Bir film şeridi gibi geçiyor yıllar aklımdan ne değerlerimiz var diye
Güzel sade ve huzurlu yıllardı 60 lı ve 70 li yılların sonuna kadar
Atatürk yoluna inanan onun çizdiği yolda ilerleyen gençler vardı o zamanlar
Dostluk arkadaşlık en değerli kavram idi bizim için
Denizlerimiz tertemiz
Ormanlarımız yakılıp yıkılmamış dokusu bozulmamış
Kentlere göçler başlamamış yıllar
O zamanlar herkes kendi işinde gücünde idi
Tarlalarımız ekilip biçiliyor
Esnaf büyüklerimiz mutlu
Babalarımız işinde gücünde
Henüz büyük avm ler yoktu o zamanlar
Bakkalımız manavımız kasabımız seyyar satıcılarımız hepsi ayrı ayrı idi
Sevimli güzel mahallelerimiz; de
Esnaf alışverişe gelenleri tanırdı mutlaka
Alışverişin bile tadı ayrı idi
Sohbetler eşliğinde yapılırdı alışverişler
Meyvenin sebzenin en güzelini seçerdik
Hile hurda olmadan
Kasap etin en güzel en tazesini verirdi bizlere görmemize gerek te yoktu zaten
Ne kadar güzel kır kahvelerimiz vardı adım başı rastladığımız
Eskilerin deyimi ile mesire yerleri vardı
Ailece dostlar ile birlikte vakit geçirilecek
Hani var ya tahta masa sandalyeler kır kahvelerinde filmlere konu olan
Onlarda oturmak en büyük zevkimiz idi
Elimizde çekirdekler anne babalarımız sohbet ederken
Akşamüstleri babalarımız işten gelince gündüz yapılanlar tepsilerde
Sıralanırdı en güzel şekli ile
Biz çocuklar koşuşurken etrafta onlar günün yorumlarını yaparlardı kendilerince
Resmi bayram denilen bir kavram vardı eskiden coşku ile kutlanan
Dini bayramlar da aynı coşku ile kutlanırdı
Caddeler sokaklar mutlu gülen insanlar ile doluydu
Birimizin derdi tüm komşuların olurdu mutluluğu da aynı
O kadar kısıtlı imkanlara rağmen annelerimiz bir manken edası ile yürürlerdi
Genelde kendi makinalarından çıkan kıyafetler ile
Ya babalarımız mahalle terzisine diktirilmiş takım elbise ile ne kadar da şıklarmış değilmiş
Bizler de en şirin hallerimiz ile ortalarda
Üstümüzde kat kat elbiseler annelerimiz diktiği fırfırlı kat kat külotlar ile
Kendi dünyamızı oluştururduk döne döne
Bizden büyük abilerimiz ablalarımız ise sokak aralarında
yaparlardı sohbetlerini
Sevdalıklar bile nasılda güzeldi
Ben bilmeden mektup taşıdığım günleri hatırlıyorum mektuplar ile anlatılıyormuş sevgiler
Bu kadar saf ve masumane
Daha ne çok şey var anlatacak ne çok ama
Sonra sağ sol kavgaları başladı
Öyle ki bırakın arkadaşlıkları aileler bile bölündü
bu kavga uğruna
Peşinden mahalleler yok oldu yavaş yavaş
Göçler aldı yerini
Bir Alamanya sevdası o zamanların deyimi ile her aileden mutlaka giden vardır sılaya
İkinci vatan dendi Almanya; ya
Savaşın terörün kirli yüzü ile tanıştık peşinden
Ormanlarımız yok oldu birer birer getirim uğruna
Denizlerimiz doldururdu büyüdük büyüdük
Büyüdükçe küçüldük farkında olmadan
Ama asıl en büyük duygularımız rafa kalktı
Komşuluk dostluk arkadaşlık sadakat sevgi ve saygı
İşte böyle dostlarım yitirdiğimiz ne çok şey varmış meğer
Ne kaldı geriye acaba
Yine de çok azda olsa var diyorum ben eski dostluklar bitmeyen sevdalar arkadaşlıklar
Ve en son öğrendim ki sanal da olsa kuruluyor güzel dostluklar
Hiç bitmemesi dileğim ile

Sevgi ve saygılar
HÜLYA KÜÇÜKHAS
Fotoğraf 1953 Kilimli sahili

Editör: Pusula Gazetesi