazıktır. Ayrıca bu güncellemede aylık belirlenirken, büyümenin yüzde yüzünün yansıtılması kaldırılmış, oran; yüzde otuza düşürülmüştür. Bugün açlık sınırının yarısından çok daha az kök maaş rezaletinin nedeni, emekliye atılan kazığın sonucudur. İktidar, emeklilerin ortaya koyduğu direnişler ve ara ara yapılan seçimlerde durumu kurtarmak için; düşük kök maaşlara komik düzeyde hazine yardımı yapmak zorunda kalmışlardır. Kayıplarımızın telafisi ve enflasyon beklentisi üzerinden Temmuz’da açıklanacak artışlar, kök maaşlar üzerinden değil, ele geçen aylık üzerinden olmalıdır. Artışlar kök maaş üzerinde olursa, 4 milyon emekli, dul ve yetimin aylıklarında artış olmayacak yani sıfır zam alacaklardır. Bu tam açlık demektir. Bu açlık oyununun kurbanı olmayacağız.İktidara uyarımızdır. Sakın böyle bir delilik yapılmasın!
Memur emeklileri için de durum farklı değildir. Yasaya göre ‘Memurlara verilen maaş artışlarından, memur emeklileri de faydalanır’. Ancak; iktidar söz vermesine rağmen, memurlara verilen seyyanen ödeneği, memur emeklilerine vermedi. Ödeneği seyyanen adıyla tarifleyerek, yasaların arkasında dolandı. Böylece bir memur emekli olurken, maaşının en az yüzde 70’ni alırken, bu oran bugün yüzde 40’lara düşmüştür. Oysa biz; bütün emeklilere seyyanen ödeneğin verilmesini istiyoruz. Zira emekliler çok zor durumdadır ve sabırları tükenmiştir.
Sayın Mehmet Şimşek ve Sayın Vedat Işıkhan ile TÜİK başkanını birlikte semt pazarlarını gezmeye davet ediyoruz. Bakalım halkın içine çıkabilecek cesaretleri var mı? Yanlış anlaşılmasın; cesarette ki kastımız, halkın, özellikle de emeklilerin çektiği ve bir parçası oldukları sefalet politikalarını savunup, savunmayacaklarını görmek istiyoruz!
Emeklilerin bütçeleri bu mevsimde domatesi, biberi taneyle, karpuzu dilimle almaya yetmiyor. Meyve-sebze ülkesinde meyveye hasret, sebzeye hasret emekli topluluğu yarattılar. Etin adını dahi ağzımıza alamıyoruz. Emekliler artık ekmek almaktan aciz duruma düşürüldü. Emekliler geçinemiyor. Duyun bizi.
İktidar etrafına bakmalıdır. 71 yaşında inşaatta çalışmak zorunda kalan ve aynı gün 6.kattan düşüp hayatını kaybeden Selami Şimşek’in faili, uygulanan sefalet politikaları değil midir? Sadece Eylül 2024’de, yani 1 ayda çalışmak zorunda kalan 65 yaş üzeri 8 vatandaşımızın iş cinayetlerine kurban gittiklerinden iktidar haberdar mıdır? Geçtiğimiz yıl 79 yaşında inşaatta çalışırken kaybettiğimiz insanımızdan da haberleri yoktur. Daha niceleri var. Ancak bunlar, konforları bozulmasın diye el kaldırıp indiren parlamenterlerin ajandalarında, ülkenin kaynaklarına çökenlerinin siyah ciplerinin renkli camlarından görünmüyordur.
Defalarca söyledik, bir kez daha yineliyoruz. Yüzdelik zam oyunlarıyla emeklilere çare olunmaz.
Talebimiz; en düşük emekli aylığı, seyyanen artışlarla birlikte, en düşük memur maaşına eşitlensin. Bu çok değildir. Yoksulluk sınırı 90 binleri buldu. Yoksulluk sınırının yarısını talep etmenin neresi çoktur. Bu ifadeyi kullanmak bile insana hicap veriyor.
Açıklamamızı dinleyen herkes dikkat buyursun. Türkiye’de en yoksul yüzde 10’luk dilimin, yüzde 30’undan fazlası emeklidir. Yani kağıt toplayan, sokakta yaşayan, işsiz, yardıma muhtaç kesimin içinde ki her 100 kişiden 17’si emeklidir. Çok korkunç bir durumdur. GSMH’den emeklilere ayrılan pay çok sayıda EYT’liye rağmen yıllar içinde yüzde 4’e kadar düşmüştür. Oysa İtalya’da bu oran yüzde 16,9, Yunanistan’da 16,3, Fransa’da 14,7’dir. Avrupa ortalaması yüzde 11, Dünya ortalaması yüzde 8’dir. Yani durum ortada. Sorun, tercih sorunudur.
Trump, NATO üyesi ülkelere emri verdi. Her ülke GSMH’NIN yüzde 5’ni silahlandırmaya ayırsın diye. Bu oran Türkiye’de eğitime ayrılan bütçenin neredeyse iki katı, sağlığa ayrılan bütçeden fazladır. Emeklilere ayrılan bütçeden fazlası silah tüccarlarına ödensin isteniyor. Hali hazırda itiraz eden olmadı. Çalışanın, emeklinin, gençlerimizin, yetimin kursağından alınacak, silah tekellerine verilecek. Görünen köy kılavuz istemiyor. Ülkemizde silahlanmaya ayrılan payın 2024 yılında, bir önceki yıla göre yüzde 250 artırılmış olması düşündürücüdür. Yeni artış çok daha fazla olacaktır.
Elbette savunma sanayiye pay ayrılır. Barışçı politikalar esas alınır, yeterince teknolojik yatırım yapılırsa, kaynaklarımız, emperyalist silah tekellerine değil, vatandaşlarımızın ürettiği değer, vatandaşlarımıza verilir. Bu ülkenin deneyimli vatandaşları olarak, gelecek kaygılarımızı paylaşmayı görev sayıyoruz.
Son olarak uyarımızı tekrarlıyoruz. Bize kulaklarınızı tıkamayın. Bizi yine sefalete mahkum ederseniz, ilk seçimlerde bir daha iktidar yüzü göremeyeceksiniz.
Bir avuç yandaşa hizmet eden iktidar çare olamaz.
Biz çaresiz değiliz.
Çare biziz.
Çare örgütlü gücümüzdür.
Eninde sonunda sendikal mücadelemiz kazanacaktır.
Biz kazanacağız."