Abdulkadir Selvi'nin bugünkü köşe yazısı şöyle: "Putin-Zelenski buluşmasına darbe ve Erdoğan'a Nobel

Ukrayna savaşının gerçek yüzünü Buça'daki toplu sivil katliamı gösterdi. O nedenle Ukrayna savaşının bir an önce durması gerekiyor.

Çünkü Grozni'de de benzer görüntüler ortaya çıkmıştı. Savaş uzadıkça korkarım ki Buça'yı aratan sivil katliamlarına tanık olabiliriz.

O nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın barışı sağlama konusundaki çabaları çok önemli.

Erdoğan, hem Putin'le hem Zelenski ile görüşebilen bir lider. İkisinin de güvendiği bir isim. Bu önemli bir fırsat. Erdoğan'dan başka kim yapacak? Biden mı?

O barış için değil, savaşı uzatmak için çalışıyor.

Barışı sağlamaya en yakın lider olarak Erdoğan görünüyor.

O nedenle ben bir süredir eğer barışı sağlarsa Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Nobel Barış Ödülü'nün verilmesini savunuyorum.

Erdoğan zaten milletinden ödülünü almış bir lider. Onun Nobel'e ihtiyacı olduğunu zannetmiyorum.

Yeni 'Buça'ların yaşanmaması, sivil katliamlarının olmaması, kadınların, çocukların ülkelerini terk etmemeleri, daha fazla kan, daha fazla gözyaşı akmaması için Erdoğan'ın bu çabalarının desteklenmeye ihtiyacı var.

MKYK'DA GÜNDEME GELİYOR

AK Parti MKYK toplantısında da bu konu gündeme geliyor. MKYK üyesi Sunay Karamık, "Cumhurbaşkanımızın buna ihtiyacı yok ama Obama'ya Nobel Barış Ödülü verildiyse Ukrayna'da barışın sağlanması konusundaki çabaları nedeniyle Cumhurbaşkanımıza da Nobel Barış Ödülü'nün verilmesi gerekiyor" diyor.

'Barışı sağlarsa Nobel Erdoğan'a verilmeli' başlıklı yazımda, daha önce Nobel'e layık görülen devlet ve hükümet başkanlarıyla ilgili bilgi vermiştim. Bir kısmının barışın sağlanması konusunda gerçekten katkısı olmuş. Bir kısmına ise barışı sağlama yönündeki çabaları nedeniyle ödül verilmiş. Örneğin İsrail-Filistin sorunu gibi. Barış sağlanmış mı? Sağlanmamış. Ama barışı teşvik etmek amacıyla hem İsrail hem Filistin devlet adamları Nobel Barış Ödülü'ne layık görülmüş.

BARIŞ ÇABALARI

Elbette ki önemli olan Ukrayna'da bir an önce barışın sağlanması ve akan kanın durması. Tam da bu nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın barışın sağlanması yönündeki çabalarının taçlandırılması açısından Nobel Barış Ödülü'nü hak ettiğini düşünüyorum. Batılı bir lider Erdoğan'ın gösterdiği çabanın onda birini gösterse şimdiden Nobel'in en büyük adayı olmuştu bile. Peki Erdoğan neden olmasın?

NOBEL'İ HAK EDİYOR

Tekrar AK Parti MKYK'ya döndüğümüzde ise bu öneri üzerine Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu önemli bir değerlendirme yapıyor.

"Obama'ya daha hiçbir şey yapmadan, sadece Filistin konusundaki çabalarından dolayı Nobel Barış Ödülü verildi. Yaptıklarının takdir edilmesi anlamında o ödül verildi. Ama burada Sayın Cumhurbaşkanımız kat kat daha fazla şeyler yaptı. O nedenle Nobel'i hak ediyor" diyor.

ERDOĞAN NE DİYOR

Peki bu sırada Cumhurbaşkanı Erdoğan ne yapıyor? Herhangi bir yorum yapıyor mu, tavrı ne oluyor? Erdoğan sadece dinlemekle yetiniyor. Herhangi bir yorum yapmıyor.

BUÇA ETKİSİ

DIŞİŞLERİ Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ukrayna savaşıyla ilgili kapsamlı bir sunum yapıyor. Çavuşoğlu, barışın sağlanması konusunda Türkiye'nin çabaları hakkında ayrıntılı bilgi veriyor. Putin ve Zelenski'nin görüşmesi konusuna değiniyor. İki liderin görüşmesi için kimi zaman bu umut ışığı doğuyor, kimi zaman hayal kırıklığı yaşanıyor. Çavuşoğlu, "Buça'da yaşananlar olmasa iyi gidiyorduk. Belki yakın zamanda liderler bir araya gelecekti. Ondan önce dışişleri bakanları görüşecek, ardından da liderlerin buluşması gerçekleşecekti. Ama Buça'da yaşananlar süreci olumsuz etkiledi" diyor.

Çavuşoğlu ardından devam ediyor. "Ama biz çabalarımızı sürdürüyoruz. Dünya Cumhurbaşkanımızın liderlik tarzını çok takdir ediyor. NATO toplantısında da Avrupa ülkeleri ile temaslarımızda da bunu ifade ediyorlar. Biz liderleri bir araya getirme yönündeki girişimlerimizi sürdüreceğiz" diye konuşuyor.

ERDOĞAN UMUTLU

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Çavuşoğlu'nun açıklamalarından önce, MKYK toplantısının açılışında yaptığı konuşmada değiniyor bu konuya. "Bu tür dönemlerde karşılıklı açıklamalar yapılır. Ama biz çabalarımızı sürdüreceğiz. Ümit ediyoruz ki iki lideri bir araya getireceğiz" diye konuşuyor.

Erdoğan, Türkiye'nin Ukrayna savaşındaki pozisyonunun önemine değiniyor. "İki ülke ile dengeli ilişkiler geliştirdik. Siyaseten faydalı bir noktada durduk. Bu bize ileride ekonomide de olumlu yansıyacak. Ekonomide de faydalı bir noktada olacağız" diyor.

ERDOĞAN'IN MASASININ HİKAYESİ

YUKARIDA Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AK Parti milletvekilleriyle iftar yaptığı masanın fotoğrafı yer alıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sağında Binali Yıldırım, solunda İsmet Yılmaz yer alıyor. Numan Kurtulmuş, Fatih Şahin ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay dışındakiler ise milletvekilleri. Peki o milletvekilleri neye göre belirlenmiş? Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis'teki oylama ve yoklamalarda ilk sıralarda yer alan milletvekillerinin kendi masasında yer almasını istiyor. Marifet iltifata tabi...

EN DEVAMLI MİLLETVEKİLİ

Erdoğan bunu, milletvekillerinin Meclis çalışmalarında gösterdiği gayreti ve devamlılıklarını teşvik etmek için yapıyor. İlk sırada AK Parti Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can geliyor. Ramazan Can'ın ne kadar çalışkan ve gayretli olduğunu bilenler için bu sonuç şaşırtıcı değil. Ramazan Can, Meclis'in en devamlı ve en çok katkı yapan isimlerinin başında geliyor.

İkinci sırada Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemir var. Onu spor sahalarından sonra siyasette de fırtına gibi esen Alpay Özalan takip ediyor. Sonrasında sırayla Zonguldak Milletvekili Ahmet Çolakoğlu, PKK'nın saldırısı sonucunda evladını kaybeden Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat ve İstanbul Milletvekili Mustafa Demir yer alıyor. Genç milletvekillerini temsilen hem genç hem donanımlı bir isim olan Zeynep Yıldız, en yaşlı milletvekillerini temsilen Van Milletvekili İrfan Kartal ve tecrübeli bir milletvekili olan İsmail Bilen de masadaki diğer isimler.