ESKİŞEHİR'de yaşayan emekli öğretmen Sedat Aydoğdu (68), 1991'de İstanbul'daki ağabeyinin yanına gideceğini söyleyip, evden ayrılan ve bir daha haber alınamayan babası İsmail Aydoğdu'yu 31 yıldır arıyor. Kaybolduğu tarihte babasının 64 yaşında olduğunu belirten Aydoğdu, Birbirimizi çok seviyorduk. Eğer öldüyse bile en azından mezarı olur. Ben de mezarına gidip, dua etmek istiyorum dedi.

Zonguldak'ın Ereğli ilçesinde 1991 yılında sınıf öğretmeni olarak görev yapan Sedat Aydoğdu, yarıyıl tatilini geçirmek üzere ailesinin yaşadığı Sakarya'nın Pamukova ilçesine bağlı Çardak köyüne geldiğinde, babası İsmail Aydoğdu'nun İstanbul'daki ağabeyinin yanına gittiğini öğrendi. Yaklaşık 1 hafta bekleyen Sedat Aydoğdu, babasının gelmemesi üzerine Ereğli'ye geri döndü. Aradan haftalar geçmesine rağmen babasından haber alamayan Aydoğdu ve ailesi, polise giderek, kayıp başvurusunda bulundu.

'HİÇBİR İPUCU BULAMADIM'

Babasının aranmasına rağmen yaşadığına ya da öldüğüne dair 31 yıldır hiçbir bilgiye sahip olamadığını belirten Aydoğdu, 20 Ocak 1991'de Zonguldak Ereğli'de öğretmenlik yaparken yarıyıl tatilinde köye eve geldim. Annem, babamın İstanbul'a ağabeyinin yanına gittiğini ve 15 gün sonra geri geleceğini söyledi. Birkaç gün köyde babamı bekledim ama gelmedi. Ereğli'ye döndükten sonra aradan birkaç hafta geçince babamı hala geri dönmemesi üzerine polise gidip, kayıp başvurusunda bulunduk. Sakarya Nehri'nden çıkan 2 ceset gösterdiler ama babam olmadığı gördük. Nerede bir ışık gördüysem gittim. Asker arkadaşlarına bile ulaştım. Yaşadığına ya da öldüğüne dair hiçbir ipucu bulamadım. Babamı halen arıyorum diye konuştu.

'ÖLDÜYSE MEZARINA GİDİP, DUA ETMEK İSTİYORUM'

Zaman aşımı nedeniyle mahkeme kararıyla babasının ölü olarak gösterildiğini ancak yaşayıp, yaşamadığını bilmediğini kaydeden Aydoğdu, Babamın kaybolmasının üzerinden 7 yıl geçince mahkemeye başvurduk. Zaman aşımı nedeniyle 'ölü' gösterildi ama ben ölü mü, sağ mı; bilemiyorum. Babam evden ayrıldığında 64 yaşındaydı. Şu anda yaşıyor ise 95 yaşında olacak. Babam sigara, içki kullanmayan, zinde bir insandı. Buradan İstanbul'a kadar yürüyebilirdi. Birbirimizi çok seviyorduk. Eğer öldüyse bile en azından bir mezarı olur. Ben de mezarına gidip, dua etmek istiyorum. Ne zaman köyüme gitsem, annemin mezarı var ama yanında babam yok. Şu an elimde babamın tek bir fotoğrafı kaldı. Bunu da akrabalarıma, eşe, dosta göstermek için elimde tutuyorum dedi.