Ahmet Akın'ın açıklaması şöyle: "AK Partinin ilçe başkanlığı gibi çalışan EPDK, "olağanüstü zamanlardan geçiyoruz" diyerek Mart ayının sonunda "maliyeti yüksek elektrik üretimini destelemek için aldığı" karar Zonguldak Kömür Havzası'nda faaliyet gösteren kömür üreticilerini mağdur ediyor. AK Parti iktidarı kaş yaparken göz çıkardı. Enerji ve madencilik politikalarının "milli" ve "yerli" olduğunu iddia eden AK Parti iktidarının doğru söylemediğini artık herkes biliyor. 1 Nisan 2022 tarihinde yürürlüğe giren EPDK kararına göre "maliyeti yüksek üretimi destekleme" amacıyla 6 ay süreyle elektrik üreten santrallere destekleme yapılacak. Başlangıç olarak belirlenen azami uzlaştırma fiyatlarının doğal gaz ve ithal kömür santralleri için megavatsaat başına 2 bin 500 lira olarak belirlendiği destekleme diğer santraller yani yerli kömür ile elektrik üretimi yapan santraller için bin 200 lira olarak belirlenmişti. Zonguldak Havzasında faaliyet gösteren kömür üreticileri bu kararın üretime ve dolayısıyla Zonguldak ekonomisine darbe vurmasından büyük endişe duyuyorlar. Nitekim, elektrik üreten santrallerin kömür üreticilerine yerli kömür alımını durdurabilecekleri ya da indirimli fiyattan satın alabileceklerini bildirdikleri, Zonguldak Kömür Havzasında faaliyet gösteren kömür üreticilerinin endişelerini artırmıştır. Santrallerin yeril kömür alımının durdurması ya da çok düşük fiyattan yerli kömür alması durumunda, rödovanslı saha işletmeleri yüksek üretim maliyeti ve düşük kömür fiyatları karşısında zarar edecek ve kapanma noktasına gelecektir. EPDK, elektrik fiyat artışlarının önüne geçmek ve piyasa dengesini sağlamak, tüketiciye yönelik enerji maliyetlerinin düşürülmesi ve arz güvenliğinin sağlanmasına yönelik kurul kararı alsa da fiyatların düşmesinde önemli bir somut adım atılmamıştır. Elektrik üretim sektörünü olumsuz etkileyen politika ve uygulamalar, elektrik üretimi için kaynak sağlayan yerli sektöre de darbe vurmaktadır. Kaldı ki "tüketiciyi koruyacağız" diyen AK Parti iktidarının enerji politikaları ve enerji yönetiminin basiretsizliği ile enerji buhranını körükleyerek devam etmektedir. Nitekim Haziran ayında elektriğe yapılan zamlar bunun somut örneğidir. Yılbaşında Cumhuriyet tarihinin en büyük elektrik zammını yapan iktidar; KDV indirimi ve kademe değişikliği sözde adımlarla elektrikteki indirim yapıldığı algısı oluşturmuştu. Elektrik tüketiminin daha da artacağı yaz aylarında konutlarda yüzde 15 zam yapılması yılbaşında yapılan fahiş zammın yükünü daha da artırmıştır. Başka bir deyişle iktidarın şubat ve mart ayında elektrik faturasında sözde indirim yapılması için attığı adımların tamamının göstermelik olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. İktidar elektrik fiyatlarının düşmeyeceğini, yüksek elektrik fiyatlarını oy oranlarını düşüreceğinin farkındadır. Dolayısıyla varsa yoksa seçimi kazanmak için palyatif çözümler peşindedir. Yapılmaya çalışılan bir çözüm değildir."