Bir yabancı film seyrediyordum. O filmin bir sahnesinde, evin içinde bir tablo gördüm. Tabloyu görür görmez bu tablonun Zonguldak ile ilgili olduğunu anladım. O filmde eve giren erkek beraberindeki kadına bu tablodan bahsediyor. Bir kaç cümle ile bunun bir eski Yunan efsanesi olduğunu anlatıyor. "Hades ve Charon'un hikayesi" diye belirtiyordu. Tablonun kime ait olduğunu söylüyor. Topu topu bir kaç saniyelik bir sahne.

Tabi bu normal seyirci için hiç bir şey ifade etmeyebilir. Zonguldak tarihini araştıran biri olarak benim dikkatimi oldukça çekti. Ne yazık ki hikayede Zonguldak veya Ereğli adı geçmiyor. Çünkü hikayenin bu topraklara ait olduğu bilinmiyor. Biz bu konuda uyumuşuz, Zonguldak'ı tanıtmamışız.

O yüzden diyorum ; bu toprağın tarihi bir bütündür. Bu bize tarihi mirastır. Bunu Osmanlı'da böyle görmüş ki; Ereğli'de ve Filyos'taki kaleler öylece kalmış. Hatta Ereğli'deki kale son 100 yıla kadar bozulmamış. Maalesef Cumhuriyet ile birlikte bir çok yer şehirleştiği için, şehirleştikçe talan etme kültürü oluşmaya da başlamış.

Hikaye Ereğli'de geçtiğine inanılan Antik Yunan Mitoloji tarihine ait. Tablo ise M.S 1480 ile 1524 yılları arasında yaşamış Belçika asıllı, Rönesans Dönemi ressamlarından Joachim Patinir'a ait. Aşağıdaki fotoğrafa dikkatlice bakarsanız, bu yerin Ereğli olduğunu anlarsınız. Kale tepe (Ereğli'nin arka tarafındaki tepelik) Göztepe ( eski terminale yakın tepelik) tabloda belirgin bir şekilde yansıtılmış. Tabloda Baba burnu sağ tarafta, Ereğli ise sol tarafta. Buraya kadar her şey yerli yerinde. Fakat hikayeye göre bir terslik var.

Joachim Patinir'in bizzat Ereğli'ye gelip bu tabloda ön izleme yaptığını sanmıyorum. Zaten araştırdığımda Anadolu topraklarına geldiği hakkında hiç bir iz yok. Belki ilhamını, buraya gelen haritacılardan ,gezginlerden bilgi alarak resmetmiştir. Belki tamamen Hades hikayesinden esinlenmiştir.

Hikaye dünya çapında Zonguldak veya Ereğli adı geçmeden, onlarca araştırmaya dayanıyor. Dünyaca ünlü üniversitelerde konu olarak okutuluyor. Yine Zonguldak adı geçmeden.

Tablo' da görünen sandalcı "Charon". Yunan efsanesinde ölen kişileri Cehennemağzı veya "Ölüler Ülkesi" olarak bilinen yeraltı mağarasına getiriyor. Burada kural şu: Henüz daha ruhu can çekişenleri, bedenen ölse de ruhu hayatta olduğuna inanılan kişilerin cezalarını çekmek veya mükafatlandırmak adına ruhunu arındırmak için sandalla Ereğli'ye taşıyan Charon'un hikayesine dayanıyor. Bu kişilerin cennet veya cehenneme bırakması tamamen Charon'a bağlıdır.

Tablo 'da sandalda bir beden daha var. Sandalında ayakta olan Charon cehennem tarafına bakıyor. Hemen önünde oturan ölü ruh ise cennet tarafına. Charon kararını çoktan vermiş. Charon kayığında (Kano) cehennem tarafına baktığına göre , bu ruhu Cehennemağzı mağarasına bırakılacak. Kanosunu o tarafa çevirmek üzere.

Tablo 'da hata var: Cehennemağzı mağarası asılında sol tarafta olması lazım. Burada sağ tarafta ve bugün yerleşimin pek olmadığı Ereğli burunu cehennem olarak belirtilmiş... Birde mağara bu burun tarafında gösterilmiş.

Mağaradan akan su bugünde akıyor. Cennet tarafında akan nehir ise Lykus Irmağı. Yani Gülüç nehri. (Gülüç ırmağı da doğru yerde değil)Sandalın geçtiği alan ise daha önce Ereğli'nin çığlık sahili ile Ereğli arasında bulunan kısmın deniz ile kaplı olduğu anlaşılıyor. Yanı bugün burun olan kısım ada, bu ada ile Ereğli arası bir geçit imiş. Mağara'da ise Yeraltı Tanrısı Hades ve üç başlı köpeği Kerberos, bu ölülerin cezalarını çekmesi ve dışarı çıkmamasını sağlıyorlar.

Ereğli Burnu bugün baba burnu olarak adlandırılıyor .Antik dönem adı Acerrusia. Bu geçidin adı ise (Bugün Hasan Canver Caddesi olarak bilinen geçit. Ereğli Kırmacı Mahallesi) Bu yerin aslıda pek bilinmeyen Antik bir adı daha var. Styx geçidi veya vadisi. Styx geçidi aslında mağaradan çıkan suyun oluşturduğun Acheron anlamında bir dere olarak da söyleniyor. Ama mağara suyu bir nehir oluşturacak güçte akmıyor. O yüzden bu vadide deniz suyu olma ihtimali çok yüksek.

Tabloyu çizen Joachim Patinir'in bariz bir hatası olan bu çelişkili çizimi bile bir araştırma konusu olabilir. Eminim Cehennemağzı Mağarası'nda geçen Hades, Charon ve Herkül Efsanesini araştıranlar dahi bu çelişkiyi görmemişlerdir. Bu konuda bile hikayenin Turizm açısından bir pazarlama konusu yapılabilecekken, maalesef bizim anlayışımız Zonguldak'ın antik tarihine soğuk yaklaşmamızdan kaynaklanıyor. Türkiye'nin bir çok yerin, böyle hikayesi olan şehirlere Turist akını sağlanmışken , bizim yaklaşımımızdan kaynaklı olarak; Zonguldak bu konuda da oldukça geride.

Charon dediğim kişi aslında bugün dünyada ortak kullanılan Kanyon veya su taşıtı olan kanonun isim babasıdır. Kanyon ve kano Türkçede kullandığımız kelimelerdendir. Ya da bir diğer olasılık Gülüç Irmağı cenneti simgelediğine göre; ırmağın olduğu taraf cennet, mağaranın olduğu yer ise cehennem olarak görüle bilir.

Joachim Patinir yaptığı hatayı göze almadan tablodan çıkaracağımız bir başka anlam ise Ereğli burnunun antik dönem Helen efsanesine göre cennet olduğudur. Muhtemelen cennete gideceği hükmedilen kişilerin gömüldüğü akropol olabilir.

Şehirde Zonguldak'ın Mitoloji Tarihine bir antipati var. Eğer Turizm atağı yapacaksak, bu kuruntudan kurtulmak gerek.

Hayati Yılmaz ile

Zonguldak Tarih.